"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/415 E., 2024/2217 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2008/437 E., 2021/283 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Silivri ilçesi, ... Mahallesinde bulunan mülkiyeti Hazineye ait 246 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca tapu kaydına gerekli şerh düşülerek imar planında belirtildiği amaçla yol olarak kullanılmak üzere tapu kütüğünden terkininin yapıldığını, ancak kadastro işlemleri sırasında terk işlemleri dikkate alınmadan davalılar adına tescil edildiğini, 3194 sayılı İmar Kanunu'nın 11. maddesine göre imar planında ayrıldığı amaçla kullanılmak üzere sicilinden terki yapılan taşınmazın kadastro tespiti esnasında özel mülkiyete konu olabilecek hale gelmiş olması durumunda tekrar aynı şekilde Hazine adına tescil görmesi gerekirken davalılar adına tescil edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptalini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... mirasçıları vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın kadastro sonucu davalılar adına tescil edildiğini, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl süre ile dava edilmediğinden artık tapu kaydının iptalinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davalı tarafından 12.08.2004 tarihinde ...'dan satın alındığını, tapuda herhangi bir şerh bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 246 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kamu malı dışında kalan özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte bir taşınmaz olduğu, taşınmaza ait tapu kaydının kadastro öncesi sebebe dayalı olarak iptalinin istendiği, taşınmazın davalılar ..., ... ve ... adına tespit görmesi üzerine yapılan itirazların değerlendirilmesi sonrasında 22.04.1988 tarihinde davalılar ..., ... ve ... adına tescil edildiği, taşınmazın tescil edildiği 22.04.1988 tarihi ile davanın açıldığı 26.09.2008 tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçtiği ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı bulunan 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin Komisyon kararına itirazlar sonrasında 1988 yılında kesinleşerek davalı taraf lehine tescil kararı verildiği, davanın açıldığı tarih itibari ile 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, taşınmazın fiilen yol olarak kullanıldığı hususunun da ileri sürülmediği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 246 ada 1 parsel sayılı 773,84 m2 yüz ölçümlü "tarla" vasıflı taşınmaz 30.03.1973 tarihli kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit edildiği, tespite itirazlar üzerine 22.10.1976 tarihli Komisyon kararı uyarınca tapu kaydına istinaden 22.04.1988 tarihinde ..., ... ve ... adına paylı mülkiyet şeklinde tescil edildiği; bilahare ... üzerindeki payın 12.08.2004 tarihinde satış suretiyle ...'ya devredildiği, ... üzerindeki payın yargılama aşamasında 15.02.2017 tarihinde son mirasçı sıfatıyla Hazine adına intikal gördüğü anlaşılmaktadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince temyiz eden davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.