Logo

1. Hukuk Dairesi2025/920 E. 2025/893 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı olarak tapuda kayıtlı yüzölçümünden fazla olan miktarın Hazine adına tescili istemine ilişkin açılan davada hak düşürücü süre geçip geçmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/684 E., 2024/777 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bozova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/330 E., 2020/128 K.

Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulunun 13.02.2025 tarihli ve 2025/125 Esas, 2025/125 Karar sayılı kararı ile, temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Dairemize gönderildiği, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... temsilcisi; Şanlıurfa ili, Bozova ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 182 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün zeminde 28.970,86 metrekare olup tapuda 20.000,00 metrekare olarak kayıtlı olduğunu, parsel hakkındaki Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/861 Esas, 2017/180 Karar sayılı kararda parsel malikinin yüz ölçüme yönelik açtığı davanın reddedildiğini ancak parseldeki miktar fazlasına ilişkin hüküm kurulmadığını, parselin vergi kaydına istinaden 1975 yılında tespit gördüğünü, mülga 766 sayılı Kanun'un 33. maddesi ve 1617 sayılı Kanun'a göre zemindeki yüz ölçümü 20.000 metrekareyi geçtiğinden miktar fazlasının Hazine adına tescili gerektiğini ileri sürerek 8.970,86 metrekarelik miktar fazlasının Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; davanın süresinde açılmadığını, dava konusu 182 parselin maliki olduğunu, 28.970,86 metrekare olan taşınmazın uzun yıllardır kendi zilyetliğinde bulunduğunu, taşınmazda fıstık ağaçları ekili olduğunu, davanın kabul edilmesi halinde mağdur olacağını, senetsizden kazanmaya ilişkin 20 dönüm sınırlamasının 40 ve 100 dönüm olarak değiştiğini, zemindeki fazla kısmın adına tescil edilmesi gerektiğini, açılan davının haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamada 17.12.2019 havale tarihli dilekçe ile davanın kabulüne karar verilecekse fazlalık kısmın taşınmazın güneyinden kesilmesini istediğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; dönemin ilgili kanunu 1617 sayılı Tarım ve Toprak Reformu Öntedbirler Kanunu'nun 20. maddesi ve mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 33. maddesi gereğince 20 dönüm olarak kaydedildiğinin belirtilmesi gerek buna dayanak 19.07.1972 tarihli 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Kanunu'nun 20. maddesi ile değişen mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 33. maddesinde, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların 20 dönüme kadar olan (20 dönüm dahil) parçasının zilyet adına kaydedileceği, aynı şahsın diğerine bitişik olup da yüz ölçümü toplamı 20 dönümden fazla bulunan müstakil parçalar üzerindeki zilyetliğinin ayrı sebeplere dayandığı takdirde tescil edileceğinin açıkça düzenlemesi karşısında davalı adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın kanuni düzenlemeler gözetilerek 20.000,00 m2 olarak tespitinin yapıldığının anlaşılması karşısında, fiili zeminde taşınmazın 20.000,00 m2'lik kısmında arta kalan 8.970,86 m2'lik kısmının davacı ... Hazinesi adına kaydedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ekli 2 nolu krokide 182/A rumuzu ile gösterilen 20.000,00 m2'lik kısmının davalının tapuda kayıtlı taşınmazı olduğunun tespitine, 182/B rumuzu ile gösterilen 8.970,86 m2'lik fazlalık kısmının ayrı bir parsel numarası verilerek Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın kadastro tutanağının 03.02.1978 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, davacı Hazinenin taşınmazın miktar fazlalığının Hazine adına özel mülk olarak tescilini talep ettiği ve tesis kadastro paftasında değişiklik olmadığı, buna göre davanın hak düşürücü sürenin istisnası niteliğinde olmadığı, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 03.02.1978 tarihinden davanın açıldığı 14.06.2017 tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 12/3 hükmü uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle:

a. Önceki beyanlarını tekrar ettiklerini, kararın eksik inceleme ile verildiğini,

b. Hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanmayacağını, kanuna aykırı yapılan işlemin mülkiyetin varlığını ortadan kaldırmayacağını,

c. Mülga 766 sayılı Kanun'un 33. maddesi ve 1617 sayılı Kanun'a göre zemindeki yüz ölçümü 20.000 metrekareyi geçtiğinden miktar fazlasının Hazine adına tescili gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; kadastro çalışmalarında Şanlıurfa ili, Bozova ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 182 parsel sayılı taşınmazın 05.01.1978 tarihinde ... adına tespit ve tescil edildiği, tespite yapılan itiraz üzerine Tapulama Komisyonunun 18.01.1978 tarihli kararı ile tespitin iptali ile 182 parsel sayılı taşınmazın Müslim oğlu ... adına yazılmasına karar verildiğini, tespitin 18.01.1978 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 14.06.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ... temsilcisince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle:

Davacı ... temsilcisinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince temyiz eden davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.