Logo

1. Hukuk Dairesi2025/950 E. 2025/1423 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın kardeşleri arasında yapılan satış sözleşmesiyle miras paylarının dağıtımı sonucu davacının miras payından daha az pay alması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süreye uyulup uyulmadığı ile vekalet ücretine hükmediliş şeklinin uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, miras paylarının hatalı dağıtımını öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadıkları ve davanın reddine karar verildiğinden vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/940 E., 2023/432 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/446 E., 2020/433 K.

Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin kararı bir kısım davacılar ..., ..., ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; kök muris ...’in çocuksuz olarak ölümü üzerine dava dışı eşi ... ve kardeşleri olan davacıların murisi ... ile davalıların murisleri ... ve ...’nın mirasçı olarak kaldıklarını, kök murise ait 208, 270, 456, 191, 200, 233, 91, 439, 441, 464 parsel sayılı taşınmazların toplam 30 pay üzerinden 15 payının murisin eşi ...’e, 5’er payın da kardeşlerine kaldığını, sağ kalan eş ile diğer mirasçıların aralarında anlaşması sonucu 208, 270 ve 456 parsel sayılı taşınmazların kök murisin kardeşlerine, diğer taşınmazların ise kök murisin eşine verildiğini, temliklerin satış suretiyle gerçekleştirildiğini ancak davacıların murisi ...’nın 29.693 m2 yer alması gerekirken kendisine 7.423 m2 yer verildiğini, bu yanlışlığı davacıların 208 ve 456 parsellerdeki paylarını 31.10.2013 tarihinde devrederken fark ettiklerini, sonuç olarak dava konusu 208, 270 ve 456 parsel sayılı taşınmazlarda davacıların murisinin payının diğer kardeşleri gibi 8/24 (1/3) olması gerekirken 5/24 olduğunu, yani 3/24’er payın kardeşlerine geçtiğini ileri sürerek dava konusu 208, 270 ve 456 parsel sayılı taşınmazlarda davalılara fazladan geçen toplam 22.270 m2 yönünden tapu kaydının iptali ile davacılar adına eşit oranda tesciline, olmazsa rayiç değer üzerinden bedelin ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; aşamalarda, protokole uyulmadığını, TMK’nın 547. maddesine göre sözleşmeye uyulmadığı takdirde mirasçıların miras sözleşmesinden geri dönebileceğinin düzenlendiğini, tapuda yapılan işlem neticesinde davacıların alması gereken payın dava dışı ...’e gitmediğini, davalılara gittiğini, bu nedenle dava dışı ... aleyhine dava açılmadığını; yine aşamalarda, açılan davanın bir taksim davası olmayıp taraflar arasında satış sonucu bir takım mirasçılara anlaşmaya aykırı olarak fazladan pay verildiği iddiasıyla açılan bir dava olduğunu beyan etmiş, bilahare dava konusu taşınmazlarda dava dışı ...’den devir alınan paylardan, davacıların mirasbırakanı ...’ya 1/3 pay verilmesi gerekirken 1/12 pay verildiğini, fazlasının davalıların murislerinin payına eklendiğini açıklamıştır.

II. CEVAP

Bir kısım davalı ..., ..., ..., ..., ... (...’ın bir kısım mirasçısı) ile ..., ..., ..., ..., ... (... mirasçıları) vekili, davacıların bir hakkı olmadığını, davacıların dava konusu taşınmazlardaki paylarını 3. kişilere satıp parasını aldıklarını, tapu kayıtlarına karşı tanık dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalılardan ... (...) aşamalarda; davacıların mirasbırakanı ...’nın, dava konusu taşınmazlarda 1/3 pay alması gerekirken 1/24 pay aldığını, 1/3 payın ... mirasçıları olan davacılar adına, 1/3 payın ...’nın 5 mirasçısı adına, 1/3 payın da ...’ın 6 mirasçısı adına tescili gerekirken sanki herkesin eşit payı varmış gibi yanlış tescil yapıldığını, kendilerinin ve ... ailesinin hakkının zayi olduğunu belirterek yanlışlığın düzeltilmesini istemiştir.

Dahili davalılar (yargılama sırasında ölen davalı ... mirasçıları) ..., ..., ..., ..., ... adına ... tarafından sunulan 25.09.2017 tarihli dilekçede; tapu müdürlüğünün yaptığı bir hata var ise hatanın düzeltilmesini kabul ettiklerini ve yargılama giderlerinden muaf tutulmalarını istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davalılardan ... yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilerek yargılamaya devam olunmuş; Mahkemece, hata nedenine dayalı eldeki davada, tapuya kayıtlı taşınmazların tapuda resmi senetle devri nedeniyle davacıların mirasbırakanının en geç resmi akit tarihi itibarıyla yanılmayı öğrendiği ve dava tarihi itibarıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde sözleşmeden dönme iradesinin ortaya konulduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davacıların mirasbırakanının sağlığında başlayıp biten hak düşürücü sürenin külli halefiyet ilkesi gereği mirasçılar açısından yeniden başlamasının da yasal olarak mümkün olmadığı gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin reddine; TBK’nın 39/2. maddesinde (BK 31/2.) yalnızca hile ve korkutma hallerine atıf yapılarak tazminat hakkı tanındığı, yasa maddesinde açıkça hata (yanılma) haline yer verilmediği, bu nedenle davacılar yararına tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle terditli tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ile davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacı ... tarafından kendine asaleten, davacılardan ...’ya vekaleten istinaf yoluna başvurulduğu ancak gerekçeli kararın davacılar vekiline 30.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı ...’nın ise ayrıca sunduğu 13.08.2021 tarihli istinaf dilekçesinin iki haftalık yasal süreden sonra sunulduğu, ayrıca anılan davacının avukatlık sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile davacı ...’nın istinaf dilekçesinin reddine; davacılar vekilinin istinaf itirazı yönünden ise davada, hata (yanılma) nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat talep edildiği, dava dışı ...’den geçen payların tescilinin mahkeme kararına istinaden değil, tapuda gerçekleştirilen satış işlemine dayalı olarak yapıldığı, bu nedenle davanın hata nedenine dayalı olduğunun benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacıların annesi adına kayıtlı payların 16.06.2011 tarihli intikal işlemiyle davacılar adına tescil edildiği, bu durumda davacıların dava konusu taşınmazlardaki iddia edilen hatalı pay tescilini en geç 16.06.2011 tarihli tapuda yapılan intikal işlemiyle öğrendiklerinin kabulü gerektiği, davanın ise bu tarihten çok sonra 21.05.2014 tarihinde açıldığı, TBK’nın 39/2. (BK. 31/2.) maddesinde hata nedenine atıf yapılmamış olması nedeniyle davacıların terditli tazminat istemi yönünden de koşulların oluşmadığı, terditli tazminat isteminin esas yönünden reddine karar verildiği, vekille temsil olunan davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı ... ve ...’nın istinaf dilekçesinin reddine, davacılar vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek ve kararın yerinde olmadığını, davanın tescilin hatalı yapılmasından kaynaklandığını, zamanaşımı süresi bulunmadığını, bir kısım davalının kabulünün dikkate alınmadığını, vekalet ücretinin nispi hesaplanmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hata hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.08.1997 tarihli 1997/858 Esas 1997/795 Karar sayılı veraset ilamına göre; kök mirasbırakan ... (...)’nın evli ve çocuksuz olarak 18.06.1997 tarihinde ölümü üzerine eşi ve kardeşlerinin mirasçı kaldıkları, terekesinin 15 pay kabul edilerek, 15 payın eşi ...’e, 5’er payın kardeşleri ..., ... ve ...’ya ait olduğunun, ...’nın da 1979 yılında ölümü nedeniyle kendisine intikal eden 5 payın 1’er paylarla çocukları ..., ..., ..., ..., ...’ya kaldığının tespit edildiği,16.08.2013 tarihli tashih şerhi ile kök mirasbırakanın terekesinin 30 pay olduğu kabul edilerek bu hususta düzeltme yapıldığı, Ödemiş 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/166 Esas, 2008/135 Karar sayılı 25.02.2008 tarihli veraset ilamına göre, kök mirasbırakan ...’in kardeşi olan ...’nın 01.02.2008 tarihinde ölümü üzerine eldeki davanın davacıları olan çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’nın mirasçı kaldıkları, 17.06.2008 tarih 10852 yevmiye nolu resmi senede göre dava konusu 208, 270 ve 456 parsel sayılı taşınmazların ½’şer payının dava dışı ... adına kayıtlı iken vekili eliyle bu payların (1/24’er paylarla) davacıların annesi ... ile davalılara satış yoluyla temlik ettiği; ... adına işleme davacılardan oğlu ...’nın vekaleten katıldığı, 16.06.2011 tarihli tescil istem belgesine göre de dava konusu 208, 270 ve 456 parsellerin 5/24’er payının davacıların annesi ... adına kayıtlı iken, Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.02.2008 tarihli 2008/166 Esas 2008/135 Karar sayılı veraset ilamı uyarınca yasal miras payları oranında davacılar adına intikalen tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; dava hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile reddedildiğine göre, AAÜT'nin 7/2. maddesine göre hükmedilecek vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiği halde nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

Bir kısım davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin hüküm kısmının 4. bendi tamamen hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine 4. bent olarak "Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine," cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.