Logo

10. Hukuk Dairesi2024/10441 E. 2024/11036 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının servis beklerken uğradığı saldırının iş kazası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, işverence sağlanan servisi beklerken üçüncü bir kişi tarafından saldırıya uğraması olayının, 5510 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 1-e bendinde belirtilen işyerinden sayılmayan bir yerde meydana gelmesi ve fiil ile yapılan iş arasında illiyet bağının kopmuş olması nedeniyle iş kazası olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/133 E., 2024/148 K.

KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tespit davasında davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 07.01.2014 günü saat 23:00 sıralarında davacı müvekkilin çalıştığı işyeri olan Yurtiçi Kargo Şirketi'nin Düzce Merkez Deposundan çalışmak için evinden çıktığını, davalı şirketin servis aracının davacıyı Düzce Merkez D-100 karayolu üzeri ... Mahallesi üst geçidi mevkiinden alacak olmasına, davacının servisin geçeği yerde hazır bulunmasına rağmen davalı şirketin servisinin zamanında kendisi almaya gelmediğini, davacının servisin gecikmesi sebebiyle D-100 karayolunun ... Mahallesi Üst Geçidi yan yolu mevkiinde beklerken diğer davalı ... tarafından öldürülmeye çalışıldığını, gelişen bu olaylar neticesinde de davacı tarafından Düzce İş Mahkemesinin 2014/605 Esas sayılı kapsamında iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğunu, davacı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan başvuru neticesinde meydana gelen olayın iş kazası olmadığı nedeniyle 'iş kazasının ve iş göremezlik talebinin' reddettiği, maluliyet hesabı yapmadığını, bunun üzerine Düzce İş Mahkemesinin 2014 /605 Esas sayılı dosyası kapsamındaki 10. celsede taraflarına 1 No.lu ara karar ile iş kazası tespit davası açmak ve mahkemeye bildirmek üzere süre verildiğini, olay tarih ve saatinde ...'ın davacıyı öldürmeye teşebbüs fiilini işlemesi neticesinde davacının vücudunun bir çok yerinden yaralandığını, kan kaybına uğradığını, ambulansla hastaneye kaldırıldığını, davalı şirketin davacının işvereni olduğunu, davacıyı işyerine servisle taşıdığını, davalı şirket işçisi olan davacıyı güvenli olmayan bir yerde servis beklemeye mecbur bıraktığından kusurlu olduğunu, davalı işveren davacı işçiyi gece vakti servis ile işyerine götürecek ise mutlaka güvenli bir noktadan servise bindirmesi gerektiğini, aksi takdirde davacıyı evinden alması gerektiğini, bu güvenliği sağlayamayan işverenin davacının yaralanmasında tam kusurlu olduğunu, davalı işverenin davacıyı gece vakti güvenli olmayan bir yerden servis beklemeye mecbur kılmasının dışında davacının bineceği servisin davacının bineceği noktaya en az 15 dakika geç geldiğini, bu sebeple meydana gelen olayın iş kazası olduğunu, açıklanan bu nedenlerle davacının 07.01.2014 günü saat 23:00 sıralarında ... tarafından öldürmeye teşebbüs edilmesi olayının iş kazası olarak tespitine ve davacının iş göremezlik derecelerinin tespitine ve geçici iş göremezlik ödeneğinin bağlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın açmış olduğu tespit davasındaki iddialara katılmadıklarını, 9101200212870 sigorta sicil no.lu davacı ...'un servis heklediği bir sırada başka bir şahıs tarafından bıçak ile yaralandığını belirterek bu olayın iş kazası olarak nitelendirilmesini talep ettiğini, davacı tarafın SGK'ya müracaatı neticesinde 25.02.2016 tarihinde üç kişilik komisyon toplandığını, olayın iş kazası olmadığı kanaatını açıklayarak bunu bir rapor halinde düzenlediğini, olayın bir iş kazası olmayıp iş kazası olma ihtimalinin de mevcut olmadığını, bir illiyet söz konusu olmadığını, açıklanan bu nedenlerle, davacının açmış olduğu tespit davasındaki talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın iş kazası sayılmasının yasaya aykırı olacağını, bir olayın iş kazası sayılabilmesi için; işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş nedeniyle, işyerinde, görevli olarak bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelmesi gerektiğini, ilgili mevzuatta sayılan kriterlere bakıldığında davacının yaşadığı olayın İşverenin sağladığı taşıt ile işin yapıldığı yere gelişi sırasında meydana gelmesi şeklinde yorumlamaya ve iş kazası kapsamına sokmaya çalışmaktaysa da anılan olayın servis ile işyerine gelirken değil servise binmeden önce dava dışı ... isimli şahsın davacıya alkollü iken saldırması ve yaralaması sonucu meydana geldiğini, davacının işyerinde olmadığını, işverenin işini yapmadığı ve işyerine gelirken meydana gelmediği nedenleriyle yaşanan olayın iş kazası olmaması nedeniyle davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15/03/2022 tarih, 2016/548 E., 2022/71 K. sayılı kararıyla; "... İş bu dosya kapsamı ve ceza dosyası birlikte değerlendirildiğinde olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında servis bekleme esnasında küfür eden şahısa davacı ...'un yumruk atması ile olay ile yapılan iş arasında illiyet bağının koptuğu değerlendirilebilse bile davacı ile tanık olarak beyanı alınan ... ' nın beyanlarından ilk yumruklaşma olayından sonra ... ın bıçağını açamadığından olay yerinden ayrıldığı davacı ile arkadaşının tekrar servis beklemeye devam ettikleri esnada ...'ın bıçağını açarak bir süre sonra tekrar yanlarına gelerek rastgele bıçağını sallayarak olayın vuku bulduğu anlaşılmakla olayın davacının servis beklediği esnada gerçekleştiği illiyet bağının kesilmediği ve olayın iş kazası sayılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

İş göremezlik derecesi tespiti talepleri açısından Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 2020/1879 E. 2021/1058 K. '' Mahkeme tarafından, davacının sürekli iş göremezlik derecesi ve gelir bağlanması gerektiği yönünde de hüküm kurulmuştur. 5510 sayılı Kanun uyarınca sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin tespit edilip koşulları varsa gelir bağlanabilmesi için öncelikle olayın iş kazası olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Kurum tarafından olay iş kazası olarak kabul edilmemiş ve eldeki dava açılmıştır. Eldeki dava sonuçlanmadan yani iş kazası tespiti kesinleşmeden davacının sürekli iş göremezlik derecesinin belirlenmesi ve gelir bağlanmasına karar verilmesi yerinde olmamıştır. Öte yandan; iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti usulü 5510 sayılı Kanunun 95. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre meslekte kazanma gücünün kaybı derecesinin tespiti, yetkilendirilmiş hastaneler tarafından verilen raporlar üzerine önce kurum sağlık kurulu tarafından, ardından itiraz olması halinde yüksek sağlık kurulunca tespit edilmelidir. Somut olayda ise davacının malullük aylığı için başvurusu sırasında raporlar alınmış ise de iş kazası nedeniyle aldırılmış bir kurum sağlık kurulu raporu bulunmamaktadır. Yine, anılan kanun uyarınca olayın iş kazası tespitinin yapılmasının ardından, kurum tarafından bu prosedürün idari yoldan işletilecek ve gerekirse gelir bağlanacak olması nedeniyle öncelikle idari makamın kararı gerekirken; bu aşama atlanarak açılan davada davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 2016/8800 Esas 2017/10697 Karar sayılı kararında da "...iş göremezlik oranının tespiti konusunda kurumca henüz çıkarılmış muaraza bulunmadığından ve mahkemenin iş kazası tespiti üzerine davacının Kuruma başvurarak işgöremezlik oranının tespit edilmesi mümkün olduğundan iş göremezlik oranının tespitinde hukuki yarar bulunmamaktadır..." yönünde görüş bildirilmiştir. Bu nedenle yeniden kurulan hükümde maluliyet oranının tespitine ve hukuki yarar yokluğuna ilişkin taleplerin hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.'' denilmekle ilgili karar göz önünde bulundurularak iş göremezlik derecesi tespiti taleplerinin hukuki yarar ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği" gerekçesiyle;

"Davanın kısmen kabulü ile

1-Davacının 07.01.2014 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine,

2-İş göremezlik derecesi tespiti taleplerinin hukuki yarar ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine" karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı SGK vekili istinaf sebepleri olarak; dava konusu olayın davacının iş yerine gitmek için servis beklediği esnada gerçekleştiğini, Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada davacının servis beklediği esnada kendisini yaralayan şahısla ağız münakaşasına girdiğini, olayın kavgaya dönüşmesi neticesinde ilk vuranın kendisi olduğunu belirttiğini, iş kazası şartlarının olayda mevcut olmadığını, kurum aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.

Davalı şirket vekili istinaf sebepleri olarak; davacının eylemleri ile yapılan iş arasında illiyet bağı kesildiğidnden somut olayın iş kazası olarak değerlendirilmesi hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından kanun hükmüne açık bir şekilde aykırı değerlendirme yapılarak karar verilmiş olup kararın kaldırılması gerektiğini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13 üncü maddesinde; "İş kazası; ...e) sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır." şeklinde belirtildiğini, davacının yaşadığı olayın gerçekleştiği zaman aralığı bu durumlardan hiçbirine dahil edilemediğini, davacının, işverence sağlanan servisi beklerken o sırada dava dışı 3. şahıs tarafından yaralanması olayının işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında olduğunu kabul etmek mümkün olmadığını, davacının da ikrar ettiği üzere dava dışı saldırgana davacının da fiilde bulunması akabinde yaralanma gerçekleştiğini, dolayısıyla somut olay ile davacının yapmakta olduğu iş arasındaki illiyet bağı tamamen kesilmekte olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından sunulan yargıtay ilamının somut olayda emsal olamayacak nitelikte olduğundan, sunmuş oldukları yargıtay ilamlarının da değerlendirilmesi gerektiğini, zira bir işçi henüz servise binmeden gerçek iradesinin işe gitmek olduğu henüz belli olmadığı için bu durumun işe gitme hazırlığı olarak sayılıp işverenin sorumlu olduğunun kabul edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olacağını, aksi durumda sabah işe gitmediği halde servisin geleceği sırada başka bir yere gitmek isteyen bir kişinin başına gelen kazaların da iş kazası sayılarak hakkın kötüye kullanımın önünün açılmasına neden olacağını, ayrıca, sosyal güvenlik kurumu tarafından da olayın iş kazası olmadığına kanaat getirildiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından açık kanun hükmüne aykırı bir şekilde karar verilmesi hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.09.2023 tarih ve E.2022/1164, K.2023/1264 sayılı kararı ile "... Dava konusu somut olayın vuku bulduğu zaman diliminde davacının sigortalı olduğu, işveren tarafından belirlenen yerde davacının servis aracını beklediği sırada o sırada geçen alkollü kişiyle aralarında tartışma yaşandığı, ceza dosyasından da anlaşıldığı kadarıyla önce alkollü kişinin hakaret ettiği, illiyet bağının kesilmediği, servis aracını beklediği sırada meydana gelen olayın da 5510 sayılı Yasa m. 13/e kapsamında sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Mahkeme kararı yerinde olup, davalılar vekillerinin istinaf talebi yerinde değildir. Yine davalı SGK aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik yoktur.

İstinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan değerlendirmeye göre, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilmekle; davalıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 28.12.2023 tarih ve E.2023/13006, K.2023/13666 sayılı kararında; "... Davaya konu olayın 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin 1-e bendinde yer alan duruma uymayan ve maddede belirtilen işyerlerinden sayılmayan bir yerde meydana gelmiş olması karşısında kazanın iş kazası sayılamayacağı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle söz konusu karar bozulmuştur.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...İş bu dosya kapsamı ve ceza dosyası birlikte değerlendirildiğinde olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında servis bekleme esnasında küfür eden şahsa davacı ... un yumruk atması ile olay ile yapılan iş arasında illiyet bağının koptuğu, davaya konu olayın 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin 1-e bendinde yer alan duruma uymayan ve maddede belirtilen işyerlerinden sayılmayan bir yerde meydana gelmiş olması karşısında kazanın iş kazası sayılamayacağı anlaşılmakla davanın reddine, iş göremezlik derecesi tespiti talepleri açısından, iş göremezlik derecesi tespiti taleplerinin hukuki yarar ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine (Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 2020/1879 E. 2021/1058 K.)karar verildiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, davanın kabulü gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370, 371 inci; 5510 sayılı Kanun'un 13 vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine,

14.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.