Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6833 E. 2024/8262 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: TMSF tarafından kayyıma devredilen bir şirketin, Fon Kurulu kararıyla satışına karşı açılan iptal davasında davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Şirketin satış kararının TMSF tarafından alındığı, idari bir işlem niteliği taşıdığı ve idari yargı denetimine tabi olduğu, davalı şirketin genel kurul kararıyla bir satış işlemi yapmadığı gözetilerek davacının hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1956 Esas, 2023/1624 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/493 E., 2023/103 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu edilen işlemin 5271 sayılı CMK'nin 133. madde ve 674 sayılı KHK'nin 19. maddesi kapsamında şirkete kayyım olarak atanan TMSF tarafından satış kararı alındığı, müvekkili hakkında soruşturmanın İstanbul C. Başsavcılığı tarafından 2022/54585 nolu olup 09.05.2022 tarihinde müvekkili hakkında KYOK kararı verildiğini, müvekkilinin sağlık sorunları sebebiyle tedavi için uzun süredir yurt dışında olduğundan 2014 yılından itibaren hiçbir genel kurula ve YK toplantısına iştirak edememiş ve kararlara da imza koymadığını, müvekkilinin yokluğunda kendisinin ve en büyük hissedar olduğu şirket aleyhine olacak şekilde diğer hissedarlar tarafından usulsüz kararlar alındığını, yasal olmayan faaliyetlere girişildiğinin tespit edilmesi üzerine firmanın diğer hissedarları aleyhine hukuki mücadeleye girildiğini, şirket aleyhine müsadere talepli olarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 2022/164 E. sayılı dosyasında davanın devam ettiğini, şirkete 2016 yılında atanan kayyımın idare kayyımı olduğunu, davalı şirketin TMSF tarafından devir alınan şirketlerden biri olmadığı, müvekkili hakkında kesinleşen bir mahkumiyet kararı bulunmamakla birlikte yapılan yargılama sonucunda masumiyetinin tespiti ile mal varlığının kendisine iade edileceğine inancının tam olduğunu, şirket yönetiminin kayyıma devrinin ortakların mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini, TMSF'nin genel kurul yapmadan şirket satışı vermesi kararının anlaşılamadığını, şirketin satışı halinde geri dönüşü imkansız zarara uğrayacağını, şirketin satışına ilişkin tüm ihale evraklarının dosyaya celp edilmesini, satış kararının usule ve kanuna aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekilleri cevap dilekçesinde; müvekkili şirket yönetimine, CMK 133. maddesi uyarınca FETÖ/PYD Terör Örgütü Soruşturması kapsamında, İst. Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 18.08.2016 tarih ve 2016/3082 D.iş sayılı dosyasında kayyım atanmasına karar verildiği, 674 sayılı KHK'nin ( ilga 6758 sayılı Kanun) 19. maddesi uyarınca kayyımların yetkisi sonlandırılarak, tüm yetkilerin TMSF' ye devrine karar verildiğini, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça, İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 2022/1551 E. sayılı dosyası ile dosyaya konu satış işleminin ve ihale işleminin iptaline ilişkin dava açıldığını, hem adli yargıda hem de idari yargıda aynı davayı açmanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir yargı birimi tarafından davanın devam etmesi gerektiğini, kararı alan idarenin TMSF fon kurulu olup, fon kuruluna bağlı Yeni Dünya Sağlık Hizmetleri Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü Satış Komisyonu Başkanlığı tarafından alınmış bir karar olduğunu, şirketin yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tamamı TMSF'ye devri sebebiyle davacının ortaklık payına ilişkin hiçbir yetkisi bulunmadığını, davayı şirket genel kurulunun aldığı bir karar gibi göstererek şirkete karşı açtığını, davanın TMSF'ye karşı açılması gerektiğini, yönetimin TMSF tarafından atandığını, müvekkili şirketin, Fonun, TTK'nin aleyhe olan yahut kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaksızın ve şirket genel kurul yetkilerine haiz olduğunu, Fon kurulu kararının genel kurul kararı gibi gösterilerek dava açılmasının yasal dayanağı olmadığını davanın usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalı şirkete sulh ceza hakimliği tarafından verilen karar ile; kayyım yetkilerinin TMSF'ye devredildiği, akabinde %21 oranda hissedar ...'ın mal varlığına TMSF'nin kayyım atandığı, İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 14.10.2020 tarihli ve 2020/4598 D.İş sayılı kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nun 13.10.2020 tarih ve 2020/48846 soruşturma sayılı talebinin daha önce davalı şirketin % 21 pay sahibi olan ... hakkında kayyım atanmış ise de %28 pay sahibi davacı ..., %12,8 pay sahibi ..., %12,8 pay sahibi ..., %12,7 pay sahibi ... ve %12,7 pay sahibi ...'ın davalı şirketin ortakları olduğu anlaşıldığından TMSF'nin kayyım olarak görevlendirilmesine, ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümü ile kayyıma verildiği, davalı şirket YK'nun 13.06.2022 tarihli talep yazısı ile şirketin mevcut halinin sürdürülebilir olmadığı bildirilerek şirkete kaynak aktarılması, aksi halde satılması gerektiği bildirildiği, Fon Kurulu'nun 16.06.2022 tarihli kararları ile 6758 sayılı Kanunun 19. maddesine dayalı olarak davalı şirketin toplam %100 oranındaki hisseleri bir araya getirilerek oluşturulan Fon Kurulu'nun 30.06.2022 tarihli kararı ile 111.450.000,00 TL muhammen bedel ile satışına karar verildiği, satış ilanının 02.07.2022 tarihli ve 31884 sayılı RG de yayımlandığı, davacının İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 2022/1551 E. sayılı dosyasında satışın iptali istemli dava açtığı, TMSF aleyhine açılan işbu davanın reddine karar verildiği, kararın davacının temyizi üzerine Danıştay'a gönderildiği kesinleşmediği, satış kararının davalı şirket veya yönetimi tarafından alınmayıp TMSF tarafından alındığı, davacı tarafın talebinin aslında TMSF tarafından alınan satış kararının iptaline yönelik olduğu, TMSF tarafından alınan satış kararının idari işlem olduğu, kararın idari yargı denetimine tabi olduğu, işbu dava dosyasında TMSF davalı taraf olarak hasım gösterilmediğinden idare mahkemesindeki yargılamanın bu dava yönünden kesin hüküm teşkil etmediği, iptali talep edilebilecek genel kurul kararı bulunmadığından davacının davalı şirket aleyhine açtığı davada hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, şirketin veya mal varlığının idaresinin yürütülen ceza soruşturma süresince kayyım olarak TMSF'ye devredildiği, TTK hükümleri ile bağlı olmaksızın genel kurulun yetkilerinin Fon Kurulu tarafından kullanılabileceği, kaynağı suç soruşturması olan ve ceza yargılamasının konusunu teşkil eden nedenler ile uyuşmazlığın TTK hükümlerine dayalı olarak çözümünün mümkün olmadığı, davacının pay sahibi olduğu şirketlere kayyım atanma sebebinin 6102 sayılı TTK'da düzenlenen hususlardan kaynaklanmadığı, ceza mahkemesince atanan kayyım tarafından belirlenen yöneticilerin işlemlerinin TTK hükümlerine göre denetlenemeyeceği, kayyım atama kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddiaların incelenemeyeceği, Fonun TTK hükümlerine bağlı olmaksızın şirketin genel kurulunun yetkilerine haiz olduğu, şirketin hisseleri yetki devri yapılan TMSF tarafından oluşturulan iktisadi bütünlük kararı çerçevesinde satışına karar verilmesinin Fonun yetkisinde bulunduğu, TTK'nın genel kurulun yetkilerine ilişkin hükümlerin eldeki davada uygulama olanağı olmadığı, davacının TMSF'nin satış kararına karşı idari yargı yerinde dava açılabileceği, şirketin ortakları tarafından alınan bir genel kurul kararı ile satış kararı olmadığı düşünüldüğünde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davacının %28 oranda ortağı olduğu şirkete 674 sayılı KHK'nin 19. maddesi uyarınca TMSF'nin kayyım atandığı, TMSF tarafından oluşturulan YK tarafından yönetilen davalı şirket hakkında Fon Kurulu tarafından oluşturulan iktisadi bütünlük kararı gereği ihale usulü ile satışına karar verilerek ihale günü belirlendiği, davacı tarafça kayyım atanmasından itibaren şirketin iyi yönetilmediği, satış kararının mülkiyet hakkını ihlal ettiği ileri sürülerek şirketin satış işlemlerinin iptali talep edilmektedir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 25.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.