Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6893 E. 2023/7755 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vergi mükellefiyeti sona eren ve ticaret sicilinden terkin edilen bir şirketin ihyası talebine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Şirketin vergi kaydının terkini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Geçici 7. maddesinde şirketin re'sen terkin sebepleri arasında sayılmadığından terkin işleminin usulsüz olduğu, dolayısıyla da şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1111 Esas, 2023/1359 Karar

DAVALILAR :1.Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili Avukat ...

... ...

2.Yavaşoğlu Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.

DAVA TARİHİ :

HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2023/224 Esas -2023/489 Karar

Taraflar arasındaki şirket ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ...'ne karşı Eskişehir 3. İş Mahkemesinin 2023/76 E. sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açtığını, yargılama esnasında şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini öğrendiklerini, İş Mahkemesindeki davada taraf teşkilinin sağlanması için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, bu nedenlerle şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, davaya konu şirketin 15.04.1988 tarihinde kurulduğunu, vergi mükellefiyetinin 31.08.2011 tarihinde sona erdiğini, 17.03.2014 tarihinde terkin olduğunu, ayrıca şirket ortaklarından Ruşen ... ve Seyfullah ...'a ihtar gönderildiğini, ihtarların ilan edildiğini, şirketin terkin edilmesinde müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını belirterek, davanın öncelikle reddine karar verilmesini, davanın kabulüne karar verilmesi halinde şirkete tasfiye memuru atanmasına, yasal hasım olduklarından yargılama gideri ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; söz konusu şirketin vergi kaydı terkini nedeniyle 17.03.2014 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında şirketin sicilden terkin edildiği, bu haliyle terkin tarihi dikkate alındığında işbu davanın açıldığı 13.03.2023 tarihi ve ayrıca davacı tarafından Eskişehir 3. İş Mahkemesinin 2023/76 E. sayılı davasının açıldığı tarih itibariyle de 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin on beşinci fıkrasındaki beş yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, terkin tarihi ve sonrasında beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde şirket tüzel kişiliği hakkında devam eden dava da bulunmadığı, ayrıca davacı tarafça İş Mahkemesinde, Yavaşoğlu Mobilya Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine ait iş yerinde 01.08.1999-11.11.1999 tarihleri arasında çalıştığı iddia edilerek hizmet tespiti davası açıldığı, davacının çalıştığını iddia ettiği tarihler dikkate alındığında hizmet tespiti ve akabinde iş bu şirketin ihyası davasını şirketin terkini tarihinden itibaren beş yıllık hak düşürücü sürede açma imkânı varken bu hak ve imkanını kullanmayarak yaklaşık 23 yıl sonra açtığı, bu haliyle Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından Anayasaya aykırılığı ileri sürülmeyen, hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal hükmü bulunmayan ve halen geçerli olan 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi kapsamında kalan şirket hakkında bu maddenin işletilmesi nedeniyle somut olayda uygulanması gerektiği gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hizmet tespit davası açıldığını, hizmet tespiti davası ile birlikte şirketin ihyasının gerektiğinin öğrenildiğini, hak düşürücü sürenin geçmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte karşı taraf yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Müdürlükçe söz konusu şirketin vergi kaydı terk nedeni dayanarak sicilden terkin edilmiş ise de, 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinde vergi kaydının terk nedeninin şirketin re'sen terkin nedenleri arasında düzenlenmediği, bu nedenle terkin işleminin usulsüz olduğu, bu durumda açılan davada usulsüz şekilde ticaret sicilinden re'sen terkin edilen şirketin 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinde belirtilen süreye tabi olmaksızın ihyasına karar verilmesi gerektiği, diğer yandan, eldeki davanın şirket ihyasına yönelik olup, açılan davanın davalı ... Sicil Müdürlüğüne yöneltilmesi yeterli olduğundan ihyası talep edilen ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı ... Sicil Müdürlüğü usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı sicil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, ...'nin ihyasına, davalı şirket yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde özetle; vergi dairesi kaydının kapanmış olması ve şirket faaliyetinin son bulduğunun tespit edildiği hallerde şirketlerin münfesih kapsama alındığını, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu (5174 sayılı Kanun) gereği şirketlerin münfesih kapsama alınmasının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2017 tarih ve 2017/4-1358 E - 2017/1193 K sayılı kararında belirtildiği şekilde normlar hiyerarşisine aykırılık oluşturmadığını, 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci madde içeriğinde hangi nitelikteki şirketlerin münfesih sayılacağı belirtilmekle birlikte (b) fıkrasında "Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler" denilmekle şirketlerin münfesih sayılmasını gerektiren diğer hallerin sayıldığını, 30.12.2012 tarihli, 28513 no.lu Resmi Gazete ilan edilen Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5 ... maddesinin (d) fıkrasında "18.5.2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler" denilmekle 5174 sayılı Kanun gereği münfesih kapsama alınmış şirketlerin sayıldığını, birbirinden farklı hukuki akademik görüşlerin bulunduğu gerçeği karşısında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve 01.07.2015 tarihinde uygulaması son bulan maddeyi uygulayan sicil müdürlüklerine kusur atfedilmesinin adaletli bir yanı bulunmadığını, bakanlık tarafından gönderilen yazılar neticesinde sicil müdürlüklerinin görevlerini yerine getirdiğini, bu nedenle atfı ... bir kusurlarının bulunmadığını, şirketin terkin edilmesinde usuli işlemleri eksiksiz yerine getiren sicil müdürlüklerinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, kararlarda şirkete yetkili atanmaması halinde şirketin organsız kaldığını, bir başka davaya taraf teşkili sağlanması için açılan ihya davalarında şirkete yetkili atanmaması halinde şirketin savunma hakkının kısıtlanmış olduğunu, ayrıca bakanlık ulusal ağı olan Mersis'e giriş dahi yapılamadığını ve şirketlerin ihya kararının tescil ve ilan edilemediğini, şirketlerin ihya edilmesinin ancak içeriği sınırlı olmak üzere ek tasfiye niteliğinde olduğunu, ek tasfiyeye konu işlem tamamlandığında şirketin yeniden terkin edildiğini, bu firmaların yeniden ticari hayata katılmasının mümkün olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, şirket ihyası talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri, 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... Sicil Müdürlüğü vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.