"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2023 Esas, 2023/1804 Karar
...
HÜKÜM : Direnme
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnme kararı verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu şirketin donatanı olduğu M/V BODYER isimli geminin tamir işlerinin 11.01.2010 -30.04.2010 tarihleri arasında müvekkili şirkete ait tersanesinde yapıldığını, geminin tamir işlerinin kararlaştırılan zamanda ve eksiz olarak yapıldığını donatanın temsilcileri ile klas sörveyleri tarafından da test edilerek geminin davalı firmaya (donatana) teslim edildiğini, taraflar arasında karşılıklı imzalanan 30.04.2010 tarihli teslimat protokolünde de teslim alındığının beyan edildiğini, geminin tamir işlerinin devam ettiği dönemde davalı borçlu tarafından müvekkili şirkete verilen ödeme garantisi mektubu ile geminin tamir bedeli olarak ödenmesi kararlaştırılan toplam 550.000,00 USD tutarındaki rakamı belirlenen vadelerde tam ve eksiksiz ödeyeceğine ödemelerden herhangi birisinin gecikmesi halinde geciken zaman için aylık %2 gecikme faizi ödeyeceğini ve tüm alacağın muaccel hale geleceğinin taahhüt edildiğini, geminin davalıya tesliminden sonra müvekkili şirkete bir kısım ödemeler yapıldığını ancak borçlu tarafından garanti mektubundaki vadelere riayet edilmeksizin ödemelerin peyder pey yapıldığını, garanti mektubuna göre en son vade tarihi olan 31.01.2011 gününe kadar borcun ödenmediği dolayısıyla borcun tamamının muaccel hale geldiğini, bakiye alacağın ödenmemesi üzerine icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, takip tarihi itibariyle müvekkil şirketin 380.000,00 USD tutarında alacağı olduğunun tespiti ile tersane alacağının taraflar arasındaki anlaşma gereği aylık %2 faizi ile tahsiline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2012/7970 E. sayılı dosyasına dayanak yapılan davacı şirketçe müvekkili şirkete ait M/V Bodyer isimli gemiye yapılan bakım ve onarıma ilişkin 550.000,00 USD bedelli faturadan kalan bakiye 380.000,00 USD olduğu, ancak davacı tarafından talep edilen ve söz konusu bakım ve onarımdan kaynaklanan bakiye 380.000 USD fatura borcu müvekkili şirketçe Türkiye İş Bankası Sefaköy şubesine ait çeklerle toplamda 380.000,00 USD ödendiğini, davacının söz konusu faturaya ilişkin ödeme garanti mektubunda belirtilen tarihlerde ödeme yapılmadığı, en son vade tarihi olan 31.01.2011 tarihinde borcun ödenmediğinden bahisle muaccel hale geldiği beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketle davacı arasında söz konusu borca ilişkin belirtilen çeklerle ödeme yapılarak vadeleri geldiğinde ödenmek suretiyle yeni bir ödeme planı yapıldığını ve bu durumun davacı tarafından kabul edildiğini, bu anlaşma gereği yeni vadelerin taraflar arasında belirlendiği ve söz konusu borcun bir ödeme aracı olan çeklerle ödendiği ve davacı şirketin müvekkili şirkete gönderdiği Kartal 12. Noterliği'nin 08.09.2011 tarih ve 32426 yevmiye nolu ihtarname ile de bu durumu kabul ve beyan ettiğini,söz konusu fatura borcuna ilişkin ödeme tarihleri taraflar arasındaki mutabakat ile değiştirildiğini, bu nedenle davacının kabul ettiği söz konusu yeni ödeme tarihlerini ve uhdesinde bulunan söz konusu çekleri yok sayarak müvekkili şirketin ödeme garanti mektubundaki tarihlerde ve son vade tarihinde ödeme yapmadığından bahisle borcun muaccel hale geldiğinin kabulünün mümkün olmadığını, ayıplı ifa nedeniyle ödemezlik def'i haklarını kullandıklarını, fatura borcun konusu olan bakım ve onarımın ayıplı ifa edildiğini davacı müvekkili şirket ile yapılan yeni anlaşma ve yeni vadeler yokmuş gibi kötü niyetli olarak muaccel hale gelmeyen bakiye alacak ile ilgili yasal prosedür başlattıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.09.2017 tarihli ve 2016/437 E., 2017/279 K. sayılı kararıyla davacı tarafından davalının donatanı olduğu M/V BODYER isimli gemiye tersanede verilen bakım onarım hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili için gemi hakkında seferden men kararı alındıktan sonra alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı donatanın ise ödeme savunmasının yanısıra yapılan işin ayıplı olduğunu ileri sürerek takibe ve davaya itiraz ettiği, dosyadaki belgelerden geminin davacıya ait tersaneden ayrıldıktan 20 ay sonra gemide arıza meydana geldiği, M.A.N şirketinin yetkili surveyince yapılan inceleme sonucu gemideki arızanın OD BOX arızası olarak tespit edilmesine müteakip geminin yüklü vaziyette Ali Ağa Limanına getirildiği daha sonra burada üretici firma olan Ros- Roice Servis Müdürlüğünce sözkonusu arıza ile ilgili olarak 23.02.2012 ve 09.08.2012 tarihli raporlar düzenlendiği, 09.08.2012 tarihli ek raporda OD BOX arızasının pervane şaftının sökülüp geri takılması sırasında civatanın yerinden laçka olmasından kaynaklandığının tespit edildiği, davalı tarafça sözkonusu arızanın geminin davacının tersanesinde yapılan bakım onarım sırasında meydana geldiğinin ileri sürüldüğü, ancak her iki yanın yetkili temsilcilerinin imzalamış olduğu teslim protokolünde davacının yapmış olduğu tamir işlemlerine eşlik ettiği anlaşılan klass surveyinin raporunda tamir işlemi sırasında geminin OD BOX tamirinin yapıldığı konusunda herhangi bir bilginin olmaması ile 09.08.2012 tarihli raporda OD BOX arızasının nerede ve ne zaman gemiye yapılan müdahaleden dolayı meydana geldiği konusunda açıklamanın yer alması hususları birlikte değerlendirildiğinde, gemide meydana gelen arızanın davacının yapmış olduğu bakım onarım işlemi sırasında meydana geldiği ya da davacının yapmış olduğu bakım onarım hizmetinin ayıplı olduğu iddiasının davalı yanca ispatlanamadığının değerlendirildiği, geminin bakım onarım işlemi için davacıya ait olan tersaneye alındıktan sonra taraflar arasında " borç ödeme garanti mektubu " başlıklı protokol düzenlenerek borcun belirli vadelerde ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalının borcuna karşılık olarak toplam 480.000,00 USD bedelli çekler verdiği bu çeklerden 390.000,00 USD'lik 8 adet çekin 28.01.2011 ve 04.03.2011 tarihinde davalıya iade edildiği, İş Bankasının 09.02.2017 tarihli cevabi yazısından anlaşıldığı üzere davalı tarafından verilen çeklerden 6005085, 6005101 ve 6005103 nolu çeklerin bankaya ibraz edildiği diğer çeklerin ise banka tarafından karşılıksız olarak değerlendirildiği, çeklerin davalıya iadesinden sonra davacının alacağının şüpheli alacaklılar hesabına 360.000,00 USD olarak aktarıldığı, iade edilen çeklerden karşılıksız çıkanlar için davacının bankadan tahsil etmiş olduğu yasal yükümlülük tutarının 10.124,16 TL olduğu, bu tutarın bakiye borç miktarı olan 360.000 USD'den mahsubu neticesinde davacının 09.04.2012 tarihi itibariyle davalıdan olan bakiye alacağının 358.866,92 USD olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından ödeme garanti mektubu başlıklı belgede yer alan ödeme planı ve muaceliyet şartına göre bakiye borcun tamamının takip tarihi itibariyle muaccel olduğu ileri sürülüp bilirkişi raporlarında da bu yönde kanaat bildirilmiş ise de; davalı tarafından sonradan verilen çeklerin vade tarihlerinin ödeme garanti mektubu protokolündeki vadelerden farklı olmasının yanı sıra davacı tarafından Kartal 12. Noterliğinden çekilen 08.09.2011 tarihli 32426 yevmiye nolu ihtarnamede çeklerin vadeleri geldiğinde ödenmesi talep edilmiş olduğundan bu durumda borç ödeme garanti mektubunda belirlenen vadelerin davacı tarafından daha sonra verilen çeklerin keşide tarihine göre tecil edildiğinin değerlendirildiği, bu değerlendirme ışığında davalının vermiş olduğu çeklerden sadece 10.000,00 USD'lik bir adet çekin vadesinin takip tarihinden önce dolup muacceliyet kazandığı diğer çeklerin ise vadelerinin yani tahsil kabiliyetlerinin takip tarihi itibariyle gerçekleşmediği anlaşılmakta ise de, dava tarihinden sonra tüm çeklerin vadelerinin dolduğu ve çek bedellerinin ödenmediği, bu nedenle vade tarihlerinden itibaren faiz yürütülmek sureti ile aynı takip dosyasında tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın 358.866,92 USD bakiye alacak üzerinden kısmen kabulü ile bu tutardan 10.000,00 USD'sine takip tarihinden diğer çek bedelleri yönünden ise vade tarihlerinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile davalıdan tahsili için, icra takibinin devamına, takip tarihinde muaccel olan 10.000,00 USD üzerinden (takip tarihindeki kur üzerinden 10.000,00 USD =18.600,00 TL) takdiren %40 oranına göre hesap edilen 7.440,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin16.04.2021 tarihli ve 2019/1468 E., 2021/527 K. sayılı kararıyla itirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu, davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu, takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında, mahkemece, tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu belgeler çerçevesinde değerlendirilip incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağının açık olduğu, somut olayda takip dayanağı, davacı tarafından davalının donatanı olduğu M/V Bodyer isimli gemiye verilen bakım onarım hizmeti için düzenlenen 550.000,00 USD bedelli fatura bedelinden kalan bakiye alacak ve ödeme garanti protokolü olarak belirtildiği, İlk Derece Mahkemesinin kabulüne göre ve gerekçesinde de belirttiği üzere, taraflar arasında davalının donatanı olduğu gemiye bakım ve onarım hizmeti verilmesine ilişkin anlaşma yapıldığı, verilen bu hizmet sonucu düzenlenen 550.000,00 USD bedelli faturanın ödenmesi konusunda borç ödeme garanti protokolü düzenlendiği, protokolde söz konusu borcun ödeme vadelerinin gösterildiği, borç ödeme protokolüne uygun şekilde davalı tarafından keşide edilmiş 480.000,00 USD bedelli çeşitli keşide tarihli 12 adet çekin davacıya verildiği, verilen bu çeklerin bir kısmının ödendiği, bir kısmının ise keşide tarihlerinde bankada karşılığının çıkmadığı bunun üzerine, ödenmeyen çeklerin davalıya iade edildiği, bundan sonra tarafların anlaşmaları ile davalının yeni keşide tarihli toplam bedeli 390.000,00 USD olan 18 adet çek verdiği, davalı tarafından sonradan verilen çeklerin keşide tarihlerinin ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerden farklı olması ve davacının 08.09.2011 tarihli ihtarnamesi gözetildiğinde borç ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerin davacı tarafından tecil edildiği anlaşıldığından, tecil edilen borçtan dolayı takip tarihi itibarıyla alacak muaccel olmadığından davacının alacağın tahsilini talep hakkı bulunmadığı, davaya konu takibin dayanağı fatura ve borç ödeme garanti protokolü olup, tarafların anlaşması sonucu söz konusu fatura borcundan bakiye kalan miktarın davalı tarafından verilen ileri keşide tarihli çeklerle ödendiği anlaşıldığından davacının önceki borç ödeme garanti protokolüne dayanarak takip yapmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönündeki mahkeme kararının hatalı olduğu, davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına şartları oluşmamakla kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiği, kabule göre de, davaya konu takip yetkisiz İstanbul 9. İcra Dairesinde 03.10.2011 tarihinde başlatılmış olup takip tarihinin 03.10.2011 olduğu, bu tarihe göre de mahkemece takipten önce vadesinin dolduğu kabul edilen keşide tarihi 30.10.2011 olan 10.000,00 USD bedelli çekin de vadesinin takip tarihi itibarıyla gelmediği, mahkemenin bu yöndeki kabulünün de hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvursunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 22.06.2023 tarih, 2021/5121 E. ve 2023/4027 K. sayılı kararıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayıl Kanun) 133 üncü maddesinin “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak taraflann bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.” hükmüne amir olduğu, sonradan davacıya verilen çeklerin mevcut bir borcun yenilenmesi değil, ödeme aracının değiştirilmesi niteliğinde bulunduğu, 09.03.2011 tarihli tutanakta da bu hususun açıkça belirlendiği, vadelerin uzatıldığı, vade farkının da çek olarak davacıya verildiği, bu durumda borcun yenilenmediği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki anlaşma ile borcun yenilenmediği, ödeme tarihinin ertelendiği, davanın itirazın iptali davası olması sebebiyle takip tarihindeki şartlara göre değerlendirilme yapılması gerektiği ve takip tarihinde yenilenen vadeye göre alacak muaccel olmadığı gerekçesi ile verilen davanın reddine dair verilen ilk kararda direnilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin ret kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, ihtiyati haciz kararı ile borcun tamamının muaccel hale geldiğini, ihtiyati haczin kesinleştiğini, bir borç için alacaklıya kambiyo senedi verilmesinin adi borcu sona erdirmeyeceğini, çeklerin keşide tarihlerinde bankaya ibraz edildiğini ve karşılıksızdır işlemi yapıldığını, davalının çeklerle ödeme yapıldığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin çekin hukuki niteliğini gözardı etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava gemi bakım onarım hizmetinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
2.6098 sayılı Kanun'un 133 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede;
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,
Temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.