"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2028 Esas, 2023/2062 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2021/73 E., 2022/112 K.
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ortağı olduğu ve yönetim kurulu üyeliğini yaptığı Elif Çay San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı tarafından re’sen terkini hususunun 05.09.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, ancak şirket adına tescilli yüksek değerli taşınmazların bulunduğunu, davalının usulüne uygun tebligat yapmadığını, terkin işleminin kanuna aykırılık taşıdığını ileri sürerek anılan şirketin ihyası ile tekrar ticaret siciline tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum; şirketin 16.05.1997 tarihinden beri hiçbir işlem yapmadığını, ihtara ve Ticaret Sicil Gazetesindeki ilanlara rağmen süresi içinde bildirimde bulunmadığını, münfesih duruma düştüğünü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesi kapsamında re’sen terkin edildiğini, ihtar ve ilanların şirket adresi ile en son seçilen yönetim kurulu üyeleri adına yapıldığını savunmuş, yasal hasım olduklarından ihya kararı verilmesi halinde yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dışı şirket ve yönetim kurulu üyelerine çıkartılan ihtarlı tebligatların ilgililerin adresten ayrılması sebebiyle tebliğ edilememiş olduğu, 28.05.2013 tarihli 8329 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi'nde yapılan ihtarlı ilan ile ihtarın ilanından itibaren iki ay içinde münfesih olma sebeplerinin ortadan kaldırılarak buna ilişkin ispat edici belgelerin Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne ibraz edilmesi veya aynı süre içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, ayrıca şirketin devam eden davasının bulunup bulunmadığının belirtilmesi gerektiği hususlarının ihtar edildiği, şirket ve şirketi yetkili kimselere gönderilen ihtarların tebliğ edilememesine rağmen ihtarın Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edilmesi sebebiyle ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla yapılmış tebligat yerine geçeceği, buna rağmen şirket tarafından münfesih olma sebeplerinin ortadan kaldırılarak buna ilişkin ispat edici belgelerin Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz edilmediği, bu cihetle dava dışı şirketin terkin işleminde usulsüzlük bulunmadığı, terkin koşulları oluşmuş olan bir şirketin ihyasının eksik tasfiye işlemlerinin tamamlanması amacıyla yapılabileceği, şirketin faaliyetlerine devam etmek amacıyla ihya kararı verilemeyeceği, bu yöndeki talebin yerinde görülmediği, terkin edilen şirketin terkin edilmeden önceki dönemde ve sonrasında faaliyetinin bulunmadığı, bu hususun gelen yazı cevapları ile sabit olduğu, bu cihetle herhangi bir faaliyet göstermeyen şirketin ihyasının istenmesinde hukuki yarar bulunmadığı, terkin edilmesine rağmen mal varlığı bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi amacıyla ihyasının istenilmesinde terkin edilen şirketi temsile yetkili olan davacının hukuki yararının olduğu, şirket adına kayıtlı taşınmazların varlığını bilen şirket veya şirkete yetkili kişilerin şirket adına kayıtlı mal varlıklarının tasfiyesi için tasfiye memuru bildirerek tasfiye işlemlerinin yapılmasını sağlamasının gerektiği, ancak ihtarlı ilana rağmen böyle bir bildirimin yapılmaması sebebiyle taşınmazların tasfiyesinin yapılamamasına dava dışı şirket ve yetkililerinin sebep olduğu, davalı ...'nün davanın açılmasına sebebiyet vermediği, bu cihetle yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Elif Çay Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin tüzel kişiliğinin ve ticaret sicil kaydının şirket adına kayıtlı olan Rize ili, Merkez ilçesi, ... köyü 102 ada 7, 102 ada 13 parsel, 102 ada 14 parsel sayılı taşınmazların tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru olarak davacı ...'nın atanmasına, kararın kesinleşmesinin ardından kararın bir suretinin gönderilmesi suretiyle ihya kararının Rize Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına, ilan masraflarının davacı tarafça karşılanmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece taşınmazların tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak üzere şirketin ihya edilmesinin müvekkilinin iş yükünü arttırmaktan öteye gidemediğini, müvekkil kurumun tasfiye işlemlerini yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, ilgili mevzuat hükümlerine göre ihtarlı ilan yaptığını, ilana karşı dava dışı olan şirket tarafından herhangi bir tasfiye işlemlerine girişilmemesi karşısında müvekkilinin tasfiyesiz terkin işlemi yapmasının kanuna uygunluk taşıdığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının ihya için haklı sebebi ispatlayamadığını, Mahkemenin hüküm kısmında ayrıca ihya kararının Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına da hükmettiğini, ancak tescil ve ilan kararının idari bir işlem olduğunu, Mahkemelerin idareler yerine geçip işlem yapamayacağı için Yerel Mahkemenin ihya kararının tescil ve ilanına da karar vermesi usul ve yasaya aykırılık taşıdığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Anayasa Mahkemesinin 22.06.2023 tarihli 2023/33 E., 2023/117 K. sayılı kararıyla iptal edildiği gözetildiğinde 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanamayacağı, şirkete ait tasfiye edilmemiş mal varlığının bulunması halinde terkin tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde Mahkemeye başvurarak şirketin ihyasının istenebileceği, her ne kadar terkin işlemlerinin usule uygun şekilde yapıldığı anlaşılmakta ise de ihyası istenen şirketin mal varlığının tasfiyesi amacına yönelik ihya kararı verilmesinin istenmesinde hukuki yararın bulunduğu, Mahkemece şirket mal varlığının tasfiyesine yönelik olarak verilen ihya kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetle açıldığını, Mahkemece taşınmazların tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak üzere şirketin ihya edilmesinin müvekkilinin iş yükünü arttırmaktan öteye gidemediğini, müvekkil kurumun tasfiye işlemlerini yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, ilgili mevzuat hükümlerine göre ihtarlı ilan yaptığını, ilana karşı dava dışı olan şirket tarafından herhangi bir tasfiye işlemlerine girişilmemesi karşısında müvekkilinin tasfiyesiz terkin işlemi yapmasının kanuna uygunluk taşıdığını, hak düşürücü sürenin istinaf kanun yolunda dikkate alınması gerektiğini, davacının ihya için haklı sebebi ispatlayamadığını, Mahkemenin hüküm kısmında ayrıca ihya kararının Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına da hükmettiğini, ancak tescil ve ilan kararının idari bir işlem olduğunu, Mahkemelerin idareler yerine geçip işlem yapamayacağı için Yerel Mahkemenin ihya kararının tescil ve ilanına da karar vermesi usul ve yasaya aykırılık taşıdığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, şirketin ihyası istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.