"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1415 Esas, 2023/2396 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/897 E., 2022/434 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 18.03.2025 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkillinden muhtelif zamanlarda satın aldığı malzemenin davalıya teslim edilerek takibe konu 31.07.2018 tarihli 451.385,99 TL'lik faturanın düzenlendiğini, söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği halde içeriğine itiraz edilmediğini, müvekkilinin ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin alt yüklenici olarak inşaat işleri ile ilgilendiğini, müvekkiline dava dışı ... ve ...'in vekil tayin edildiğini, ...'in aynı zamanda davacı şirketin de hakim ortağı ve yetkilisi olduğunu, anılan kişilerin bir takım usulsüz işlemlerinin farkedilmesi üzerine vekillikten azledildiklerini, dava konusu icra dosyası ile müvekkilini borçlandırmak suretiyle haksız menfaat elde edilmeye çalışıldığını, müvekkilinin eski iki vekilinin olmayan bir alışverişi yapılmış gibi gösterdiklerini, dava konusu faturaya ilişkin herhangi bir mal teslimi olmadığını, alım satım ilişkisi bulunmadığını, davacının sahte faturanın aslını müvekkiline teslim etmediğini, müvekkilinin dava konusu faturadan icra takibinden sonra haberdar olduğunu, icra takibine konulan faturada irsaliye tarihi irsaliye numarası olmadığını, dava konusu faturada belirtilen 612 metreküp hazır betonun müvekkili şirketin inşaat sahasında 2018 yılı Temmuz ayında kullanılmadığını, faturada satıcı olarak görülen davacının hazır beton işi ile iştigal etmediğini, dava konusu faturanın sahte olması nedeniyle şirketin eski vekilleri ... ve ... hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/55558 soruşturma numaralı dosyasıyla suç duyurusunda bulunduklarını, aynı zamanda ... hakkında zimmet suçundan da suç duyurusunda bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının savunması doğrultusunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/55558 sayılı soruşturma dosyasının neticesinin beklenildiği, davalı şirketin eski yetkilileri .... ve.... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan takipsizlik kararı verildiği, dava konusu faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının anılan faturaya dayalı olarak ödemesinin bulunmadığı, davalı tarafça faturanın defterlerine kaydedilmesinin davacı açısından teslimin karinesi olduğu, davalının bu karinenin aksini ancak davacıdan sadır olan bir belge veya aynı denklikte bir delille ispatlayabileceği, davalı tarafça böyle bir belge sunulmadığı gibi davalı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı, davacının takibe konu faturadan dolayı takip tarihi itibarıyla asıl alacak miktarınca alacaklı olduğu, takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Konya 7. İcra Müdürlüğü'nün 2021/2626 E.(Eski Esas: 2019/8816) takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 451.385,99 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, kabul edilen 451.385,99 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 90.377,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı tarafın şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı taraf takipten önce temerrüte düşürülmediğinden davacı vekilinin işlemiş faiz ve vekalet ücretine ilişkin istinafının yerinde görülmediği, takibe konu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının mal teslimine karine teşkil ettiği, davalının şikayeti üzerine açılan savcılık soruşturma dosyasında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara yapılan itirazın da Sulh Ceza Hakimliğince reddedildiği, davalının mal teslimine ilişkin karinenin aksini ispatlayamadığı, istinaf aşamasında davalı vekili tarafından verilen beyan dilekçesi ile takip konusu faturayla ilgili vergi dairesince inceleme başlatıldığı bildirilerek ekinde vergi müfettişi tarafından düzenlenen tespit tutanağı sunulmuş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 357/1 hükmü gereğince istinaf aşamasında yeni delillere dayanılamayacağı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b (1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın aleniliği ilkesini kabul etmiştir. HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Hükmün açık, anlaşılır, şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut davada İlk Derece Mahkemesince "...itirazın kısmen iptali ile takibin 451.385,99 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine..." şeklinde kurulan hüküm infazda tereddüt yaratacak mahiyette olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “... takibin 451.385,99 TL asıl alacak üzerinden iptali ile....” ibaresinin çıkartılarak yerine “ 451.385,99 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile...” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.