"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/218 Esas, 2024/221 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/300 E., 2021/407 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil bankanın Kars Şubesi ile dava dışı borçlu Mehmet Koçer arasında imzalanan kredi genel sözleşmesine istinaden adı geçen dava dışı borçluya nakdi ve gayri nakdi ticari krediler kullandırıldığını, davalı borçlunun ise 26.07.2012 tarihli ve 500.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, borcun tamamından ve işleyecek temerrüt faizi ile ferilerden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek davalı borçlunun Erzurum 4. İcra Müdürlüğünün 2016/2383 E. sayılı takip dosyasına itirazının iptaline, takip konusu alacaklarının %20'sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ... Bankası ... şubesinde banka personeli olan ... tarafından bir çok kişiye usulsüz işlemlerle kredi kullandırıldığını, bu kişinin bankada bir çok ticari krediyi müşterilerinden habersiz olarak açıp kendi ticari faaliyetlerine sarfettiğini, bu durumun bankaca yapılan teftişte ortaya çıktığını, banka aleyhinde bir çok dava açıldığını, bahse konu krediye kefil olduğu yönünde bilgi verilmediğini, ancak müvekkilinin banka işlemleri sırasında imzaladığını düşündüğü evraklar ile bahse konu krediye kefil gösterilmiş olabileceğini savunarak davanın reddini, davacının %20 oranından az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacı banka ile davalı borçlu arasında kredi sözleşmesinin 26.07.2012 tarihinde imzalandığı, davalının da kefalet sözleşmesinin bu tarihte imzaladığı, imza tarihi itibariyle sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümlerine tabi bulunduğu, davalının kredi genel sözleşmesinin imzalandığı tarihte evli olduğu, bu haliyle kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefil olan davalının eşinin de yazılı rızasının alınması gerektiği halde eşinin yazılı rızasının alınmadığı, davalının kefaletine ilişkin sözleşmenin yasada aranan kurucu unsurları barındırmadığı, geçersiz kefalet sözleşmesine dayanarak davacı bankanın icra takibine başlamasının haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine, asıl alacak olan 370.218,78 TL'nin %20'si oranında hesaplanan 74.043,76 TL tutarında kötüniyet tazminatının davacı bankadan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, kefalet tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 581. maddesi uyarınca geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulabilmesi için kefilin eşinin rızası şartının gerektiği, aynı Kanun'un 584. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanma koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden müteselsil kefil hakkında başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
1.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için müteselsil kefil hakkında başlatılan ilâmsız takibe itirazın iptalini talep etmiş olup, Mahkemece davalı kefilin eşinin rızasının bulunmaması nedeniyle davanın reddine ve kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf talebi esastan reddedilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67/2 hükmü gereğince kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli olması gerekmektedir. Ancak işbu davada davacının kötüniyetli takip başlattığı hususu ispatlanamadığından mahkemece kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde tashih edilmiş haliyle yer alan "Asıl alacak olan 370.218,78 TL üzerinden %20'si oranında hesaplanan 74.043,76 TL tutarında kötüniyet tazminatının davacı bankadan alınarak davalıya verilmesine" ibaresinin çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.