"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2021/289 Esas, 2023/370 KararBİRLEŞEN YALOVA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2013/100 E. SAYILI DOSYASI
HÜKÜM :Asıl davanın davalı ... yönünden kabulüne, dahili davalı bakımından karar verilmesine yer olmadığına; karşı dava ve birleşen davanın reddine
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde ve karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkili ... ile davalının alabalık üretimini gerçekleştirmek üzere 1997 yılında adi ortaklık kurduğunu, buna göre tüm tesisin masraflarının eşit olarak karşılandığını, sonraki zamanlarda davalının yaptığı masrafları yüksek göstermesi nedeniyle aralarında sorun çıktığını, müvekkilinin tesisten uzaklaşmak zorunda kaldığını, adi ortaklığın devamının imkansız hale geldiğini ileri sürerek adi ortaklığın feshini ve tasfiyesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; davalının, 1999 yılının Haziran ayından itibaren tesisi işlettiğini, tesisten uzaklaştırılan müvekkilinin gelirinden mahrum kaldığını, tesisin bütün halinde kiralanması durumunda aylık gelirinin 5.000,00 TL'den az olmayacağını, davalının hisselerine isabet eden paya haksız olarak el atıldığını ileri sürerek 01.06.1999 tarihi ile dava tarihi arasındaki döneme ilişkin olarak 50.000,00 TL ecrimisil bedelinin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde; karşı yan ile aralarında adi ortaklığın mevcut olmadığını, tarafların 3 ortaklı limitet şirket kurduklarını savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davada ise davacının limited şirketin feshini istemiş olması nedeniyle şirketin devamı açısından davacının şirketten ihracını talep etmiştir.
2.Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak asıl dosyada davacı/ karşı davalı tarafın taleplerinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini kapsadığı, bozma ilamı doğrultusunda görevlendirilen tasfiye memurlarının sunduğu kök ve ek raporlara göre; tasfiye memurlarının görevlendirme tarihi itibariyle adi ortaklığa konu binanın 355.630,14 TL, köprünün 13.056,00 TL, su bendinin 27.200,00 TL, su kanallarının 39.168,00 TL, balık havuzlarının 54.400,00 TL, yolların 15.172,50 TL değerinde olduğu, böylelikle aktif varlıkların toplamının 504.626,64 TL olarak hesaplandığı, pasif varlıkların tespitinin yapılamadığı, bu tarih itibariyle davacının payına düşen tasfiye payı alacağının 252.313,32 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasında ortaklık payı ve tasfiye payı konusunda anlaşma bulunmadığından yanların artık değer üzerinde 1/2'şer hisseye sahip oldukları, davacı/ karşı davalı ...'nın, ortaklığın sona erdiği 01.06.1999 tarihi itibariyle tasfiye payının ise 6.569,87 TL olduğu gerekçesi ile; asıl davanın davalı ... yönünden kabulüne, adi ortaklığın tasfiyesine, davaya konu 6.569,87 TL'nin asıl davada davalı ...'ndan alınarak davacının mirasçılarına verilmesine, adi ortaklığın tarafı olmadığı anlaşılan dahili davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, şartları oluşmadığından birleşen ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
A. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi; karşı dava, limited şirket ortaklığından çıkarma; birleşen dava ise ecrimisil istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.Dahili davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde; gerekçeli kararın, dahili davalı ...'e 05.02.2024 tebliğ edilmesine rağmen, adı geçenin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesinde öngörülen 15 günlük sürenin geçmesinden sonra 05.07.2024 günü temyiz dilekçesini verdiği anlaşıldığından, dahili davalının temyiz isteminin süre nedeni ile reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı/karşı davalı vekilinin ve asıl ve birleşen davada davalı/karşı davacı vekilinin, birleşen ve karşı davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
3.Asıl ve birleşen davada davacı/karşı davalı vekilinin ve asıl ve birleşen davada davalı/karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; asıl dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, mahkemece 09.12.2020 tarihli bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Uyulan bozma ilamında ortakların anlaşarak, anlaşamamaları durumunda ise tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişinin tasfiye memuru olarak re'sen atanmasının gerektiği belirtildikten sonra atanan tasfiye memurlarının, bozma ilamında ayrıntılı olarak belirtilen şekilde en az üçer aylık periyotlarla üç aşamada adi ortaklığı sona erdirmek üzere tasfiye işlemlerini (Adi ortaklığın mal varlığının net olarak belirlenmesi, bilançonun taraflara tebliğ edilmesi, mal varlığının satış ve nakde çevrilmesi, malların bulunmaması halinde bilirkişice değerlerinin tespiti yoluna gidilmesi, borçların, avansların vs. düşürülmesinden sonra son bilançonun hazırlanması) yerine getirmeleri gerekirken, tasfiye memurlarının, adi ortaklığın hali hazırda mal varlığının olmasına rağmen adi ortaklığı sona erdirecek şekilde (satış vs.) işlemleri yerine getirmeyip, durum tespiti yaparak alacak verecek borç ilişkisini içerir tarzda rapor sundukları, mahkemenin de rapor doğrultusunda hüküm kurduğu anlaşılmıştır.
Daha önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere; adi ortaklığın tasfiyesinin bizzat Mahkemece yerine getirilmesi amacına yönelik olarak hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından üç aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın mal varlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 634 ve devamı maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Hal böyle olunca Mahkemece; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, adi ortaklık hükümleri gereğince tasfiyenin karar tarihine en yakın tarih itibari ile yapılması gerektiği ve tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de yukarıda açıklanan sıra ve yöntem titizlikle izlenerek ve Dairemizin önceki bozma ilamları da dikkate alınarak bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin tasfiye memuru tayinine karar verilip sunulan rapor doğrultusunda eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
V.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davalının temyiz isteminin süre nedeni ile reddine, (2) bendi gereğince bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı - karşı davalı vekilinin, asıl ve birleşen davada davalı - karşı davacı vekilinin, birleşen ve karşı davaya yönelik bütün temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) numaralı bent uyarınca asıl davaya ilişkin Mahkeme kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harçlarının istekleri hâlinde temyiz edenlere iadesine, 03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.