"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/426 Esas ve 2021/661 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/26 E., 2018/178 K.
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tespit davasının kesin hüküm nedeniyle reddine, alacak davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.04.2023 tarih, 2021/8846 E. ve 2023/2439 K. sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
Davacı asıl tarafından kararın düzeltilmesi duruşmalı olarak istenilmiş olmakla; yapılan ön inceleme sonucunda duruşma isteğinin mahiyetten reddi ile gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun), 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'ndan (1086 sayılı Kanun) farklı olarak kanun yolları arasında karar düzeltme müessesesine yer verilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra Yargıtay tarafından 6100 sayılı Kanun uyarınca yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı tarafların karar düzeltme hakkı bulunmadığından davacı asılın karar düzeltme isteği niteliğini taşıyan başvurusunun reddi gerekir.
6100 sayılı Kanun'da, istinaf ve temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu öngörülmüştür. Mülga 1086 sayılı Kanun'da düzenlenen karar düzeltme müessesine ise yer verilmemiştir. Buna rağmen birçok dosyanın, “olmayan bu kanun yolu” üzerinden yeniden Yargıtay’a gönderildiği sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Hak arama hürriyeti veyahut mahkemeye erişim hakkı kapsamında Dairemize intikal ettirilen bu tür dosyalar, Dairemiz esasına kaydedilmekle, müteakiben gelen birçok dosyanın, temyiz inceleme sırasını ötelemenin yanı sıra, kararın kesinleşme sürecini de akamete uğratarak lehine karar verilen tarafı da mağdur etmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Dürüst Davranma” kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrası “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” hükmünü amirdir. Dolayısıyla Bölge adliye mahkemelerinin fiilen devreye girmesinden sonra istinaf ve temyiz denetiminden geçen bir kararın her ne ad altında olursa olsun yeniden Yargıtay gündemine taşınması kötü niyetli kanun yolu başvurusu addedilip talebin reddinin yanı sıra, para cezası tayinini de gerektirir. Müzakereler esnasında; “karar düzeltme ve buna bağlı kötü niyetli başvuruyla ilgili bir yaptırım düzenlenmediğinden ceza tayininin hukuka aykırı olacağı" tezi de dile getirilmiştir. Ne var ki olağan kanun yollarından olan temyiz ve istinaf taleplerinin kötü niyetli yapılması hâlinde bile ceza öngören kanun koyucunun, kanunda hiç yer almayan “karar düzeltme” yoluna özel yaptırım getirmemiş olmasının yegane sebebi böyle bir müessesenin kanun metninde yer almamasından kaynaklanmaktadır. Doğal olarak kanun metinleri, bünyesinde düzenleyip tarif ettiği hususlara ilişkin hükümler koyar. Bünyesinde barındırdığı denetim yollarının kötüye kullanılmasını düzenler. Aksi hâl, kanun yapma tekniğine de aykırı düşecektir. Dolayısıyla kanunda hiç yer almayan ve dolayısıyla kötü niyetin en bariz şekilde tezahür ettiği bu hâli yaptırımdan muaf tutmanın kanunun özü ve ruhuyla bağdaşmayacağı şeklinde tezahür eden çoğunluk görüşüyle, dilekçe reddinin yanı sıra cezai müeyyideye bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kaldı ki, 6100 sayılı Kanun'un "Kötü niyetle istinaf yoluna başvurma" başlıklı 351 inci ve "Kötü niyetle temyiz" başlıklı 368 inci maddelerinin atıfta bulunduğu "Kötü niyetle veya haksız dava açılmasının sonuçları" başlıklı 329 uncu madde metninin özünde, mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanıldığı tüm halleri kapsadığı anlaşıldığından kötü niyetle karar düzeltme yoluna başvuran davacı asıla para cezası verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı asılın karar düzeltme talepli dilekçesinin REDDİNE,
Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmayıp karar düzeltme talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşıldığından, 6100 sayılı Kanun'un 368 inci maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 329 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar düzeltme talep eden davacının takdiren 5.000,00 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
Para cezasının İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.