"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/168 Esas, 2022/12 Karar
DAVA TARİHİ :
HÜKÜM : Kısmen kabul
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında 04.01.2007 tarihinde akaryakıt işletme sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede 5 yıllık süre öngörüldüğünü, ancak davalının haksız olarak süresinden önce 20.04.2010 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, davalının haksız feshi nedeni ile müvekkili şirketin kâr yoksunluğunun oluştuğunu, ayrıca haksız fesih nedeni ile davalı şirketin cezai şart ödemesi gerektiğini ileri sürerek şimdilik 20.000,00 TL yoksun kalınan kârın dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile, 50.000,00 USD cezai şart bedelinin ise dava tarihinden itibaren 3095 Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun'un (3095 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (a) bendi uyarınca uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; taraflar arasında akaryakıt işletme sözleşmesi bulunduğunun doğru olduğunu, ancak sözleşmenin birer yıllık süreler içerdiğini, bir yıl dolmadan bir ay önce haber vermek sureti ile sözleşmeyi fesih imkanı bulunduğunu, müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olduğunu, feshin de haklı olduğunu, müvekkili şirketin LPG satışına başladığı tarihte davacının mal vermeyi kestiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin KHK ile kapatılan şirketlerden olmadığı ve devredilmediği, tüzel kişiliğinin devam ettiği, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından denetim kayyımı atandığı anlaşılmakla davaya devam olunmuştur. davacı şirketin, davalının sözleşmeyi feshinden dolayı sözleşme süresi sonuna kadar yapılan hesaplama gereğince Kurumlar Vergisi beyannamesindeki net kâr üzerinden hesaplanan net kâr kaybının 345,51 TL olarak belirlendiği, davalının tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu anlaşıldığından belirlenen kâr mahrumiyeti alacağına hak kazandığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 26 ncı maddesine istinaden davacının davalının sözleşme hükümlerinin herhangi birine uymaması halinde sözleşmede uyulmayan her husus için 50.000,00 USD cezai şart talep edebileceğini kararlaştırıldığı, sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şartın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 182 nci maddesi gereğince tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile birlikte borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışı ölçü alınarak hak ve menfaat kuralları gereğince cezai şartın tenkisinin uygun olacağı anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, cezai şart alacağının kısmen kabulü ile 5.000,00 USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren 3095 Kanun'un 4/a maddesi gereğince işleyecek USD cinsi devlet bankalarının 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden davalıdan tahsiline, 345,51 TL kâr mahrumiyeti alacağının tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Yargıtay Kararı
Dairenin 18.05.2023 tarihli ve 2022/3679 E. ve 2023/3090 K. sayılı kararıyla, davalı vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, davalı yanın bayilik sözleşmesini süresinden önce feshinin haksız olduğunun ve davacının bayilik sözleşmesi uyarınca hem cezai şart, hem de kâr mahrumiyeti isteyebileceğinin kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, davacının aynı bölgede yeni bir istasyon kurup kurmadığı, yeni bir bayi ile sözleşme yapıp yapmadığı, yeni istasyon kurulmamış ve yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanmamış ise aynı bölgede dava konusu sözleşme ile aynı şartlarda bayilik sözleşmesi yapılması için gerekli makul sürenin ne olacağı saptanarak, davacının bu süreler için, daha önceki yıllarda elde ettiği kâr miktarı esas alınarak kâr mahrumiyeti isteyebileceği dikkate alınmadan kâr mahrumiyeti alacağının kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşmede peşin satıştan bahsedilmediği, vadeli satışı düzenlediğini, davalının peşin yakıt alım talebinde bulunduğunu davacının yakıt vermeyerek temerrüte düştüğünü, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, hükmedilen cezai şartın ve kâr mahrumiyeti miktarının yüksek olduğunu, bilirkişi raporlarının olaya uygulanması mümkün olmayan farklı düzenlemelere ilişkin sözleşme maddelerinin yorumuyla sonuca gittiğini, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bu sebeplerle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından feshi nedeniyle davacının talep ettiği cezai şart ve yoksun kalınan kâr istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı ve 442 nci maddeleri, 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE,
Aşağıda yazılı 328,85 TL karar düzeltme ret harcının ve 3506 sayılı Kanun ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 2.505,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine,
06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.