"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/137 Esas, 2021/767 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 11.11.2004 tarihli bayilik ve işleticilik sözleşmesi akdedildiğini, diğer davalıların sözleşmede müteselsil kefil olduklarını, davacı şirketin davalı şirket adına kayıtlı taşınmazında 15 yıl süreyle intifa hakkı tesis ettiğini, Rekabet Kurumu'nun duyurusu ile tüm sözleşmelerin süresinin 18.09.2010 tarihinde sona ereceği kararlaştırıldığından taraflar arasında imzalanan dikey ilişkiye esas sözleşmelerin de bu kapsamda sona ermesinin zorunlu hâle geldiğini, davacı şirketin sahip olduğu intifa hakkının 01.05.2011 tarihinde sona erdiğine dair davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, sözleşmelerin erken sona ermesi nedeniyle davalı şirkete ödenen intifa hakkı/gayri maddi hak ve istasyona yapılan yatırım bedelleri yönünden davalıların sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek davalı şirkete intifa bedeli/gayri maddi hak bedeli ve yatırım bedeli olarak ödenen ve sürenin erken sonlanması nedeniyle iadesi gereken 736.602,00 TL + KDV alacağının temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin davacıya herhangi bir borçları bulunmadığını, on beş yıl için öngörülen intifa süresine davalı tarafça biçilen değerin 35.000,00 TL olduğunu, bu sürenin beş yıl sekiz aylık bölümünün kullanıldığını, talebe konu faturaların intifa bedeli olmayıp gayri maddi hak bedeli olduğunu, bunların istenemeyeceğini, sebepsiz zenginleşme söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile intifa hakkının 27.12.2004 tarihinde 35.000,00 TL olarak tesis edildiği, sözleşmenin Rekabet Kurumu kararıyla sona erdiği, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 01.05.2011 tarihine kadar fiili olarak devam ettiği anlaşıldığından sözleşmenin bitim tarihinden sonra tarafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak aldıklarını geri vermeleri gerektiği, kıstelyevm hesaplama usulüne göre intifa hakkı süresinin toplam 15 yıl olarak tesis edildiği, ancak fiili olarak 6 yıl 4 ay 4 gün sürdüğü, yapılan hesaplama ile intifa bedelinin 20.196,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Yargıtay Kararı
Dairenin 13.07.2023 tarih, 2022/2100 E. ve 2023/4460 K. sayılı kararıyla Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; bozma kararı sonrasında, dava konusu ödemelerin intifa hakkı karşılığında yapıldığının davalının da kabulünde olduğunu ortaya koymak adına bozma ilamına ve usule uygun şekilde sunulan 27.04.2011 tarihli ihtarname içeriğinin, davalının dosyada mevcut ve delillerimiz arasında yer alan 17.05.2011 tarihli fesih ihtarındaki iradesi ile de örtüştüğünü, 27.04.2011 tarihli ihtarnamenin sunulmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakelemeri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 145 inci maddesi hükmüne aykırı olmadığını, bozma ilamının mutlak olmadığını, aksinin ispatının mümkün olduğunu, dolayısıyla gerçek intifa bedelinin tespiti bakımından resmi senette yazılı bedel dışında tarafların iradeleri ve yapılan ödemelerin araştırılması gerektiğini, özellikle davalı tarafın intifa bedeline ilişkin beyanları dikkate alınarak sonuca ulaşılması gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davalının ikrarının gözden kaçırılarak hüküm kurulduğunu, davalının ikrarını taşıyan ihtarnamenin sunulmasının, iddianın genişletilmesi yasağının istisnalarından olan "asıl davaya zımnen dahil olan vakıaların ileri sürülmesi" ve "dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların delili" niteliğinde olduğundan 6100 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi uyarınca izne tabi olmadığını belirterek Daire onama ilamının kaldırılarak Mahkemenin kısmen redde dair kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, intifa sözleşmesi ve bayilik sözleşmesi uyarınca taşınmaz üzerine yapılmış olan yatırım bedellerinin, sözleşmenin rekabet hukuku uyarınca erken feshi nedeniyle bakiye döneme isabet eden kısmının tahsili istemine ilişkin olup uyuşmazlık, intifa bedelinin miktarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı ve 442 nci maddeleri.
2.818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 63 üncü ve 64 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hâllerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE,
Alınması gereken karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 2.505,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine,
05.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.