Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3002 E. 2025/1980 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, banka hesabından yetkisi dışında gerçekleştirildiği iddia edilen kredi kullandırım işlemleri nedeniyle bankaya karşı açtığı menfi tespit ve faiz iadesi davasında, bankanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Ceza mahkemesinde aynı konu hakkında devam eden yargılamanın sonucunun beklenilmesi ve kesinleşen sonucuna göre tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/410 Esas, 2024/693Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kars 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi

SAYISI : 2022/161 Esas, 2023/312 Karar

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ticari faaliyetlerden dolayı çoğu zaman krediler çekttiğini, bankalara ödemelerini zamanında yaptığını, davalı bankada müvekkili şirket adına bulunan hesaplarından krediler kullandırıldığını, bu kredilerin müvekkilinin normal hesabı olan 00150072829....... nolu hesaba aktarılarak şirket yetkililerinin bilgisi ve onayı olmadan çekildiğini, 4000470... nolu hesaptan 335.000,00 TL, 410003.... nolu kredi hesabından 100.000,00 TL miktarında kredi kullandırıldığı ve ... adına paranın çekildiğini gösterir nitelikle dekontlar düzenlendiğini, bankada yolsuzluk yapan kişi olan ....'ın işlerini yürüttürdüğü kişi olarak tahmin edilen .... tarafından 45.000,00 TL ve 2.400,00 TL olmak üzere hesabına para yatırıldığını, davacının kullanmadığı bu kredilere ait 100.000,00 TL faiz ödemesinin bankaya yapıldığını ileri sürerek davacının 435.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine ve müvekkilinin ödediği 100.000,00 TL tutarındaki kredi faizinin davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 535.000,00 TL tutarında kullandırılan kredilerin bizzat davacı şirket yetkililerince gerçekleştirildiğini, banka personelince yapılan yolsuzluk nedeniyle banka şubesinin bir kısım müşterilerinin gerçekte kendilerinin kullandığı kredileri ödememek için bankadan iş akdi feshedilen personelin bu durumunu fırsata dönüştürme çabası içinde olduklarını, bankanın dava konusu olayda hiç bir hukuki sorumluluğunun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu 100.000,00 TL'lik dekont üzerindeki imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel ...'ın el ürünü olmadığının rapor edildiği, davaya konu 13.07.2015 tarihli 335.000,00 TL tutarındaki işlem ile ilgili olarak dava dosyasına sunulan hesap ekstresi üzerinde yapılan incelemede, 335.000,00 TL işlem ile firmanın nakit riskinin 270.200,00 TL'den 605.200,00 TL’ye

yükseldiği, 30.06.2016 tarihine kadar kredi riskinin tahsilatlar ve kredi kullandırımlar sonrasında 1.089.520 TL’ye kadar

yükseldiği, 13.07.2015-30.06.2015 tarihleri arasında üçer aylık dönemlerde kredi faiz tahsilatlarının yapıldığının tespit edildiği, davaya konu 27.07.2015 tarihli 100.000,00 TL tutarındaki işlem ile ilgili olarak; dava dosyasına sunulan hesap ekstresi üzerinde yapılan incelemede, 100.000,00 TL işlem ile firmanın nakit riskinin 26.500,00 TL'den 126.500,00 TL’ye

yükseldiği kredi riskinin kredi kullandırımlar ve tahsilatlar sonrasında 10.10.2016 tarihinde kredi riskinin faiz

tahsilatları ile birlikte kapatıldığı; 27.07.2017-10.10.2016 tarihleri arası üçer aylık dönemlerde kredi faiz tahsilatlarının

yapıldığı;

tüm bu işlemlerin gerçekleştirilmesinde davacının basiretli tacir olarak gerekli özen ve itinayı göstermesi gerektiği

ve kredi kullandırmları ve hesaplardan para çekilmesi, hesaplara para yatırılması gibi tüm işlemlerin de bilgisi

dahilinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkeme kararında usul ve yasaya ayrılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, bankacılık sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Dava konusu usulsüz olduğu ve davacı müşterinin rızası dışında yapıldığı ileri sürülen 100.000,00 TL ve 335.000,00 TL miktarlı işlemler ve diğer banka müşterileri hakkındaki usulsüz eylemler nedeniyle Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2019/436 Esas numaralı dosyasıyla banka çalışanı ...'ın yargılandığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece davaya konu 100.000,00 TL'lik dekont üzerindeki imzanın ...'a ait olup olmadığı hususunda alınan ATK raporunda, söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel ...'ın eli ürünü olmadığı sonucuna varılmıştır. Davaya konu 13.07.2015 tarihli 335.000,00 TL tutarındaki işlem ile ilgili olarak ise, alınan bilirkişi raporunda dekonttaki imzanın davacı şirkette kredi çekim yetkisi olmayan ....'ın elinden çıktığı kanaatine varıldığı belirtilmiş ve İlk Derece Mahkemesince 25.01.2018 tarihli celsesinde dinlenen.... ....'ın ise; “Davacı şirket ortağı olduğunu, kullanılan 335.000,00 TL'lik dekontlardaki imza ve yazıların kendisine ait olduğunu, ancak kesinlikle bu miktarda kredileri çekmediğini ve bu krediyi çekme yetkisinin de bulunmadığını, şirket yetkilisinin.... olduğunu, şahsi hesaplarının bankada çok olduğunu, ....'a parayı bırakıp dekontu imzalayıp işe döndüğünün çok olduğunu, bunların kullanıldığı,..” beyanında bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporuna yer verilerek “İşlem belgesi üzerindeki müşteri imzasının müşterinin aldatılarak alındığı yönünde dosya kapsamında bir tespit bulunmadığından zimmetin niteliğinin basit zimmet olarak değerlendirilebileceği yönünde tespitte bulunulduğu; bu kapsamda banka tarafından ödeme yapılması bankanın kusurundan kaynaklandığı kanaati oluştuğu,” tespitinden sonra, aynı raporda anılan hesapların kredi çekim tarihinden kullanılmaya devam edildiği gözetilerek tüm bu işlemlerin gerçekleştirilmesinde davacının basiretli tacir olarak gerekli özen ve itinayı göstermesi gerektiği ve kredi kullandırımları ve hesaplardan para çekilmesi, hesaplara para yatırılması gibi tüm işlemlerin de bilgisi dahilinde olduğu değerlendirilmiş olup bu gerekçelerle bahisle davanın reddi kararı eksik incelemeye dayalı olup doğru olmamıştır.

Bilindiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un (TBK) 74. maddesine göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esaslar bakımından hukuk hâkimini bağlamayacak ise de gerek öğretide ve gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Bu itibarla, zikredilen ceza davasının sonucunun beklenilmesi kesinleşen sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2.Bozma sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.