Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3229 E. 2025/1635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalı aleyhine açılan ticari alacak davasında, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında, talep edilen faiz oranlarına açıklık getirilmemesi, hüküm ile gerekçe arasında tutarsızlık bulunması ve tashih şerhinin usulüne uygun düzenlenmemesi gibi eksiklikler nedeniyle hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2648 Esas, 2024/394 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)

SAYISI : 2022/461 E., 2022/319 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında uzun yıllardır devam eden ticari ilişki bulunduğu bu kapsamda davalı şirkete ait euro, USD ve TL olmak üzere birden fazla cari hesap listesinin mevcut olduğunu, davalının müvekkiline olan 9.345,60 euro, 22.125,00 USD ve 181,001,58 TL borcun tahsili amacıyla Sakarya 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/7837 E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edilmesiyle takibin durduğunu, cari hesaba dayanak fatura ve irsaliyelerin sunulduğunu, taraf defterleri incelendiğinde de alacaklarının sabit hale geleceğini ileri sürerek davalının Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2020/7837 E. sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu hususun müvekkili şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucu alınacak bilirkişi raporu ile de ortaya çıkacağını, davacının müvekkiline davaya konu malları teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini, dava dilekçesine konu faturalardaki hizmetin ve malların teslim edilmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre davacı şirket ticari defterlerinde davalının cari hesabının icra takibi tarihi itibariyle; euro hesabının 9.345,00 euro, USD hesabının 22.125,00 USD; TL cari hesabının 181.001,58 TL tutarında borç bakiyesi verdiğinin; davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre takip tarihinde 212.335,34 TL ve 22.125,00 USD davacı tarafın alacaklı göründüğünün, aradaki farkın nedeninin 29.07.2016 tarihindeki faturanın davalının ticari defterlerine kaydının TL olarak yapılmasından kaynaklandığının, bu faturanın tanzim tarihinde 9.345,60 euro’nun TCMB tarafından açıklanan kur üzerinden 31.333,93 TL olduğunun bildirildiği, zamanaşımı süresinin dolmadığı, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davalının takip konusu faturaları kendi defterlerine kaydettikten sonra malların teslim edilmediği iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüyle davalı tarafından Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2020/7837 E. sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına; asıl alacağın %20'si olan 86.926,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, daha sonra tashih şerhiyle "Asıl alacağın %20'si olan 86.926,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine, "Asıl alacağın %20'si olan 87.326,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hükmün düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davalının faturaları defterlerine kaydettiği ve davacının davalıdan alacaklı olduğunun ispatlandığı, taraf defterleri arasındaki tek farkın 29.07.2016 tarihli faturanın davacının euro hesabına, davalının ise TL hesabına kaydedilmesinden kaynaklandığı, anılan fatura içeriği incelendiğinde fatura tutarının 9.345,60 euro olduğu ve fatura tarihindeki kur karşılığı TL bedelinin de belirtildiği, buna göre faturanın euro cinsinden düzenlendiği, taraflar arasındaki diğer faturalarda da benzer uygulamanın bulunduğu, bu nedenle bu hususta davacının defter kayıtlarının hükme esas alınmasının yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ticari alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b.(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Dava ticari alacağa dayalı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne ve itirazın iptaliyle takibin devamına, davalının 86.926,80 TL icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş, daha sonra düzenlenen tashih şerhiyle icra inkar tazminatı 87.326,80 TL olarak düzeltilmiş, kararı istinaf edilmesi üzerine inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddedine karar verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2 hükmü uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerin her biri hakkında verilen karar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir.

Davacı yan İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2020/8606 E. sayılı dosyasında başlattığı takipte, TL, USD ve euro cinsi alacaklarıyla ilgili olarak takip talebi sunmuş olup takip harçlarını ikmal etmek için de alacağının TL karşılığını belirtmiştir. Bununla birlikte döviz alacağı talepleri için, yıllık değişen oranlarda işleyecek 1 yıl ve daha uzun vadeli kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami mevduat faiz oranı üzerinden; TL alacağı için ise avans faizi istemiştir. Anılan icra takibinde borçluya tebliğ edilen ödeme emri de bu doğrultuda düzenlenmiş, davalı borçlunun süresinde icra müdürlüğünün yetkisine yaptığı itirazın kabul edilmesi üzerine takibe bu defa Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2020/7837 E. sayılı dosyasında devam olunmuş ve bu icra müdürlüğünce yeni bir ödeme emri düzenlenerek borçlu davalıya tebliğ edilmiş, davalının süresinde borca ve faize itirazı üzerine takip durmuştur.

İtirazın iptali istemine konu Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2020/7837 E. sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinde, davacı alacaklının talep ettiği TL, USD ve euro alacağın takipten itibaren değişen oranlarda faiziyle ödenmesi istenmiş olup, davalı asıl alacakla birlikte talep edilen faize de itiraz ettiğine göre, Mahkemece artık ödeme emrinde belirtilen faizin de değerlendirilmesi gereklidir. Eş anlatımla, yapılacak yargılama sonunda eğer ki itirazın iptaline karar verilecek olursa, takibin ne miktarda asıl alacak ve talep varsa işlemiş faiz üzerinden ve takip sonrası ödemeye kadar hangi oranda faizle tahsiline çalışılacağı infazda tereddüt oluşturmayacak biçimde belirtilmelidir.

Somut olayda, takip sonrasında işleyecek faize ilişkin olarak davacı alacaklının takip talebinde yer alan faiz talebiyle, davalı borçluya gönderilen ödeme emrinde belirtilen faiz birbiriyle uyumlu olmadığından; Mahkemece yapılacak iş, alacak miktarına yönelik itirazın iptaliyle birlikte takibin TL olarak istenen kısmının takip talebindeki gibi değişen oranlarda avans faiziyle; dövize olarak istenen kısmının ise 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4/a maddesi uyarınca işleyecek değişen oranlarda döviz faiziyle devamına karar vermekten ibaretken, yazılı biçimde bu hususta hükme yer verilmeden sadece itirazın iptaliyle yetinilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3. Öte yandan yine HMK'nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141/3 hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Eş anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2 hükmünde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 E., 1992/4 K. sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.

Bununla birlikte, HMK'nın hükmün tashihine ilişkin 304/2 hükmünde tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili kararın mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılacağı, imzalanacağı ve mühürleneceği düzenlenmiştir.

Somut olayda Mahkemece TL, USD ve euro taleplerine ilişkin takibe vaki itirazın iptali davasında, kısa ve gerekçeli kararların hüküm kısmında asıl alacağın %20'si olan 86.926,80 TL icra inkâr tazminatına hükmedilmesine rağmen, karar gerekçesinde dava değeri belirtilerek yapılan hesap hatasının anlatılması, hükümden sonra düzenlenen tashih şerhinin HMK'nın 304/2 hükmüne aykırı biçimde karar nüshası altında yer almadığı gibi UYAP sisteminde dahi tashih şerhi olarak değil genel müzekkere olarak kaydedilmesi birlikte değerlendirildiğinde, bu nedenle de infazda tereddüt oluşturabilecek hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle re'sen İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.