"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/5 Esas, 2024/465 Karar
HÜKÜM : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/514 E., 2021/761 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/2 hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin 1983 yılında kurulduğunu, oto cam üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin yetkilisi ...’ın müvekkili şirkette 25 yıl boyunca ihracat müdürü olarak çalıştığını ve üretim süreçleri, müşteri çevresi ile ticari bilgilerine tam olarak vakıf olduğunu, ...'ın teknik müdür ... ile birlikte planlı bir şekilde ayrılarak müvekkilinin altyapı ve imkanlarını kullanarak davalı şirketi kurduğunu, müvekkiline ait ticari sırların ve müşteri çevresinin haksız olarak kullanıldığını, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini, özellikle ... firması ile yapılan münhasır dağıtıcılık sözleşmesine rağmen davalının aynı firma ile ticari ilişkiye girdiğini, müvekkiline ait 1674 kodlu ürün bilgisinin e-posta yazışmaları ile başka firmalara aktarıldığını ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ve men'ine, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip anonim şirket olduğunu, dava dilekçesinde adı geçen ... ve ...'un eylemlerinden sorumlu tutulamayacağını, davacının bu kişilerle yaptığı iş sözleşmelerinde haksız rekabete ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığını, ...’ın yeni bir şirket kurmasının veya ...’un aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili bünyesinde çalışmasının hukuka ve sözleşmelere aykırı olmadığını, davacının eski çalışanlarının müvekkili şirkette görev almasının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini ve bu durumun çalışma hürriyeti ile sözleşme serbestisi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının eski çalışanlarının davalı şirkette çalışmasının veya emekli olarak rakip bir işletme kurmalarının Anayasal çalışma hürriyeti ve sözleşme serbestisi kapsamında olduğu, 1674 kodlu ürünle ilgili e-posta yazışmalarının tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davalı şirketin hissedarları ve çalışanları ile ekonomik bütünlük arz ettiği ancak bu durumun haksız rekabet oluşturmadığı, davalının davacı müşterilerinden birine ürün satması ile kişisel bilgi ve tecrübelerin kullanılarak üretim yapılmasının tek başına haksız rekabet oluşturmadığı ve davacı iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 03.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.