Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3529 E. 2025/2144 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona ermesi nedeniyle, davacının davalıdan alacak, maddi ve manevi tazminat talepleri ile davalının bu taleplere karşı savunmalarından oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından sunulan delillerin, davalının ticari defter kayıtları ile çeliştiği, davacıya ödenmesi gereken tutarın mahkemece tespit edildiği, diğer taraftan münhasırlık sözleşmesinin ve haklı fesih koşullarının bulunmadığı, denkleştirme tazminatı talebinde hak düşürücü sürenin geçtiği ve diğer zarar kalemlerine ilişkin yeterli delil sunulamadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararını onayan istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1257 Esas, 2024/399 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2015/912 E., 2021/234 K.

BİRLEŞEN DAVA : 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/856 E. sayılı dosyası

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davacının 2003 yılından 2015 yılına kadar davalı şirkete polipropilen ve polietilen kaplama-çevirme-çemberleme bantları satışı yaptığını, davalı şirketin davacıdan aldığı bu malları 2015 yılına dek Türkiye pazarındaki müşterilerine kendi nam ve hesabına satışa sunduğunu, davalı şirketin 27.05.2015 tarihli bir yazı ile taraflar arasındaki işbirliğini tek taraflı olarak sona erdirdiğini, davalının feshe ilişkin ileri sürdüğü sebeplerin geçersiz ve haksız olması sebebiyle yapılan bildirimin haksız fesih niteliğinde olduğunu, davalı şirketin haksız fesih ile beraber davacı şirkete olan fatura borçlarını ödemediğini, toplam 449.747,47 euro tutarında muaccel ve ödenmemiş alacağı bulunduğunu, faturalara konu malların davacı şirket tarafından sevk edilip davalı tarafından malların yetkili alıcısı olarak gösterilen ... Akrilik Kimya San. A.Ş. yetkilisince tesellüm edildiğini gösterir 12 adet konişmento bulunduğunu, fatura tutarlarının ödenmemesi üzerine 14.08.2015 tarihli ihtar yazısının gönderildiği ve 28.08.2015 tarihine kadar kesin ödeme süresi verildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek 449.747,47 euro tutarındaki alacağın temerrüt tarihlerinden itibaren işletilecek en yüksek euro mevduat faizi davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı firmadan satın aldığı malları Türkiye pazarında kendi nam ve hesabına sattığını, davalının davacıyı 2015 yılına kadar tek yetkili Türkiye temsilcisi olarak lanse ettiğini, davacının müşterisi olarak ... firması ile davalı firmanın ürünlerini doğrudan satmaya yönelik direk iletişime geçtiği bilgisine ulaştığını, davacının satış yaptığı firmalardan birinin ... olup 2015 yılına kadar davalı firmadan özellikli ürünler kullanan ... firması için ithalat yapmaya devam ettiğini, süreç içerisinde davacının satış yaptığı müşteri isim ve bilgelerini sürekli sormaya başladığını, taraflar arasındaki güven ortamını zedelemeye başladığını, taraflar arasındaki ilişkinin distribütörlük sözleşmesine aykırı davranışları nedeniyle davacının sözleşmeyi haklı nedenle fesh ettiğini, davalı firmanın kusurlu davranışları sonrasında sözleşmenin haklı nedenle fesh edilmesinden dolayı davacıya denkleştirme tazminatı ödenmesi ile zararlarının giderilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi zarar, 5.000,00 TL yoksun kalınan kâr, 10.000,00 TL denkleştirme tazminatı, 10.000,00TL manevi tazminat olmak üzere belirsiz alacak kapsamında toplam 30.000,00 TL'nin sözleşmenin feshi ihbarının tebliğinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin davacının davalıya karşı güveni sarsan hareketleri ve iyi niyet kapsamını aşan davranışları dolayısıyla haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı şirketten satın almaya ve kendi namına ve hesabına satmaya devam ederken herhangi bir geçerli ve haklı neden olmadan ve öncesinde herhangi bir ihtar ve bildirimde bulunmadan 27.07.2015 tarihli fesih yazısı ile taraflar arasındaki işbirliğinin derhal geçerli olmak üzere tek taraflı olarak sona erdirdiğini, 14.08.2015 tarihli karşı yazı ile feshe cevap verildiğini, davacı lehine herhangi bir münhasırlık kaydı veya taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi mevcut olmayıp bu yöndeki tüm beyan ve iddiaların gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi olduğunu, davacının aslında taraflar arasında uzun yıllar süren işbirliği sonucunda davalıdan edinmiş olduğu davalıya ait teknik bilgi, deneyim ve know-how'ı kullanarak işbirliğine konu malları bizzat üretmek ve satışa sunmak amacıyla taraflar arasındaki işbirliğini haksız olarak feshettiğini, denkleştirme tazminatının ancak taraflar arasındaki tekel hakkı kuran sözleşmeler açısından talep edilebileceğini, yoksun kalınan kârın sözleşmenin ifa edilmemesi sonucunda mahrum kalınan mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalma olup dava konusu olayda anılan şartların gerçekleşmediğini, müvekkili şirketin borca aykırı davranışı sonucu gerçekleşmiş maddi veya manevi bir zararın veya yoksun kaldığı bir kârın söz konusu olmadığını, ticari ilişki gereği üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada; dava konusunun taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı faturalara konu alacağın tahsili isteğine ilişkin olduğu, davacı kayıtlarında davalıdan faturalara dayalı olarak ödemelerin mahsubu ile alacağın 449.747,47 euro, davalı 2015 dönemi ticari defterlerinde davacı faturaları ile davalı tarafça yapılan ödeme kayıtlarının mevcut olduğu, 31.12.2015 dönem sonunda davalının davacıya 1.423.211,90 TL borç kaydının bulunduğu, davacının euro cinsinden düzenlediği son faturanın 09.06.2015 tarihli olduğu, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtları itibariyle borcun 1.423.211,90 TL olduğu, bu miktarın dava tarihindeki kur üzerinden euro karşılığının 1.423.211,90/3,2111=443.216,31 euro olmakla asıl davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, davacı tarafından davalıya keşide edilen 31.08.2015 tarihli ihtarnamenin iade edildiği, daha sonra tebliğ edilip dava tarihi öncesi itibariyle temerrüdün oluştuğunun kanıtlanamadığı, alacağa dava tarihinden itibaren devlet bankalarınca birer yıllık dönemler itibariyle euro mevduata uygulanan en yüksek oranda işletilecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, birleşen dava da ise taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı, Avusturya merkezli davalı şirketin 2003-2015 yılları arasında Türkiye'de 44 ayrı firma ile çalıştığı, bunlar arasında davacı şirket yetkilisi ile davacı şirketin bulunduğu, 2004 yılından itibaren Türkiye'de farklı firmalarla ticari ilişkilerin mevcut olduğu, davalı şirketin ticari kayıtları itibariyle belirlendiği, defterlere yansıyan fiili durum itibariyle davacının da aralarında bulunduğu başka şirketlere de davalı tarafından satım yapıldığı, davalının Türkiye satışlarının davacı ile sınırlı olmadığı, tek satıcılık sözleşmesi, münhasırlık hususu içeren bir distribütörlük sözleşmesinin bulunmadığı, davacı, davalının ... A.Ş. ile direkt iletişime geçmiş olması nedeniyle sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini iddia etmiş olup, ... A.Ş.'ne direkt satış yapıldığı iddia edilen tarih ile davacının haklı fesih iddiasıyla akdi feshettiği tarih arasında davalının davacıyı devre dışı bıraktığı, doğrudan ... A.Ş.'ne satış yaptığına ilişkin dosya kapsamından bir tespitin yapılamadığı, davacının fesih tarihine kadar ... A.Ş.'ne düzenli olarak ve yıllar itibariyle birbirine yakın tutarlarda satış yapmaya devam ettiği anlaşılmakla ... A.Ş.'ne direkt satış yaptığı iddiasına dayalı akdi feshetmenin haklı sebep olarak olarak kabul edilemeyeceği, münhasırlık içeren sözleşmenin olduğu kanıtlanamadığı, haklı sebeple fesih koşullarının oluşmadığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 122. maddesinin 3. fıkrası uyarınca denkleştirme isteminde bulunulabilmesi için sözleşmenin haklı sebeple feshedilmesi gerektiği, bu hususun oluşmadığı gibi ayrıca 4. fıkrası uyarınca denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, bu sürenin hak düşürücü süre olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 27.07.2015 tarihli davacının fesih yazısı ile sona erdiği, birleşen dava tarihinin 28.11.2016 tarihi olduğu, dava tarihi itibariyle 1 yıllık süre dolduğundan denkleştirici tazminata yönelik talebinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, istek kalemlerinden bir diğeri olan çekilen kredilerden kaynaklı finansal zararlara yönelik talepte ise, dosya kapsamında çekilen kredilere, kredilerin ne için çekildiğine ilişkin kanıt bulunmadığı, sözleşmenin haklı sebeple fesih hususunun da oluşmadığından reddine, davacının diğer maddi zarar kalemi yoksun kalınan kar talebine ilişkin olduğu, sözleşmenin haklı olarak fesih koşullarının oluşmadığı anlaşıldığı, bu kapsamda müspet zarar olarak talep edilen kar kaybı talebinin yerinde olmadığı, manevi tazminat isteğine ilişkin talepte ise, sözleşmenin münhasırlık kaydını içerdiği hususunun kanıtlanamadığı ve haklı sebeple fesih koşullarının oluşmadığı, davalının eylemleri sonucu zarara uğranıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle yasal koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Asıl davada dava, taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı faturalara konu alacağın tahsili, birleşen dava ise; taraflar arasındaki sözleşmenin haklı olarak fesh edildiği iddiası ile sözleşmenin münhasırlık kaydı içeren satıcılık sözleşmesi olduğundan bahisle denkleştirme tazminatı, yoksun kalınan kâr, maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, alınmadığı anlaşılan 615,40 TL temyiz ilam harcı ile 3.033,70 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden ...'den alınmasına, 26.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.