Logo

11. Hukuk Dairesi2024/4236 E. 2024/7999 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Finansal kiralama sözleşmesinin feshi halinde, kiralanan malın satış bedelinin vadesi gelmemiş kira borçlarından mahsup edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde, kiracı vadesi gelmemiş kira bedellerini ödemekle yükümlü olup, malın satış bedelinin kira borcundan mahsup edilmesine imkan tanımadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1355 Esas, 2022/7 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2013/370 E., 2018/1189 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı temlik eden banka ile davalı şirket ve davalı ... arasında 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu (3226 sayılı Kanun) çerçevesinde finansal kiralama sözleşmesi ve daha sonra sözleşmeye ek tadilat sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye konu "1 adet 2005 Model Vista-5000 S350-05-06 seri Numaralı Solvent Dıgıtal Inkjet Printer ve 1 adet 2005 Model Vıctor VR3000 CNC Router"in mülkiyeti davacıya ait olmak üzere finansal kiralama yolu ile davalılara kiralandığını, davalıların imzalanan sözleşme kapsamında 21.02.2006 tarihi itibari ile toplam 4.236,95 USD kira borcu ve 50,11 USD gecikme borcunu ödemeyerek temerrüde düştüğünü, davacı tarafça ihtarname keşide edilerek borcun 60 gün içerisinde ödenmesi, aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin davalılara tebliğine rağmen borcun ödenmemesi sebebi ile sözleşmenin feshedildiğini, davalılar hakkında borçların ödenmemesi sebebi ile 17.01.2013 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalıların itirazının iptali ile % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ek tadilat sözleşmesi ile davaya konu makinelerin finansal kiralama yoluyla kiralandığını, kiralama konusu borcun büyük bir kısmının ödendiğini ancak davalı şirketin ödeme güçlüğüne girmesi sebebiyle kalan 21.02.2006 tarih 4.236,95 USD borcun ödenemediğini, davacı tarafın sözleşmeyi feshederek kiralama konusu makineleri teslim aldığını, davacı tarafın ihtardan kısa bir süre sonra icra yoluyla makineleri teslim alarak malı sattıklarını, açılan davada makinelerin kime ne miktarda satıldığı belirtilmeden aradan 6 yıl geçtikten sonra faizlerle beraber 103.142,49 TL'nin tahsilini istediğini, makinelerin satış bedelinin borçtan tenzil edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; her ne kadar davacı ... şirketi tarafından sözleşmenin feshinden sonra sözleşmeye konu malların 3.şahsa satılmasından sonra satış bedelinin davalıların finansal kiralama borcundan düşüldüğü ileri sürülmüş ise de davaya konu makinaların davacı firma tarafından teslim alındıktan 6 yıl sonra toplam 1.000,00 TL'den daha az bir bedelle satıldığı iddiasının inandırıcı olmadığı, alınan teknik bilirkişi raporuna göre gerek sözleşmenin feshedildiği tarih itibariyle, gerekse makinaların satıldığı tarih itibariyle makinaların toplam değerinin 45.000,00-50.000,00 USD olduğu, dolayısıyla söz konusu makinaların doğrudan bir satışa konu olmaksızın önce başka bir 3.şahsa finansal kiralama suretiyle kiralandığı ve bu kiralama sonucu satış işleminin gerçekleştirildiği, dolayısıyla davacı ... şirketinin hem davalılardan vadesi gelmemiş tüm kira borçlarını istediği, hemde davalılardan teslim aldıkları finansal kiralamaya konu makinaların 3.bir şahsa kiralayıp daha sonra satmak suretiyle aynı makinadan mükerrer olarak kiralama bedeli tahsil ettiği ve bu şekilde sebepsiz zenginleştiği, her ne kadar taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 3226 sayılı Kanun döneminde akdedilmiş ve aynı dönemde sona ermiş olsa da 3226 sayılı Kanunda 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu'nun (6361 sayılı Kanun) 33 üncü maddesi uyarınca düzenlenen şekli ile sözleşmenin feshinden sonra sözleşmeye konu malların geri alınması halinde iade edilen malın 3.şahıslara satılması yada kiralanması halinde bu bedelin vadesi gelmemiş kira borçlarından düşüleceği ve şayet mal daha fazlaya satılmış ise aradaki bedelin kiracıya iade edileceği, daha ucuza satılırsa da aradaki farkın kiracıdan tahsil edileceğine yönelik düzenleme mevcut değil ise de gerek Yargıtay uygulamaları, gerek sebepsiz zenginleşme hükümleri, gerekse hakkaniyet gereği davacı ... şirketi tarafından söz konusu tahsil edilen bedellerin davalılara ait kira borcundan indirilmesi gerektiği, bu noktada davalı şirket tarafından Mahkeme incelemesine ve bilirkişilere 3.şahıs şirkete yapılan kiralama bedellerini belirtmeksizin sadece makinaların kiralama sözleşmesi sonunda finansal kiralama sözleşmesinin niteliği gereği cüzi miktarda kararlaştırılan satın alma bedelini bildirmesinin Mahkemece doğru görülmediği, yine makine mühendisi bilirkişiye yaptırılan inceleme sonucunda söz konusu malların gerek sözleşmenin feshedildiği ve malların teslim alındığı 2007 tarihi itibari ile gerekse icra takibinin başlatıldığı 2013 tarihi itibari ile her iki makinanın toplam değerinin 44.400,00 USD olduğu tespit edildiği ve bu değerin davalıların borcundan düşülmesi gerektiği, buna göre davalıların 14.634,13 USD muaccel hale gelmiş kira borcu, 52.762,62 USD'de vadesi gelmemiş kira borcunun bulunduğu, ayrıca 236,85 USD sigorta alacağı, 933,14 USD ise faiz alacağı (sözleşmenin fesih tarihi olan 30.03.2007 tarihine kadar) olmak üzere toplam 71.566,74 USD borcunun bulunduğu, söz konusu borçtan makinaların teslim alındığı tarihteki değeri olan 44.400,00 USD düşüldüğünde borç miktarının 27.166,74 USD olduğu, dolayısıyla davacı şirketin makinaları teslim aldığı tarihteki davalılardan toplam alacağı makina değerleri düşüldükten sonra 27.166,74 USD olduğu, buna göre davalılar tarafından davacı şirkete sözleşmenin feshinden sonra yapılan ödemelere kadar sözleşmedeki faiz oranı üzerinden faiz işletildiğinde davalının sözleşmenin feshinden sonra 26.07.2007 tarihinde 20.630,00 USD, 09.11.2007 tarihinde 8.252,00 USD, 19.12.2007 tarihinde 2.063,00 USD, 06.02.2008 tarihinde 2.100,00 USD ödeme yaptığı, her ne kadar muhasip bilirkişi tarafından faiz işletilmesi icra takip tarihi olan 2013 yılına kadar sürdürülmüş ve daha sonra ödemeler mahsup edilmiş ise de aslında uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 100 üncü maddesine göre alacak miktarının tamamına ödeme tarihine kadar faiz işletilmesi, ödeme tarihinde yapılan ödeme sonrası ödemenin öncelikle faiz ve ferilerinden düşülmesi, bakiye kalırsa ana paradan düşüm yapılarak, bir sonraki ödemeye kadar kalan ana para üzerinden faiz işletilmesi gerektiği, buna göre bu işlem mahkemece yapılabilecek nitelikte görüldüğünden yeniden yeni bir ek rapor alınmaksızın Mahkemece faiz hesabının yapıldığı, hesaplamanın ana para x 20/100 (yıllık faiz oranı) x adet/365 gün hesabı üzerinden yapıldığı, bulunan faiz ana paraya ekleni, yapılan ödemelerin önce faizden olmak üzere düşüldüğü ve kalan ana para üzerinden yeniden bir sonraki ödemeye kadar faiz işletildiği, davacı şirket tarafından sözleşme feshinden sonra davalılardan teslim alınan sözleşmeye konu malların değeri davalıların borcundan düşüldükten sonra, davalıların kalan 27.166,74 USD borcunun, ödemelerin yapıldığı tarihe kadar işletilecek faiz ile ana para toplamı öncelikle faiz ve feriden düşüm yapılarak kalan miktarın ana paradan düşülmesi ve daha sonra kalan ana paraya yine bir sonraki tarihe kadar faiz işletilmesi durumunda davalılardan en geç 10.12.2007 tarihinde 2.063,00 USD'lik tahsilat ile davalıların tüm borcunun tahsil edilmiş olduğu ve bu tahsilatta 1.512,47 USD fazla tahsilatın sağlandığı, ayrıca 06.02.2008 tarihinde yapılan tahsilatın fazladan yapıldığı, dolayısıyla henüz icra takibi başlatılmadan önce davacı şirketin her iki davalıdan olan alacağını faizi ile birlikte tahsil etmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince; hukukumuzda ahde vefa ilkesinin geçerli olduğu, ancak bir kısım özel şartların bir araya gelmesi halinde sözleşmeyle bağlılık ilkesinin ihmal edilebileceğinin açık olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının hakime özel ve istisnai hallerde adalete uygun hüküm verme olanağı sağladığı, yargı organlarının çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlü olduğu (YHGK 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı), haksız iktisabın temelinin hakkaniyet esasına dayandığı, sebepsiz zenginleşmenin asıl unsurunu da denkleştirici adalet kuralı oluşturduğu, somut olaya bakıldığında, taraflar arasındaki sözleşmede sözleşmeye konu malların geri alınması halinde iade edilen malın 3.şahıslara satılması yada kiralanması halinde bu bedelin vadesi gelmemiş kira borçlarından düşüleceği ve şayet mal daha fazlaya satılmış ise aradaki bedelin kiracıya iade edileceği, daha ucuza satılırsa da aradaki farkın kiracıdan tahsil edileceğine yönelik düzenleme mevcut değil ise de, hakkaniyet gereği davacı ... şirketi tarafından söz konusu tahsil edilen bedellerin davalılara ait kira borcundan indirilmesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmaması sebebiyle davacının istinaf isteminin reddine, davalılar vekili her ne kadar kararda Mahkemece 14.634,13 USD muaccel hale gelmiş kira borcu, 52.762,62 USD'de vadesi gelmemiş kira borcunun bulunduğu, ayrıca 236,85 USD sigorta alacağı, 933,14 USD ise faiz alacağı (sözleşmenin fesih tarihi olan 30.03.2007 tarihine kadar) olmak üzere toplam 71.566,74 USD borcunun bulunduğu hesap edilmiş ise de yapılan hesapta maddi hata yapıldığı iddiası ile istinaf isteminde bulunmuş ise de, Mahkemece 52.762,62 USD'de vadesi gelmemiş kira borcunun bulunduğuna ilişkin kısımda sehven maddi hata yapıldığı, olması gereken miktarın 55.762,62 USD olduğu bu sebeple sonuç kısmındaki toplamda hata yapılmadığı, 55.762,62 USD yazıldığında çıkan sonucun Mahkemece belirlenen miktar olduğu, davalının istinaf isteminin yerinde olmadığı, davacının kötü niyetli olduğuna ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin tüm istinaf istemlerinin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 25 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun (3226 sayılı Kanun) 25 inci maddesi “Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde kiracı malı iade ile birlikte vadesi gelmemiş finansal kiralama bedellerini ödemek yükümlülüğü altında olduğu gibi kiralayanın bunu aşan zararından da sorumludur” hükmünü amirdir. Mahkemece belirtilen Kanun hükümleri nazara alınmadan finansal kiralamaya konu malın satış bedelinin kira borcundan mahsup edilmesi yerinde görülmeyip kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2.Bozma sebebine göre davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalılara iadesine, 18.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.