"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1727 Esas, 2024/914 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI: 2020/273 E., 2022/92 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369. maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında distribütörlük ilişkisi mevcutken, distribütörlük ilişkisinin haklı nedenle sona erdirildiğini, sözleşme ilişkisi sona erdikten hemen sonra davalının kötüniyetle müvekkilinin hem markası hem de ticaret ünvanı olan "..." markasını Türkiye'de tescil ettirdiğini, davaya konu ... markasının Çince olup davacının ... fabrikasının bulunduğu caddenin adı olduğunu, ... arama motorunda bu ibareyi aradıklarında davacıya ait bilgi ve görsellerin ortaya çıktığını, sözkonusu markayı ilk ihdas eden ve gerçek hak sahibinin davacı olduğunu, davalının Türkiye içinde bu marka ile hiçbir zaman satış yapmadığını, markayı haksız ve kötüniyetli tescil ettirdiğini ileri sürerek dava konusu markanın öncelikle müvekkiline devir ve tesciline, bu talep kabul görmediği takdirde anılan markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, davalının ... markasını kullanması davacının marka hakkına ve ticaret ünvanına tecavüz teşkil ettiğinden tecavüzün tespiti, men'i ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 2010 yılından bu yana devam eden bir ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davacının Çin'de bulunan fabrikasında üretilen tutkalların Türkiye ve belirlenen diğer ülkelerde satış işlemlerini gerçekleştirdiğini, sözleşmenin niteliği gereği müvekkilinin üretilen ürünlerin Türkiye'de piyasaya sunulmasındaki tek yetkili kişi olduğunu, bu sebeple Türkiye'de uzun yıllardır dava konusu markanın tanıtımı, yaygınlaştırılması ve değer kazanmasına emek verdiğini, markayı ve ürünleri tanınır hale getirdiğini, davalının ticari ürünler üzerinde yıllardır harcadığı çabayı göz ardı edip, ... ibaresinin Türkiye'de tanıtılmasında kendisinin bir emeği olmadan markadan doğan haklar üzerinde söz sahibi olmak istediğini, davacının Türkiye'de tescili bulunmadığını, davalının yıllardır "..." markasının tescil edildiği sınıflarda piyasada iş yaptığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirketin Çin Halk Cumhuriyetinde 2006 tarihinde Shanghai ... ticaret ünvanı ile kurulduğu, faaliyet alanının "sıcakta eriyen yapıştırıcıların üretimi, satışı, kimyasal ham maddeler ve ürünler" olduğu, davacıya ait "....." alan adının 2007 yılında tescil edildiği, ayrıca davacının 2015 yılında Çin'de tescil ettridği "H ... ..." markası bulunduğu, "..." markasının davacı şirket tarafından web sitesinde kullanıldığının tespit edildiği, davalıya ait web sitesi üzerinde yapılan incelemede ise ... markasının kullanımına ilişkin bir tespit yapılamadığı, davalı tarafından taraflar arasında düzenlenen distirbütörlük sözleşmesi kapsamında ... markalı ürünlerin Türkiye'de satışının yapıldığı, davacının ... markasında 01. sınıfta yer alan "yapıştırıcılar ve tutkallar" emtiaları bakımından davalıya nazaran öncelikle ve gerçek hak sahibi olduğu, davalı şirketin ... markasının davacıya ait olduğunu bilmesine rağmen kendi adına tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğu, davalının ... markası ile ilgili herhangi bir üretiminin olmadığı, kötüniyetli tescil halinde markanın tescilli olduğu tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2019/67335 numaralı ... markasının tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne, davalı tarafından davacının ... marka ve ticaret unvan hakkına yönelik tecavüzün önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında önceye dayalı ticari ilişki ve distirütörlük ilişkisi olduğu ihtilafsız olup dava konusu ... ibareli markanın Çin'de 1.sınıfta davacı adına tescilli olduğu, keza davacının ticaret unvanında da ... ibaresinin yer aldığı, taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisinin feshine ilişkin 15 Temmuz 2019 tarihli e-mailin sunulduğu, davalının ise 16.07.2019'da dava konusu markanın tescili için başvuruda bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin davalıya markayı tescil hakkı vermediği, önceye dayalı ticari ilişkiye rağmen yabancı kelimeden ibaret markanın seçilmesinin tesadüfi olamayacağı ve davalının markanın tescilinde kötüniyetli kabul edilmesinin yerinde olduğu, davalının ülkesellik ilkesine ilişkin savunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı adına tescilli "..." markasının devri, olmadığı takdirde hükümsüzlüğü ile markaya ve ticaret unvanına tecavüzün tespiti, meni, refi istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 30.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.