"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2207 Esas, 2023/88 Karar
HÜKÜM : Yeniden hüküm kurulmak suretiyle dava ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/509 E., 2022/89 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı ...'nın telkin ve yönlendirmesi ile davalı şirket ile yapılan sözleşme uyarınca 06.09.2017 tarihinde davalı şirket hesabına 50.000,00 USD para gönderdiğini, 11.01.2018 tarihinde de şirket yetkilisinin telkini ile ...'nın hesabına 56.000,00 USD'yi havale ettiğini, ancak ticaretin yapılmadığını, dolandırılmış olduğunu ...'dan öğrendiğini, parası iade edilmediği için her bir havaleden dolayı ayrı takipler başlatıldığını, davalı şirkete yapılan havale için tarafların arabuluculuk sonucu uzlaştıklarını, ancak ödemelerin yapılmaması sebebiyle takibin devam ettiğini, dava dışı ...'ya gönderilen paraya ilişkin olarak davalı şirketin takibe itiraz ettiğini ve arabuluculuk görüşmeleri ile anlaşma sağlanamadığını, davalının likit alacağa ilişkin itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2019/40769 sayılı dosyasındaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı cevap vermemiştir.
2.Davalı vekili tarafından bilahare sunulan beyan dilekçesinde, müvekkilinin davacıya olan borcunun arabuluculuk görüşmeleri ile anlaşma sağlanarak ödendiğini, işbu davaya konu paranın müvekkiline gönderilmediğini belirterek delillerinin toplanmasını istenmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacı ile davalı şirket arasında 115.597,58 USD miktarlı sözleşme imzalandığı, sözleşmeye göre tutarın %50'si peşin avans geri kalan kısmı ürün gümrüğe geldiğinde peşin olarak anlaşıldığı, sözleşme kapsamında davacı tarafın davalı şirket banka hesabına 50.000,00 USD avans olarak ödeme yaptığı, sözleşmenin kalan kısmı olduğu iddiasıyla davacı tarafından davalı şirkete verilmek üzere 11.01.2018 tarihinde ...'nın banka hesabına 56.000,00 USD ödediği, ...'nın bu paranın davalıya elden teslimine dair belge sunulmadığı, davacının, davalı tarafından ...'ya ödeme yapılması ile ilgili talimatının/belgesinin olmadığı, davacının takibe konu parayı dava dışı ...'ya verdiğine dair ihtilaf bulunmadığı, bu paranın davalı uhdesine geçtiğine dair dosyada delil bulunmadığı, işbu davanın dava dışı ...'ya yöneltilmesi gerekirken davalıya karşı açılmış olduğu gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafından dava dışı ...'ya gönderilen 56.000,00 USD'nin davalı şirkete verilip verilmediği ve bu miktardan davalı şirketin sorumlu olup olmadığının uyuşmazlık konusu olduğu, davalı şirketin 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin ticari defter ve hesapları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, 56.000,00 USD bedelli makbuzda gönderilme amacının yazılı olmadığı ve bu miktarın şirketin kayıtlarında bulunmadığının belirlendiği, duruşmada tanık olarak dinlenen ...'nın, gönderilen miktarı şirket yetkilisine elden verdiğini beyan ettiği, ancak dava konusu alacağın miktarı itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 200 üncü maddesi uyarınca tanık dinlenemeyeceği, taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenen sözleşme gereği davacının, profarma fatura bedelinin %50'sini peşin, kalanını ise ürünün gümrüğe gelmesinden sonra ödeyeceği, davacı tarafça 50.000,00 USD'nin davalı şirket hesabına gönderildiği, bu miktarın tahsili amacıyla başlatılan takipte, tarafların borcun miktarı konusunda uzlaştığı ve belirlenen miktarın ödenmesine başlandığı, dava konusu 56.000,00 USD bedelli havale için başlatılan takibin eldeki davanın konusu olduğu, davacı, bu miktarı davalı şirketin yetkilisinin telkini ile ...'ya gönderdiğini belirtmesine karşın, buna ilişkin usulüne uygun bir delil sunulmadığı, ...'nın da bu miktarı davalı şirket adına para tahsil yetkisi bulunan bir kişiye teslim ettiğine ilişkin bir delilin bulunmadığı, havale miktarı itibariyle teslim olgusunun tanıkla ispatının mümkün olmadığı, ...'nın davalı şirket çalışanı olduğu ileri sürülmüş ise de bu kişinin şirket adına para tahsil yetkisi bulunduğunun ispatlanmadığı, bu nedenle, paranın şirkete ödendiğine ilişkin bir kanıt bulunmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi tespitinin yerinde olduğu, ancak mahkeme tespitine göre paranın davalı şirkete teslim edilmemesi nedeniyle davanın esastan reddi gerekirken pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, takip haksız olmasına rağmen kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminatı talebinin reddinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine, davalı vekilinin kötü niyet tazminatına ilişkin istinaf başvuru nedeninin reddine, davalı vekilinin davanın esastan reddi gerektiğine ilişkin istinaf başvuru nedeninin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeninden esas hakkında hüküm kurulmasına, buna göre davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı şirket ile yapılan sözleşme uyarınca davalıya ödendiği belirtilen paranın, taraflar arasındaki sözleşmenin gerçekleşmemesi sebebiyle iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 222, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Taraflar arasındaki sözleşmede "Bu proforma fatura tutarın %50'si peşin avans geri kalan kısmı ürün gümrüğe geldiğinde peşin olarak anlaşılmıştır. Kısmi ürün teslimatı yapılarak tüm siparişin Aralık ayı sonuna kadar teslim edilmesi planlanmıştır" ibarelerine yer verilmiştir. Arabuluculuğa ilişkin dava dışı uyuşmazlık da dikkate alındığında gelinen aşamada eldeki dava sözleşmede yazılı bedelin tamamının ödenip ödenmediğine ilişkindir. Davalı şirket sahibi İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/15275 soruşturma dosyasında "...bahsekonu müşteki ... isimli şahsı yaklaşık üç sene önce ticaret amacıyla tanıdım. Daha önce çalıştırdığım bir personel olan ... ile ürün ithal ettirip satmak istediklerini söylediler. Ben de kendilerine teklif verdim. ... teklifi kabul etti. Yaklaşık 50.000 dolar kadar parayı, tarihini net hatırlamadığım bir günde ürünleri onların belirttiği adrese teslim ettim. Bir sene kadar sonra benden aldıkları ürünleri satamadıkları için geri vermek istediklerini söylediler. Bu süre içerisinde piyasada doların ani yükselişinden kaynaklı ciddi bir daralma olmuştur. Bizim böyle bir yükümlülüğümüz olmadığı halde iyi niyetli davranıp ürünleri geri aldık. Kendisine ödeme yapacağımızı söyledik. Bunun üzerine kendisi hakkımda İstanbul 24. İcra Müdürlüğünce 2019/40767 numarası ile icra takibi başlattı... Arabuluculukta ... ile talep ettiği 50.000 Dolar karşılığı anlaşma sağlandı..." şeklinde beyanda bulunmuş olup, buna göre, malı teslim ettiğini belirtmekle beraber bedelin tamamının ödenmediğini belirtmemiştir. Sözleşmeye göre ürün gümrüğe geldiğinde kalan kısmı peşin alınacağına göre, davacıya teslim, bilahare iade edildiği belirtilen malların bedelinin tamamının sözleşme gereği ödendiğinin kabulü gerekir. Malları davacıya teslim eden davalının mal bedelinin bakiyesinin ödenmediğini ispat yükü sözleşme kapsamında kendi üzerinde olmasına rağmen davalı ispat yükünü yerine getirmemiştir. O halde geri aldığı mallardan dolayı bakiye bedel olan 56.000,00 USD'den davalının sorumlu olmasına göre davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2.Bozma sebebine göre davacı diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.