Logo

11. Hukuk Dairesi2024/5987 E. 2024/8375 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı banka yöneticileri ve personelinin, dava dışı bir şirkete verilen krediler nedeniyle bankanın zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan tazminat davasında, bankanın zararının olup olmadığı ve davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların kredi tahsislerinde kanuna, banka teamüllerine ve bankacılık kurallarına uygun davrandıkları, yeterli teminat aldıkları, borçlu şirketin borcunu yapılandırarak ödediği ve bankanın bir zararının olmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/651 Esas, 2023/346 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2014/632 E., 2019/879 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılarca daha sonra yeni kurulan ... Tekstil Endüstri A.Ş.'ye devir edilen ve en başta ... Tekstil A.Ş. şirketine istihbarat ve değerlendirme raporlarındaki usulsüzlüklere rağmen yeterli teminat alınmadan usulsüz şekilde kredi kullandırıldığını ve bu suretle müvekkili bankanın zararına sebebiyet verildiğini, davalılardan söz konusu kredilerden kaynaklanan, teminatsız olması nedeniyle tahsil kabiliyetinin bulunmadığı tespit edilen ve 28.10.1999 tarihinden itibaren muhtelif tarihlerde 6.727.402.162.433 TL olarak tasfiye olunacak alacak hesabına atılan alacaklarının 28.10.1999 tarihinden tahsil edileceği tarihi kadar müvekkilinin aynı tür kredilere uygulanan değişen temerrüt faiz oranlarının tahakkuku suretiyle hesaplanacak faiz alacağı ve yapılan masraflarında eklenmesi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kararlara iştirakleri oranında sorumluklarının gerektiğini ileri sürerek hesap edilecek müvekkili bankanın alacağının, belirlenen oranlarda davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava süresince yapılacak tahsilatların öncelikle masraf ve temerrüt faizi alacağının mahsup edilmesine, davalıların kredilerin kullandırımlarına katkıları oranında müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankadaki görevinden 22.09.1997 tarihinden itibaren izinli olmak üzere 01.10.1997 tarihinde istifaen ayrıldığını, bu tarihten sonra hiçbir sorumluluğunun olmadığını, müvekkilinin bankadaki görev süresi ve sorumluluk döneminin esas alınmadığını, davacının davayı harçsız açması, buna karşılık müvekkilinin temyiz harcı ödeme zorunluluğu bulunmasının adil yargılanma ilkesine açıkça aykırı olduğunu, davacının kendisine tanınan harçsız dava hakkını ağır bir surette kötüye kullandığını, müvekkili açısından zaman aşımı def'inde bulunduklarını, dava dilekçesinde müvekkilinin hangi işlemi ile bankaya ne gibi zarar verdiği ve bunun miktarı konusunun belirgin ve açık olmadığını, kredi borçluları hakkında tüm yasal yollar tüketilmek suretiyle hukuki anlamda ne gibi bir zarar doğduğu ve bunların dökümünün ne olduğunun belirtilmediğini, usuli anlamda geçerli delillere dayalı olmayan yalnızca tek yanlı ve davacının kendi görüşlerine göre hazırlanmış bazı raporlara dayalı olarak müvekkili hakkında dava açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; öncelikle husumet, hukuk yarar, muhakeme usulü, zamanaşımı, ibra, iş bölümü itirazlarının olduğunu, dava dilekçesinin kabule şayan olmadığını, müvekkilinin davacı bankanın yönetim kurulu üyesi olmayıp ticari krediler müdürü olduğunu, banka çalışanları hakkında davacı bankanın genel kurul kararı alarak denetçiler tarafından dava açma hakkının bulunmadığını, 02.05.2001 günlü 16 sayılı yönetim kurulu kararı karşısında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, yönetim kurulu kararına göre alacak tasfiye olunacak alacaklar hesabına intikal ettirilip 99-13761 sayılı karşılıklar kararnamesi kapsamına alındığını, bankaların tasfiye olunacak alacaklara kendi kaynaklarında ya da kârlarından karşılık ayırdıklarında bu karşılıkları Hazine tarafından karşılandığını, bankanın bir zararının söz konusu olmadığını, zarar konusunda talep ve dava hakkının Hazine'ye ait olabileceği göz önünde tutularak hukuki yarar yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, beklenmeyen krizler ve riskler nedeniyle bankacılık sistemini desteklemek ve bankacılığa güveni sağlamak için Hazine'nin bu tür riskleri zaman zaman üstlendiğini, Kasım/2000 ve Şubat/2001 krizleri ile ortaya çıkan ekonomik tablo, dövizin aşırı yükselmesi, faizlerin beklenmeyen boyutlara ulaşması karşısında Türkiye'de yaşanan siyası, ekonomik ve toplumsal bunalımın boyutlarının herkesçe bilindiğini, müvekkili tarafından uygun ya da olumlu görüş bildirilmediğini sadece üst makama arz ile yetinildiğini, yönetim kurulunun kredi önerisi hakkında verdiği karar adından da belli olduğu üzere bir önerinin kabulünden ziyade icraî nitelikte bir karar olduğunu, şubeden gelen ve yönetim kuruluna arz edilen her önerinin kabul görmesinin söz konusu olamayacağını, davacının talep ettiği faiz oranının da haksız fiile dayanması nedeniyle hukuki temelden yoksun olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davalı ...cevap dilekçesinde; 17.04.1998 ila 07.09.2001 tarihleri arasında davalı banka Karaköy Şubesinin müdürlüğünü yaptığını, dava konusu edilen ... Tekstil Endüstri A.Ş.'ye bankaca kullandırılan ve davacı tarafından usulsüz kullandırıldığı iddia edilen krediyle ilgili olarak usul yönünden itiraz ettiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu işlemlerin yapıldığı dönemde memur statüsünde çalıştığını, Anayasa'nın 129 uncu maddesinde memur ve diğer kamu görevlilerinin görevlerini ifası sırasında verdikleri zarardan dolayı dava edilemeyeceğini, davanın ancak idare aleyhine açılabileceğini, davanın bu açıdan esastan reddinin gerektiğini, harç ödenmeden davaya devam edilemeyeceğini, davacının soyut iddialar ortaya koyduğunu, ... Tekstil A.Ş. şirketinin bankanın Haziran/1996 tarihinden beri kredi müşterisi olduğunu, defalarca kredi kullandığını, kredi kullandırılmadan önce genel müdürlüğe yazılı talepte bulunarak mevcut kredilerine ilave olarak 6.000.000 USD ek kredi verilmesinin istendiğini, kredinin açılış ve kullandırılışında herhangi bir usulsüzlüğün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

4. Davalı ...cevap dilekçesinde; 26.08.1995 ila 17.04.1998 tarihleri arasında davalı bankanın Karaköy Şubesinin müdürlüğünü yaptığını, dava konusu edilen ... Tekstil Endüstri A.Ş.'ye bankaca kullandırılan ve davacı tarafından usulsüz kullandırıldığı iddia edilen krediyle ilgili olarak usul yönünden itiraz ettiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu işlemlerin yapıldığı dönemde memur statüsünde çalıştığını, Anayasa'nın 129 uncu maddesinde memur ve diğer kamu görevlilerinin görevlerini ifası sırasında verdikleri zarardan dolayı dava edilemeyeceklerini, davanın ancak idare aleyhine açılabileceğini, davanın bu açıdan esastan reddinin gerektiğini, harç ödenmeden davaya devam edilemeyeceğini, davacının soyut iddialar ortaya koyduğunu, ... Tekstil A.Ş. şirketinin bankanın Haziran/1996 tarihinden beri kredi müşterisi olduğunu, defalarca kredi kullandığını, kredi kullandırılmadan önce genel müdürlüğe yazılı talepte bulunarak mevcut kredilerine ilave olarak 6.000.000 USD ek kredi verilmesinin istendiğini, kredinin açılış ve kullandırılışında herhangi bir usulsüzlüğün olmadığını savunarak davanın reddini sitemiştir.

5.Davalı ..., ..., ..., ..., ... , ... vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın soyut iddialarla davadaki haklılığını ortaya koyan hiçbir belge sunmadığını, müvekkillerinin iki yıl önce davacı bankadan süreleri dolduğu için emekli olduklarını ya da kendi asıl kurumlarındaki görevlerine dönerek ayrıldıklarını, davalıların davacı bankanın yönetim kurulu üyeleri olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının 6762 sayılı Kanun'un 320 ve devam maddelerinde düzenlendiğini, dava dilekçesinde dava konusu kredinin 13.01.1998 tarihinde verildiğinin kabul ve ikrar edildiğini, 6762 sayılı Kanun'un 340 ıncı maddesinde yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları hakkında aynı Kanun'un 309 uncu maddesi hükmünün uygulanacağının kabul edildiğini, anılan maddede ise yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarında zararı ve faili öğrenmeden itibaren iki yıl, olaydan itibaren beş yıllık zaman aşımı süresinin kabul edildiğini, kredinin 13.01.1998 tarihinde verildiğini ve davanın 26.05.2003'de açıldığını, buna göre davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, zararın oluştuğu iddia edilen 28.10.1999 tarihinden davanın açıldığı 26.05.2003 tarihine kadar 5 yıllık dava zamanaşımı süresi dolmadığı gibi ceza zamanaşımı da dolmadığından davalıların zamanaşımı itirazlarının 26.02.2004 tarihli duruşmada reddine karar verildiği, dava 6762 sayılı Kanun'un 436 ve devam maddeleri uyarınca şirket eski yöneticilerine karşı açılmış sorumluluk davası olup asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan davalıların görev itirazlarının yerinde olmadığı, davacı bankanın eski yönetim kurulu üyeleri ve müdürleri olan davalıların görevli oldukları dönemlerde dava dışı ... Tekstil A.Ş.'ye 1996-1998 tarihle arasında değişik tarihlerde USD bazlı kredi kullandırıldığı, verilen kredilerin geri ödenmediği ve bu nedenle bankanın zarara uğradığı iddiasıyla uğranılan zararın tazmini talebiyle davalı eski yöneticiler hakkında derdest sorumluluk davasının açıldığı, dosyadaki bilgi ve belgeler, bankanın cevabi yazıları ve bilirkişi raporlarına göre dava konusu kredilerin verildiği tarihte teminat olarak taşınmaz ipoteği, şahsi kefalet ve kambiyo senetlerinin alındığı, kredi tarihi itibariyle ekspertiz raporlarına göre ipotek tesis edilen taşınmaz değerlerinin verilen krediyi karşıladığı, davalıların kredi tahsislerini kanun ve banka teamüllerine, bankacılık kurallarına uygun surette yaptıkları, son alınan raporda belirtildiği üzere banka ile dava konusu kredilerin verildiği şirket arasında yapılan protokoller kapsamında kredilerin geri ödendiği ve banka alacağının kalmadığı, dolayısıyla bankanın uğradığı bir zararın da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, usulsüz kullandırıldığı ileri sürülen kredilerin 20.01.1998 tarihli ve 2 sayılı yönetim kurulu kararı ile 2.000.000,00 USD GSM; 27.07.1998 tarihli ve 26 sayılı yönetim kurulu kararı ile 2.000.000,00 USD GSM; 21.06.1996 tarihli ve 21 sayılı yönetim kurulu kararı ile 1.000.000,00 USD döviz; 22.12.1996 tarihli ve 46 sayılı yönetim kurulu kararı ile 2.000.000,00 USD döviz; 27.07.1998 tarihli 26 sayılı yönetim kurulu kararı ile 3.000.000,00 döviz kredisi olduğu, tahsis edilen bu kredilerin 08.11.1996-02.03.1999 tarihleri arasında kullandırıldığı, şirket nezdindeki banka alacaklarının 28.10.1999 tarihinden başlamak üzere muhtelif tarihlerde 6.727.402,16 TL üzerinden tahsili olanaksız alacak hesabına aktarıldığı, bu hesapta izlenen banka alacaklarının 07.03.2005 tarihinde protokol kapsamında faiz indirimi yapılmak suretiyle ödeme planına bağlandığı ve 30.04.2010 tarihinde takip hesaplarının kapatıldığı, kredi koşulları dışında dosyanın tasfiye edildiğinin ve bu nedenle zarar oluştuğunun ileri sürüldüğü, Mahkemece alınan ilk ve ikinci raporlar arasındaki çelişki üzerine hükme esas raporun alındığı, ceza yargılamasında ilk olarak verilen beraat hükümün bilirkişi incelemesi yapılmak üzere bozulduğu, daha sonra yapılan yargılamada vefat edenler hakkında vefat nedeniyle, diğerleri hakkında zamaaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği ve kararın onandığı; genel olarak yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun 6762 sayılı Kanun'un 320 ve 336 ncı maddelerine göre belirleneceği, 6762 sayılı Kanun'un 320 nci maddesine göre idari meclis azalarının şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 528 inci maddesinin ikici fıkrası hükmünün tatbik olacağı, 818 sayılı Kanun'un 528 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre; şirket işlerini ücretle idare eden şeriğin tıpkı bir vekil gibi sorumlu olacağı, banka yönetim kurulu üyeleri ile banka arasında bir vekalet akdi ilişkisi bulunduğundan üyelerin bankaya vekil gibi sorumlu olacakları, bilirkişi kurulu raporlarında kredi açılırken ayni teminatın yanında şirket ortaklarından şahsi kefaletlerin ve kambiyo senetlerinin de alındığı, alınan teminatların özellikle ayni teminat miktarının yeterli olduğunun davacı bankaca da kabul edildiği, borçlu şirketin kredi istihbarat raporlarında olumlu unsurlar bulunduğu gibi olumsuz unsurların da yer aldığının belirlendiği, ne var ki alınan bilirkişi raporlarında davalıların usulsüz kredi kullandırımı eyleminden doğan davacı bankanın herhangi bir zararının tespit edilemediği, nitekim yargılama sırasında borçlu şirketin 30.04.2010 tarihi itibarıyla icra takip dosyalarının ödemeyle kapatıldığı, ana para alacağının kalmadığı, sadece kredi kullandırımı esnasında belirlenen koşullarda, yani kredi kullandırım tarihlerinde belirlenen faiz oranları üzerinden kredi kullandırımının gerçekleşmemiş olduğunun davacı bankaca ileri sürüldüğü, kaldı ki davacı banka vekilince de 10.03.2006 tarihli beyanında aynen “Kredi tahsisleri sırasında yeterli ipotek alındığı doğrudur” ifadesine yer verilmek suretiyle esasen kredilendirmeler sırasında yeterli teminatın alındığının kabul edildiği, dava dışı asıl borçlu şirkete açılan krediler sebebiyle özen gösterme borcuna aykırı fiilleri tespit edilemediği gibi usulsüz işlemlerinin de bulunmadığı, gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı bankanın eski yöneticileri ve personeli olan davalıların dava dışı şirkete verilen krediler nedeniyle bankanın zarara uğradığı iddiasına dayalı olarak zararın olup olmadığı, varsa bu zarardan sorumlu olup olmayacakları noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6762 sayılı Kanun'un 320 ve devam hükümleri

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve davacının vekalet ücretine ilişkin itirazlarının süresinde istinaf sebebi olarak ileri sürülmemekle temyiz sebebi olarak da ileri sürülemeyecek olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 27.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.