"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/885 Esas, 2023/243 Karar
HÜKÜM : Ret
İlk Derece Mahkemesi kararı bozmaya uyularak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında müvekkili şirkete ait yüklerin belirlenen varış yerlerine teslimi konusunda anlaşmaya varıldığını, .... Liman İşletmeciliği A.Ş.'nin ise davalı tarafından taşınması kararlaştırılan yüklerin yükleme ve boşaltma işlemlerini yürüttüğünü, ... numaralı rıhtıma yükleme yapılırken müvekkili şirkete ait bir kısım boş tankların dış kısmında 17.02.2015 tarihinde hatalı yükmeden kaynaklı olarak sürtünme nedeniyle boya hasarı ve çizikler meydana geldiğini, yine aynı gün davalı işçilerin rıhtım üzerinde sapanladıkları 1000-T- 007 numaralı tankı, geminin 3 numaralı ambarı içerisinde yer alan alabanda altındaki istif yerine bırakmaya çalışırken anılan parça üzerinde bulunan borunun ağır hasar aldığını ve teslimin gerçekleşmediğini, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın karşılanmadığını bunun üzerine Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2016/2310 E. sayılı dosyası üzerinden kaza- tank hasar bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki, tahkim ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddini, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının hasarının 17.02.2015 tarihinde meydana geldiği, davacı tarafından hasardan kaynaklı olarak alacağın tahsili için davalı aleyhine Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2016/2310 E. sayılı dosyası ile 17.02.2016 tarihinde genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, davalının 01.04.2016 tarihinde itirazı üzerine icra takibinin durduğu, davacı tarafından itirazın iptali davasının 23.06.2017 tarihinde açıldığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 1188. maddesine göre, eşyanın ziya ve hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat isteme hakkının 1 yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceği, davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibine davalı tarafından 01.04.2016 tarihinde itiraz edilmesi üzerine hak düşürücü sürenin durmasına rağmen sürenin yeniden işlemeye başladığı, ancak itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı, icra dosyasında borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmemiş olmasının sonuca etkili olmayıp, itirazdan itibaren dava tarihine kadar olan sürede 6102 TTK'nın 1188. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
A.Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taşıma sözleşmesine dayalı zararın tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
3.Değerlendirme ve Gerekçe
Alacak davaları, hukuki mahiyeti itibariyle birer eda davasıdır. Eda davaları ise davacının talebinde davalının birşey yapmasını, birşey vermesini veya birşeyi yapmamaya mecbur kılınmasını istediği dava türleridir. Eda davası açıldığında mahkemece önce dava konusu hakkın mevcut olup olmadığı tespit edilir, ardından hüküm ile edim belirlenir. Belirlenen hükmün davalı tarafça yapılmaması halinde ise kararın ilamlı icra yoluyla icrası mümkündür. (Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, Ankara, 2009 s. 278-279) İtirazın iptali davalarının ise hukuki mahiyeti itibariyle tespit davası mı yoksa eda davası mı olduklarına ilişkin doktorinde tartışmalar bulunmakla birlikte; tespit davası olduğuna ilişkin görüşlerin yaygınlaştığı görülmektedir. (Talih Uyar, İtirazın İptali Davası ile Tahsil (Eda) Davası, Ankara, 2017, s 11.) Ancak itirazın iptali davaları icra hukukuna özgü bir dava türü olup; takip yoluyla bulunulan alacak talebinin, Kanunda belirlenen süre içerisinde, mahkeme kararı ile onaylatılmış haline karşılık gelmektedir. Bu durumda evvel emirde icra takibine başvuru yoluyla alacak talebinde bulunulduğu, mahkemeye başvurunun ise bunun yalnızca tasdiki anlamına geleceğinin kabulü gerekir.
6102 sayılı TTK'nın 1188/1 hükmünde ise taşıma hukukundan kaynaklanan hasarlara ilişkin alacak talebinde bulunulması için 1 yıllık süre ön görülmüş olup; hükümdeki 1 yıl içerisinde başvurulması zorunlu görülen yargı yolu kavramının da açıklanması gerekmektedir. Zira 6762 sayılı TTK'da da mahkemeye müracaat terimi kullanılmış, bu ibarenin içi yargı kararlarıyla doldurulmuştur. 6102 sayılı TTK'nın 1188. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi yargı yolu ibaresinden, icra takibine başvurulan icra dairelerinin de anlaşılması gerektiği kabul edilmelidir. Somut olaya gelindiğinde, davacının 6102 sayılı TTK'nın 1188/1 hükmünde öngörüldüğü gibi hasara sebep olan olay tarihinden sonra işleyecek 1 yıl içerisinde icra takip talebinde bulunduğu, bu nedenle Kanunun aranan yargı yoluna başvuru şartını sağladığı anlaşılmış olup; mahkemece buna rağmen Kanunda bahsi geçen başvuru süresinin dolduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ :Yukarıdaki bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.