"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/932 Esas, 2023/1157 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2020/596 E. - 2021/779 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, doktor olan müvekkilinin Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başlamadan önce özel bir sağlık kurumunda çalıştığını, sonradan müvekkilinin yazılı sınavı geçerek atanmaya hak kazandığını ve buna bağlı olarak atanma için gerekli tercih listesini Sağlık Bakanlığı'na kargo yoluyla göndermesi gerektiğinden davalı ... kanalıyla 27.02.2020 tarihinde tercih evraklarını bakanlığa gönderilmek üzere davalıya teslim ettiğini, ancak gönderinin tercih süresi içerisinde ... tarafından kusurlu olarak ulaştırılmaması nedeniyle müvekkilinin atamasının otomatik olarak Şırnak ili'ne yapıldığını, halbuki tercih listesinde Gaziantep ilinde kurulu bir düzeninin olması nedeniyle ilk sırada Gaziantep ilinin yer aldığını, ayrıca müvekkilinin Gaziantep'e ataması yapılmış olsaydı maaşının şuanki maaşından iki kat daha fazla olacağını, ... çalışanlarının tamamen kusurlu davranarak müvekkili açısından telafisi imkânsız zararlara sebep olduklarını, müvekkilinin mecburi atama nedeniyle psikolojik çöküntü yaşadığını, hem maddi hem de manevi olarak zarara uğratıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin sınırlı sorumluluğa sahip olduğunu, ayrıca Posta ve Kargo Hizmetleri Usul ve Esasları'nın "Alıcının Adresinin Yazılması" başlıklı 30/2. maddesine aykırı olarak alıcı ad ve adresinin tam olarak belirtilmemesi nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kaldıki davacının atamasının Gaziantep'e yapılacağına dair herhangi bir kesinlik de bulunmadığını, dolayısıyla söz konusu gönderinin muhataba geç teslim neticesinde davacının atamasının Şırnak'a yapılmasında müvekkilinin kusuru bulunmamakla birlikte gönderinin geç teslimi ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının da bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar gönderinin davalı kuruma teslim edildiği ve alıcıya ulaştığı tarih arasında bir aylık bir süre bulunuyorsa da dosya kapsamında yer alan belgelerden anlaşıldığı üzere gönderinin mektup türünde normal gönderi olarak gönderildiği, Sağlık Bakanlığı'nın ilanına göre başvuru evraklarının en geç 04.03.2020 tarihinde saat 18:00'a kadar ulaştırılması gerektiğinin bildirildiği, bu anlamda aradaki kısa zaman dilimi gözetilerek davacının APS (Acele Posta Servisi) hizmetini seçme imkânı bulunduğu halde normal gönderiyi tercih ederek göndermesinin, ilgili evrakların alıcısına zamanında intikal etme ihtimalini azaltan bir faktör olduğu, ayrıca gönderinin 27.02.2020 Perşembe günü davalı kurum şubesine teslim edildiği, araya haftasonu girmesi de dikkate alındığında gönderinin alıcısına teslimi için 04.03.2020 Çarşamba saat 18:00'e kadar yalnızca dört iş gününün bulunduğu, bu anlamda gönderinin bir ay gecikmesi ile beş iş günü gecikmesi arasında hukuken bir fark bulunmadığı, normal gönderilen gönderinin dört iş günü sonuna kadar teslim edilmemesinin davalı Kuruma atfedilecek herhangi bir kusur oluşturmadığı, tüm bunların haricinde manevi tazminat isteminin dayanağı olan tercih yapılamaması nedeniyle re'sen Şırnak iline atama yapılması hususu da tek başına manen zarara uğranılacak bir mesele olmamakla birlikte davalı vekilinin cevap dilekçesinde de değindiği üzere tercih listesi ilgili makama zamanında intikal etse dahi davacının Gaziantep iline atamasının yapılacağına dair herhangi bir kesinlik söz konusu olmadığı, davalıya atfı kâbil bir kusur görülmediği, tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle kusurun varlığı ve zarar ile illiyet bağı bulunması gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... kanalıyla dava dışı Sağlık Bakanlığı kurumuna gönderilen tercih tayin dilekçesinin geç ulaşmasına bağlı olarak uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince tüketici mahkemelerinde tüketici tarafından açılan davalar harçtan muaf olduğundan, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına. 26.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.