Logo

11. Hukuk Dairesi2024/967 E. 2024/9080 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı faktoring şirketinin, davacı şirketten teminat olarak aldığı senedi, davacı şirketin borcu olmadığı halde icra takibine koyması nedeniyle açılan menfi tespit ve kötü niyet tazminatı davasında, takibin ve senedin iptali ile tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6361 sayılı Kanun ve Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca, faktoring şirketlerinin faturadan doğmayan alacakları temlik alamayacakları ve teminat senetlerini ancak temlik aldıkları alacağın vadesinde ödenmemesi halinde tahsil edebilecekleri gözetilerek, davacı şirketin davalıya borcu olmadığı ve davalının takip tarihi itibariyle tahsil edebileceği bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI :2022/359 Esas, 2023/1710 Karar

HÜKÜM :Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI :2016/1016 E., 2021/778 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı arasında 2013 yılında başlamış olan bir ticari ilişki olduğunu, yasal düzenlemeler gereği bir mal ve hizmet satışından doğmamış alacakların kambiyo senetlerine dayalı bile olsa faktoring şirketlerince satın alınamayacağını, davalının faktoring sözleşmesinin imzalandığı tarihte kendisine teminat olarak verilen kambiyo senedini yasaya ve hukuka aykırı olarak icra takibine konu ettiğini, takip yapıldığı tarih itibariyle müvekkilinin davalıya vermiş olduğu kıymetli evraklardan dolayı bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek İstanbul 36. İcra Müdürlüğü'nün 2016/1819 E., sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile yapılan takibin ve takibe konu senedin iptaline, haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle alacaklının % 20'den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu icra takibine konu senedin 1.011.191,43 TL'lik kısmının tahsili amacıyla işleme konulduğunu, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu'nun (6361 sayılı Kanun) 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, kambiyo senedinin ciro yoluyla müvekkili şirkete devri söz konusu olduğundan düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri müvekkili faktoring şirketine karşı ileri süremeyeceğini, davalı müvekkili şirket iyiniyetli hamil oldugundan kötüniyet tazminatı talebinin dayanağının olmadığını, senedin teminat amacı ile verilmediğini kredi borcunun ifası uğruna ve ödenmesi amacıyla müvekkiline teslim edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacı şirket ile davalı arasında 18.04.2014 tarihinde 2.000.000,00 USD bedelli faktoring sözleşmesi akdedildiği, davacılar ... ve ... tarafından sözleşmenin müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığı, sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından davalıya faturadan kaynaklı alacaklarının ve bu alacaklarının teminatı olarak 122 adette toplam 2.855.136,58 USD' lik çekin temlik edildiği, davalı tarafından, davacı şirketten ayrıca İstanbul 36. İcra Müdürlüğü'nün 2016/1819 E., sayılı dosyasına konu edilen senedin alındığı, davalı tarafından davacı şirkete toplam 2.855.136,58 USD'lik kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredi karşılığının tamamının tahsil edildiği, her ne kadar davalı 2015 yılı kayıtlarında halen alacaklı ise de 2016 yılı kayıtlarını sunmadığı gibi söz konusu alacağın dayanağını da açıklayamadığı, davacı şirketin kendi kayıtlarına ve faktoring işlemlerine göre takip tarihi itibariyle davalıya borçlu olmadığı, 6361 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince faktoring şirketlerinin fatura ile desteklenmeyen kambiyo senetlerinden doğan alacağı temlik alamayacakları, dava ve takip konusu edilen senedin bu anlamda alınmadığı ve teminat senedi niteliğinde olduğu, Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca teminat olarak alınan kambiyo senetlerinin tahsil edilebilmesi için faktoring şirketinin temlik aldığı alacağın vadesinde ödenmeyerek sorunlu hale gelmiş olması gerektiği, davalıya temlik edilen çeklerin vadelerinde ibraz edildikleri ve ödendiklerinin anlaşıldığı, dolayısıyla davalı tarafından alacağın vadesinde tahsil edildiği ve tahsil edilmesinin sorunlu hale gelmediği, takip tarihi itibariyle talep edilen alacağın dayanağının olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının İstanbul 36. İcra Müdürlüğü'nün 2016/1819 E., sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davaya konu takip tutarının %20'si oranında 203.252,25 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kambiyo senedine dayalı yapılan takip nedeni ile menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.

2.6361 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesi.

3.Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

17.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.