"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1529 Esas, 2021/680 Karar
ASIL DAVADA DAVACI, KARŞI
DAVADA DAVALI :Artı Film Prodüksiyon Rek. Yay. San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat ... Dedeoğlu
ASIL DAVADA DAVALI,
KARŞI DAVADA DAVACI :1.... vekili Avukat ...
ASIL DAVADA DAVALILAR : 2..... vekili Avukat ...
3..... vekili Avukat ... ...
BİRLEŞEN DAVADA DAVACI : Artı Film Prodüksiyon Rek. Yay. San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat ... ...
BİRLEŞEN DAVADA DAVALILAR : 1..... vekili Avukat ... ...
2.Ekia Prodüksiyon ve Yapım Hizmetleri A.Ş.
3.... vekilleri Avukat ...
4.... vekili Avukat ... ... ...
5.... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 18.06.2015 (Asıl), 31.07.2017 (Karşı), 29.09.2015 (Birleşen)
HÜKÜM : Esastan ret
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekili
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/140 E., 2017/355 K.
BİRLEŞEN DAVA : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/219 E. sayılı dava dosyası
Taraflar arasındaki asıl tecavüzün men'i, karşı ... olduğunun tespiti, birleşen tecavüzün ref'i ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl, karşı ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı, karşı davada davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 26.10.2023 tarihli ve 2021/4202 E., 2023/6217 K. sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun), 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'ndan (1086 sayılı Kanun) farklı olarak kanun yolları arasında karar düzeltme müessesesine yer verilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra Yargıtay tarafından 6100 sayılı Kanun uyarınca yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı tarafların karar düzeltme hakkı bulunmadığından asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekilinin karar düzeltme isteği niteliğini taşıyan başvurusunun reddi gerekir.
6100 sayılı Kanun'da, istinaf ve temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu öngörülmüştür. Mülga 1086 sayılı Kanun'da düzenlenen karar düzeltme müessesine ise yer verilmemiştir. Buna rağmen birçok dosyanın, “olmayan bu kanun yolu” üzerinden yeniden Yargıtay’a gönderildiği sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Hak arama hürriyeti veyahut mahkemeye erişim hakkı kapsamında Dairemize intikal ettirilen bu tür dosyalar, Dairemiz esasına kaydedilmekle, müteakiben gelen birçok dosyanın, temyiz inceleme sırasını ötelemenin yanı sıra, kararın kesinleşme sürecini de akamete uğratarak lehine karar verilen tarafı da mağdur etmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Dürüst Davranma” kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrası “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” hükmünü amirdir. Dolayısıyla Bölge adliye mahkemelerinin fiilen devreye girmesinden sonra istinaf ve temyiz denetiminden geçen bir kararın her ne ad altında olursa olsun yeniden Yargıtay gündemine taşınması kötü niyetli kanun yolu başvurusu addedilip talebin reddinin yanı sıra, para cezası tayinini de gerektirir. Müzakereler esnasında; “karar düzeltme ve buna bağlı kötü niyetli başvuruyla ilgili bir yaptırım düzenlenmediğinden ceza tayininin hukuka aykırı olacağı" tezi de dile getirilmiştir. Ne var ki olağan kanun yollarından olan temyiz ve istinaf taleplerinin kötü niyetli yapılması hâlinde bile ceza öngören kanun koyucunun, kanunda hiç yer almayan “karar düzeltme” yoluna ... yaptırım getirmemiş olmasının yegane sebebi böyle bir müessesenin kanun metninde yer almamasından kaynaklanmaktadır. Doğal olarak kanun metinleri, bünyesinde düzenleyip tarif ettiği hususlara ilişkin hükümler koyar. Bünyesinde barındırdığı denetim yollarının kötüye kullanılmasını düzenler. Aksi hâl, kanun yapma tekniğine de aykırı düşecektir. Dolayısıyla kanunda hiç yer almayan ve dolayısıyla kötü niyetin en bariz şekilde tezahür ettiği bu hâli yaptırımdan muaf tutmanın kanunun özü ve ruhuyla bağdaşmayacağı şeklinde tezahür eden çoğunluk görüşüyle, dilekçe reddinin yanı sıra cezai müeyyideye bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kaldı ki, 6100 sayılı Kanun'un "Kötüniyetle istinaf yoluna başvurma" başlıklı 351 ... ve "Kötüniyetle temyiz" başlıklı 368 ... maddelerinin atıfta bulunduğu "Kötüniyetle veya haksız dava açılmasının sonuçları" başlıklı 329 uncu madde metninin özünde, mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanıldığı tüm halleri kapsadığı anlaşıldığından kötü niyetle karar düzeltme yoluna başvuran davacı asıla para cezası verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekilinin karar düzeltme talepli dilekçesinin REDDİNE,
Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmayıp karar düzeltme talebinin kötü niyetle yapıldığı anlaşıldığından, 6100 sayılı Kanun'un 368 ... maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 329 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar düzeltme talep eden davacı asıla takdiren 5.000,00 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Para cezasının İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.