Logo

11. Hukuk Dairesi2025/145 E. 2025/482 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden, kefil sıfatıyla sorumlu olup olmadığı uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının kefil olduğu sözleşme ile takip konusu borcun dayanağı olan sözleşmenin farklı tarihlerde düzenlenmiş olması ve davalının kefaletinin sonraki tarihli sözleşmeyi kapsamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1321 Esas, 2022/897 Karar

KARAR : Esastan ret; davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2017/541 E., 2019/1153 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile dava dışı Çukurova Yatak Baza Deri Ürünleri Limited Şirketi arasında genel kredi sözleşmeleri (GKS) imzalandığını, davalının bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalı şirketin kullanmış olduğu krediyi ödememesi üzerine hesabın kât edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının üzerine takibin durduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, takibi uzatmaya yönelik haksız itiraz yapıldığını ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının takibe konu alacağın dayanağı olan GKS'de herhangi bir kefaletinin bulunmadığını, davalının kefil olduğu sözleşmede diğer sözleşmelerle bağlantısı olmadığının belirtilmiş olduğunu ve kefil olduğu sözleşmeye ilişkin borcun ödendiğini, dolayısıyla davalının sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile icra takibine dayanak borç ile ilgili kredinin kullandırıldığı tarih, kredi sözleşmesinin tarihleri, davalının kefil olduğu 2008 tarihli kredi sözleşmesi tarihinden sonra yeni kefiller ile 2012 yılında yeni sözleşmeler yapılması, takip konusu kredilerin de 2013 yılından sonraki bir tarihte oluşması nedeni ile yerleşik yargı uygulaması ve yasal mevzuat birlikte değerlendirildiğinde, davalının icra takibine dayanak sözleşmelerden ve kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi nedeni ile sorumluluğunun bulunmadığı, bankanın kötüniyetli icra takibi yaptığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının kefaletinin 12.03.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında bulunduğu, davalının sorumlu tutulabilmesi için kefaletinin bulunduğu 12.03.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırılması gerektiği, söz konusu teminat mektupları ile çeklerin 21.09.2012 tarihli davalının kefaletinin bulunmayan sözleşme kapsamında dava dışı şirkete kullandırıldığı, davalı tarafça davacının yapılan takipten ötürü kötü niyetli olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı gibi davacının kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup; uyuşmazlık ise davacı banka ile davadışı şirket arasında imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri kapsamında dava dışı şirkete kullandırılan ve hesap kat ihtarına rağmen ödenmeyen kredi tutarından, davalının kefil olarak sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise sorumluluğun miktarı noktalarında toplanmaktadır.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden taraflara ayrı ayrı yükletilmesine, 04.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.