"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/25 Esas, 2023/207 Karar
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen davada mahkemece verilen kararı onayan Dairenin kararı aleyhinde davacı tarafça karar düzeltme talebinde bulunulmuş olmakla, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup görüşüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (HMK), 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'ndan (HUMK) farklı olarak kanun yolları arasında karar düzeltme müessesesine yer verilmediği gibi somut dava bakımından HMK'nın geçici 3/1 hükmü uyarınca HUMK'un 5236 sayılı Kanun ile değiştirilen 440. maddesinin değişiklikten önceki hükmünün uygulanmasını gerektirir bir hal de söz konusu değildir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar kapsamında, Yargıtay kararlarına karşı tarafların karar düzeltme hakkı bulunmadığından davacı vekilinin karar düzeltme başvurusunun reddi gerekir.
Öte yandan, HMK'da İstinaf ve Temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu öngörülmüştür. Mülga HUMK’da düzenlenen Karar Düzeltme müessesine ise yer verilmemiştir. Buna rağmen birçok dosyanın, varolmayan bu yöntem üzerinden yeniden Yargıtay’a gönderildiği sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Hak arama hürriyeti veyahut mahkemeye erişim hakkı kapsamında Dairemize intikal ettirilen bu tür dosyalar, Dairemiz esasına kaydedilmekle; müteakiben gelen birçok dosyanın, temyiz inceleme sırasını ötelemenin yanı sıra, kararın kesinleşme sürecini de akamete uğratarak; lehine karar verilen tarafı da mağdur etmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Dürüst Davranma” başlıklı 2. maddesi, “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” hükmünü amirdir.
Dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemelerinin fiilen devreye girmesinden sonra istinaf ve temyiz denetiminden geçen bir kararın her ne ad altında olursa olsun yeniden Yargıtay gündemine taşınması kötüniyetli kanun yolu başvurusu addedilip, talep reddinin yanısıra, para cezası tayinini de gerektirir.
Tartışmalar esnasında; “karar düzeltme ve buna bağlı kötüniyetli başvuruyla ilgili bir yaptırım düzenlenmediğinden disiplin para cezası tayininin” kanunilik ilkesine aykırı olup olmadığı değerlendirilmesi de yapılmıştır. Neticede, olağan kanunyollarından olan temyiz ve istinaf taleplerinin kötüniyetli yapılması halinde bile ceza öngören kanun koyucunun, kanunda hiç yer almayan “karar düzeltme” yoluna özel yaptırım getirmemiş olmasının yegane sebebinin müessesenin kanun metninde yer almamasından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Doğal olarak kanun metinleri, bünyesinde düzenleyip tarif ettiği hususlara ilişkin düzenlemeler içerir. Dolayısıyla kanunda hiç yer almayan ve dolayısıyla kötü niyetin en bariz şekilde tezahür ettiği bu halin yaptırımdan muaf tutulduğu sonucuna varmanın kanunun özü ve ruhuyla bağdaşmayacağı izahten varestedir.
O halde, kötüniyetle istinaf yoluna başvurmaya dair HMK'nın 351. ve kötü niyetle temyiz başlıklı 368. maddelerinin atıfta bulunduğu, aynı Kanun'un 329. madde metinlerinin özünde, mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanıldığı tüm halleri kapsadığı kanaatine varılmakla; haksız ve yersiz talep reddinin yanısıra disiplin para cezasını içeren aşağıdaki hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin karar düzeltme talepli dilekçesinin REDDİNE,
Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmayıp karar düzeltme talebinin kötü niyetle yapıldığı anlaşıldığından, HMK'nın 368. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 329. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar düzeltme talep eden davacının takdiren 5.000,00 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
Para cezasının İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.