"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVACI/BORÇLU : ...
DAVALI/ALACAKLI : ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-Borçlunun İİK’nın 106 - 110. maddelerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 365/1. maddesinde; “İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri gereğince istem İcra Mahkemesince reddedilir” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise; “Bölge Adliye Mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; temyizen incelenmesi istenen karar, takip borçlusu tarafından ileri sürülen, İİK'nın 106-110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmemesi nedeniyle taşınmazdaki haczin kaldırılmasına ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti yoktur.
Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nın 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanun’la değişik İİK'nın 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE),
2-Borçlunun birinci bendin kapsamı dışındaki itiraz ve şikayet nedenlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun icra mahkemesine başvurarak sair itiraz ve şikayet nedenlerinin yanı sıra takip dayanağı senedin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, ödeme emrinin iptaline yönelik şikayetin süreden reddine, takibin iptali, haczin kaldırılması ve zamanaşımına dair şikayetlerin de esastan reddine hükmedildiği, karara karşı borçlunun istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nın 688. maddesinde bononun unsurları düzelenmiş olup, takip konusu senedin bu unsurları taşıdığı ve kambiyo senedi vasfının tam olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan; icra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tabi ise icra takibinde de aynı zamanaşımı süresi uygulanır. Alacaklı tarafından, genel haciz ya da kambiyo senetlerine mahsus haciz yollarından herhangi birinin tercih edilmiş olması, dayanak belge kambiyo vasfı niteliğini taşıdığı sürece sonuca etkili olmayıp, her iki halde de zamanaşımı süresi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Yine dayanak belgenin, anılan niteliği haiz olmaması halinde de seçilen takip yoluna bakılmaksızın bu kez 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde (mülga 818 sayılı BK.'nun 125. maddesi) düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
Somut uyuşmazlıkta; takibe dayanak belgenin kambiyo senedi vasfında bono olduğu anlaşılmakla, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin, şikayete konu ilamsız icra takibinden önce senedin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle kambiyo senedi vasfını kaybettiği ve bu suretle alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacağına dair gerekçeleri isabetsizdir. Zira senedin zamanaşımına uğramış olmasının kambiyo vasfını etkilemeyeceği tabi olup, kambiyo senedi vasfını taşıdığı için kambiyo senetlerine mahsus takip şekli yerine genel haciz yolunun seçilmesi belgenin niteliğini ve uygulanacak yasa maddelerini değiştirmez.
İİK'nın 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta olup, İİK'nın 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan, şikayete konu uyuşmazlıkta takip dayanağı senedin vade tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 690. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 661. maddesi gereğince, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıllık zamanaşımına tabidir.
O halde mahkemece; şikayetçi borçlunun senedi düzenleyen olması nedeniyle takip konusu bononun 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu nazara alınarak, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşup oluşmadığı incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :
Borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 01.11.2023 tarih ve 2022/97 E. - 2023/2041 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA),
Adana 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 07.10.2021 tarih ve 2021/149 E. - 2021/690 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.