"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı ve borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Borçlu ...’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde asıl borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda; sair fesih iddialarının yanı sıra satış ilanı ve kıymet takdirinin usule aykırı tebliğ edildiğini ileri sürerek Gaziantep İli, ... İlçesi ... Mahallesi 421 Ada 6 Parselde kayıtlı 11 numaralı bağımsız bölüm ile Gaziantep İli ... İlçesi ... Mahallesi 312 Ada 505 Parselde kayıtlı 19 numaralı bağımsız bölümün ihalelerinin feshini istediği, İlk Derece Mahkemesince; şikayetçi borçluya gönderilen satış ilanı ve kıymet taktir raporu tebligatının "...adreste tanınmıyor" şerhiyle iade edildiği, bu tebliğ işlemi dikkate alınarak satış ilanı ve kıymet taktir raporunun bu adrese Teb. Kan. 35. maddeye göre tebliğ edilmesinin Tebligat Kanununa aykırı olduğu gerekçesiyle 421 Ada 6 Parselde kayıtlı 11 numaralı bağımsız bölüme yönelik istemin kabulüyle ihalenin feshine, ihale bedeli muhammen bedelin üzerinde olduğu ancak işin esasına girildiği gerekçesiyle 312 Ada 505 Parselde kayıtlı 19 numaralı bağımsız bölüme yönelik istemin reddine, ihale bedelinin %1’i oranında para cezasının şikayetçiden alınarak hazineye irat kaydına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin h bendinde davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak yer almış olup, yine aynı yasanın “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde; mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, mahkemece dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verileceği düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarih ve 2021/345 E. - 2022/1820 K. sayılı kararında da işaret edildiği gibi; ihalenin feshi istemleri, şikayet niteliğinde olup şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyet ehliyetinin yanında diğer bir koşul şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin şikâyette hukuki yararının bulunmasıdır. İİK’nın 134. maddesinin 11. fıkrasında ihalenin feshi isteminde bulunanın fesihte hukuki yararı bulunması gerektiği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu madde uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin, somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için ihalenin feshedilmesinde hukuki yararının (menfaatinin) bulunması şarttır. Bir başka ifadeyle ihalenin feshini isteyen kişinin, somut bir ihalenin feshi sebebine dayanması ve bu yolsuzluk nedeniyle menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Kanun hukuki yarar şartını, “İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili, vâki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” şeklinde düzenlemiş olup bu hükmün kanuna koyulma nedeni ihalelerin lüzumsuz şikâyet ve itirazlarla sürüncemede bırakılarak takiplerin sonucunun belirsiz kalması ve meçhul işlemlerden çekinerek cebri satışlara iştirak etmeme duygusunun yerleşmemesi, sonuç olarak talebi artırıcı kimliği ile borçluyu korumaya ve taşınmazın gerçek değeri ile satılmasını sağlamaya yöneliktir.
İhalenin feshini isteyen kişinin talebinin İcra mahkemesince dinlenebilmesi için şikayetçinin, gerçekleştiğini iddia ettiği fesih sebebinin kendi menfaatlerini ihlal ettiğini ispat etmesi zorunludur. Zarar unsurunun gerçekleşmemesi halinde şikayetçinin ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmayıp, icra mahkemesince yapılacak ilk inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadığı kanısına varılırsa ihalenin feshi talebi esasa girilmeden usulden reddedilmelidir. Bu sayede cebri artırmalara katılım artacak ve buna bağlı olarak da malın gerçek değerinde ihale edilmesi sağlanacaktır. (ARSLAN Ramazan; (1984), İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara).
Bahse konu zararın varlığının tespiti yönünden ise Dairemizce; satılan malın muhammen bedel veya üstünde bir bedelle satılmış olması hâlinde, ihalenin feshini istemekte kural olarak hukuki yararın bulunmadığına; kıymete yönelik itirazların varlığı, fesat iddiası ya da kamu düzeninden sayılan takip hukukuna dair ilkeler gibi bazı istisnai hallerde ise malın muhammen değerin üzerinde satılması durumunda dahi şikayetçinin fesih isteminde hukuki yararının bulunduğuna dair görüş istikrarlı şekilde uygulana gelmiştir.
Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir. Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz. Bu cümleden olmak üzere, kanun koyucu aksini murat etmiş olsaydı, muhammen değerin üzerindeki satışlarda ihalelerin fesh edilemeyeceğini düzenlemiş olurdu.
Somut olayda; borçlu şirkete gönderilen satış ilanı tebligatının “..adreste tanınmıyor” şerhiyle iade edildiği, bu tebliğ işlemi dikkate alınarak satış ilanı ve kıymet takdir raporunun TK 35. maddeye göre tebliğ edildiği, borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu gözönüne alındığında iade edilen tebligatın; “..adreste tanınmıyor” şerhi ile iadesinin usulsüz olduğu ve bu tebligat esas alınarak TK'nın 35/4. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı yönündeki İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi saptaması isabetli olmakla birlikte yukarıda izah edildiği üzere değişen içtihadımız gereğince muhammen bedelin üzerinde satış olması halinde dahi bu hususun fesih sebebi olarak nazara alınması gerektiği nedenle 312 Ada 505 Parselde kayıtlı 19 numaralı bağımsız bölüm yönünden de ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Borçlu şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 12.10.2023 tarih ve 2023/1061E.-2023/1492K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Gaziantep 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 17.05.2023 tarih ve 2022/610 E. 2023/162 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.