"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Torbalı İcra Müdürlüğünün 2022/7340 Esas sayılı dosyası ile 452.800,16 TL asıl alacağın tahsili için genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte örnek 7 ödeme emri tebliğinden sonra yasal sürede borçlunun yetkiye ve borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili borçlunun yetki itirazını kabul ederek dosyanın yetkili İzmir İcra Dairesine gönderilmesini talep ettiği, müdürlükçe dosyasının İzmir İcra Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2023/273 Esas sayılı dosyasından çıkarılan ödeme emrinin borçlu vekiline 18/01/2023 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 19/01/2023 tarihinde iki ihale arasındaki farkın satış memurluğu tarafından tahsil edilebileceği, icra dosyasından tahsil edilmeye çalışılan tutarın tahsilde tekerrüre sebebiyet vereceği, alacaklının talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle borca itiraz ettiği görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince "...Takip şekli itibariyle itiraz mahiyetinde olan davacı taraf taleplerinin borca itiraz mahiyetinde olup, itiraz mercinin icra müdürlüğü olması nedeniyle, mahkememize yapılan bu itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı.." gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği bunun üzerine davacı - borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunularak özetle; “... iki ihale arasındaki farkın satış memurluğu tarafından tahsil edilebileceğini, davalının talep ve dava hakkı olmadığını, Yargıtay içtihatları ile güncel mevzuat uyarınca davalı yanın ilgili takibe konu alacağın tahsilini istemekte hukuki yararı ve alacaklı sıfatı olmadığını, kaldı ki, ilgili satıştan davacı hissesine düşen payın, iki ihale arasındaki bedel farkı ve işbu bedelin faizini ve diğer zararları karşılayacak meblağda olduğunu, davacının hissesinden fark mahsup edileceğini ve İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2023/272 Esas sayılı dosyası üzerinden tahsil edilmeye çalışılan miktarın tahsilde tekerrüre sebebiyet vereceğini, davanın borca itiraz mahiyetinde olmadığını, itirazın borcun varlığına ilişkin olmadığını, davalının takip kapsamındaki talep hakkına ilişkin olduğunu, takibin iptali sebebiyle açıldığını...” belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf mahkemesince; “... borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar, İİK'nın 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir. O halde, takibin şekline göre, borçlunun icra dairesi yerine icra mahkemesine başvurusu hukuki sonuç doğurmayacağından, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir...” denilerek istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İİK 133 maddesi (Değişik: 6/6/1985-3222/16 md.) (Mülga:24/11/2021-7343/32 md.) mülga edilmiş ise de yürürlülük tarihini düzenleyen 7343 sayılı kanunun geçici 18 Maddesi 2. fıkraya göre “... 87, 88, 106, 110, 111/b, 114, 115, 118, 124, 126, 127, 129, 130, 133, 242 ve 244 üncü maddeler ile 134 üncü maddenin dokuz ve onuncu fıkralarında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanmasına Adalet Bakanlığınca belirlenen il veya ilçelerde, 111/b maddesinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlanır ve bu değişiklikler en geç bir yılın sonunda ülke genelinde uygulanır. Değişikliklerin hangi il veya ilçede ne zaman uygulanacağı Adalet Bakanlığının resmi internet sitesinde duyurulur. Bu değişikliklerin uygulanmasında aşağıdaki esaslar dikkate alınır...” hükmünün yer aldığı, ilgili yönetmeliğin 08/03/2022’de yürürlüğe girdiği, İzmir bölgesinde ise uygulamasına 02/01/2023 tarihinde başlanıldığı buna karşın ilgili ihalenin satış günün 01/06/2022 tarihi olduğu anlaşılmakla somut olayda Mezkûr Kanun Geçici Madde 18'e göre İİK 133’ün uygulanması gerekmektedir.
İİK 133/son’a göre alacaklının ayrıca bir takip hakkının bulunmadığı ve davacı borçlunun isteminin şikayet niteliğinde olması sebepleriyle, dosyanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 18.03.2024 tarihli ve 2023/1964 E.-2024/765 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 13.04.2023 tarihli ve 2023/60 E.-2023/305 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.09.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Üye ...’ın Karşı Oy Yazısı:
İcra ve İflas Kanunu'nun 42/1. maddesine göre; “Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yoluyla veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder.” Anılan yasal düzenleme uyarınca hiçbir ayrım yapılmaksızın bütün para alacakları için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapılması mümkündür.
Genel haciz yolu ile başlatılan (Örnek 7) bir takipte her türlü itirazın İİK'nın 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesi zorunludur. İtiraz sebepleri daha çok maddî hukuka dayanır. İtiraz daha çok takip konusu alacağa ilişkindir. Borçlu, maddî hukuk (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu vs.) bakımından takip konusu alacağı ödemek zorunda olmadığını ancak itiraz yolu ile ileri sürebilir. Takip hukukuna dayanan itiraz sebeplerini ise, alacaklının takip yapma yetkisi (takibat icrası hakkı İİK m. 60/3, c.3) bulunmadığına ilişkin itirazlar olarak özetlemek mümkündür. İtiraz sebepleri, ileri sürülüş şekli bakımından ise imzaya itiraz ve borca itiraz olarak ikiye ayrılır. İmzaya itiraz; alacaklının bir âdi (hususi) senede dayanarak icra takibi yapmış olması hâlinde, borçlunun bu âdi senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle yapacağı itiraza, imzaya itiraz denir(İİK m. 60/3 c. l; 62/5). İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir(İİK m. 60/3; c. 3; m. 60/4). Ödeme, takas, zaman aşımı, borcun muaccel olmadığı, borcun şarta bağlı olduğu, icra dairesinin yetkisizliği vs itirazları (İcra ve İflas Hukuku El Kitabı Kuru, s. 224 vd.).
Borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzulî bir işlem olup yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz.
Somut olayda, iki ihale bedeli arasındaki fark ile işbu farkın temerrüt faizi için Örnek 7 ilamsız takip yoluna müracaat edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takip konusu alacağın ihaleyi yapan satış memurluğunca satış dosyası üzerinden tahsilinin istendiğini, dayanak takibe konu alacağın TAHSİLDE TEKERRÜRE neden olacağını belirtir nedenlerle aleyhine yapılan takibin iptalini istemiştir.
Bu durumda, borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar İİK'nın 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesinde ileri sürülmelidir. Zira, borçlunun ileri sürdüğü hususlar icra mahkemesince ancak alacaklının itirazın kaldırılmasına yönelik istemi üzerine değerlendirilebilecektir. Kaldı ki davacı/borçlu 19.01.2023 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle borca itirazda bulunmuş ve takibin durdurulmasını istemiş olup, İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2023/273 Esas sayılı takip dosyasında; 19.01.2023 tarihli karar ile davacı/borçluya 18.01.2023 tarihinde Örnek 7 ödeme emri tebliğ edildiğinden takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA karar verilmesi gerekirken Dairemizin sayın çoğunluğunun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum. 30.09.2024