"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra, zamanaşımı iddiasıyla İİK'nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasının talep edildiği, ilk derece mahkemesince; takip dosyasında 27.09.2018-27.09.2021 tarihleri arasında zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı, takip dayanağı bono için Türk Ticaret Kanununda ön görülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği, alacaklının istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; daha evvel verilen ve kesinleşen karar uyarınca dosyada bulunan aciz vesikasının kesin aciz belgesi niteliği taşıdığının kabulü gerektiği, bu haliyle de takip uyarınca uygulanacak zamanaşımı mühletinin 20 yıl olması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm oluşturulmak suretiyle davanın reddine hükmedildiği, anılan karara yönelik olarak borçlu tarafından temyiz başvurusunda bulunulduğu görülmektedir.
Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK'nun 661. maddesi uyarınca bonolar için üç yıllık zamanaşımı öngörülmüştür. Diğer yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK’nun 662. maddesinde “müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan maddede dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez (TTK.669 vd.md.).
Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Kanundaki dava tabirinden maksat sadece eda davaları ise de, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında, alacaklının savunmalarını bildirmesi durumunda, anılan davanın da zamanaşımını keseceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda yukarıda belirtilen nitelikte olmayan istihkak, izale-i şuyu, kıymet takdirine itiraz, senet iptali, tasarrufun iptali vb. nitelikteki davalar zamanaşımını kesmez.
İİK’nun 105/1. maddesine göre ‘Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143. maddedeki aciz vesikası hükmündedir’. Aynı kanunun İİK'nun 143. maddesi uyarınca düzenlenen kesin aciz vesikası zamanaşımını keser ve aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca aciz vesikasına bağlanan borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Görüldüğü üzere, borçlunun gösterilen adresinde yapılan hacizde, haczi kabil malın bulunamamış olması halinde ilke olarak tutulan tutanak aciz vesikası hükmündedir. Ne var ki, belirtilen ilkenin yasal sonuçlarını doğurabilmesi için, borçlunun malvarlığına ilişkin yapılan araştırmadan olumlu bir sonuç alınamaması ve haciz yapılan yerdeki adresi ile bağını koparmamış olması gerekir. Borçlunun malvarlığına ilişkin yapılacak araştırma şekli olmaktan uzak olmalı; malvarlığının bulunması ihtimal dahilinde olan yerlerde esaslı bir araştırma yoluna gidilmelidir. Ayrıca, borçlu haciz yapılan adresten ayrılmış ve başka bir adreste yaşadığı biliniyorsa, borçlu haciz yapılan yerde bulunamadığı için haczi kabil mala rastlanmamasına ilişkin tutulan tutanak şekli olup, yasanın aradığı anlamda kesin aciz vesikasının yasal sonuçlarını doğurmaya elverişli kabul edilemez.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılmasını ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Akçaabat İcra Hukuk Mahkemesinin 10.05.2019 tarih, 2018/157 Esas ve 2019/44 Karar sayılı kararına dayanılarak, kesin aciz belgesi niteliğinde olan haciz tutanağının zamanaşımını kestiğinden bahisle şikâyetin reddine karar verilmiş ise de bahsi geçen icra hukuk mahkemesi kararının incelenmesinde; netice itibariyle şikâyetin reddedildiği, yerleşik içtihatlarımıza göre aslolan hüküm fıkrası olup kararın bu haliyle kesinleştiği dolayısıyla dosyada kesin aciz niteliğinde bir belgenin bulunmadığı, anılan kararın gerekçesindeki saptama yerinde olmadığı gibi içeriğinde de çelişkiler bulunduğu, borçlu adına kayıtlı araç ve taşınmaz bulunduğu ve bunlar üzerine haciz konulduğunun belirtildiği, akabinde haciz tutanağının kesin aciz aciz belgesi niteliğinde olduğu cümlesinin yazıldığı, bu durumun ise maddi hataya müstenit olduğu, sonuçta mahkemenin açıkça şikâyeti reddettiği görülmektedir.
O halde, somut olayda, zamanaşımını kesen bir sebep bulunmayıp, İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu görülmekle, istinaf başvurusunun esastan reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25.03.2024 tarih ve 2024/1246 Esas-2024/584 Karar sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.