Logo

12. Hukuk Dairesi2024/4909 E. 2024/10288 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde, borçlunun faiz oranına itirazı üzerine mahkemece belirlenen temerrüt faizi oranının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Takip dayanağı sözleşme hükmü gereğince temerrüt faiz oranının, alacaklı banka tarafından temerrüt tarihinde TL kredilere uygulanan en yüksek kredi faiz oranının iki katı olarak belirlenmesi gerekirken, mahkemece hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak faiz oranının tespit edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK'nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin oybirliği ile reddine karar verildikten sonra işin esası incelendi:

1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, borçlu ile alacaklının (katılma yoluyla) aşağıdaki bentlerin dışındaki sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2-İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; sair nedenlerle birlikte faiz oranına itirazda bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince, bilirkişi raporundaki tespitlerin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, takip tarihi itibariyle toplam alacak miktarının 52.453.369,04 TL, temerrüt faizi oranının % 44 olarak tespiti ile aşan kısımlar yönünden icra emrinin iptaline karar verildiği, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verildiği görülmektedir.

Somut olayda, takibe dayanak 28.03.2014 tarihli ve 5.000.000 Usd bedelli genel kredi sözleşmesinin “Gecikme ve Temerrüt Faizi” başlıklı 2.7. maddesinde “ … Müşteri, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren borcun tamamen tasfiye edildiği tarihe kadar, Banka'nın Müşteriye kullandırdığı nakdi kredi türlerine kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde Banka'ca uygulanan (TL krediler için TL kredilere uygulanan, yabancı para krediler için ise o döviz cinsinden kredilere uygulanan) en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında, temerrüt tarihi itibariyle temerrüt faizi hesaplamasını … kabul eder. Müşteri ayrıca, Bankaca, yabancı para üzerinden kullandığı kredi borçları hakkında yabancı para üzerinden takip yapılabileceği gibi yabancı para borçlarının temerrüt veya takip tarihinde Banka'nın uyguladığı kurlar üzerinden Türk Lirası'na çevirerek, bir önceki cümlede belirtilen şekilde Banka'nın TL kredilere uyguladığı faizin 2 katı oranında temerrüt faizi uygulanabileceğini, bu faiz oranı esas alarak haklarında dava ve takip açabileceğini kabul eder.” düzenlemesinin yer aldığı, takip talebinde yabancı para alacağının Türk Lirası’na çevrilerek % 49,60 oranında temerrüt faizi ile tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosya içeriğinde alacaklı banka tarafından temerrüt tarihi itibariyle TL kredilere fiilen uygulanan faiz oranlarına ilişkin bilgi ve belgenin bulunmadığı tespit edildiği, buna rağmen bilirkişi tarafından alacaklı bankaca uygulanan faiz oranının % 22 olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, alacaklının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bankaca uygulanan en yüksek kredi faiz oranının % 34,90 olduğu, temerrüt faiz oranının da bu oranın 2 katı olan % 69,80 olarak uygulanması gerektiğinin ileri sürüldüğü görülmüş olup, bilirkişi raporu bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir.

O halde, İlk Derece Mahkemesince, alacaklı banka tarafından temerrüt tarihi itibariyle TL kredilere fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı getirtilmesi ile bilirkişiden Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, temerrüt faiz oranı ve alacağı yönünden hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Alacaklının katılma yoluyla temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 27.03.2024 tarihli ve 2022/2758 E. - 2024/547 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 27.04.2022 tarihli ve 2020/786 E. - 2022/573 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 05.12.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.