"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi borçlular ... ve ... hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte 3.537.000 TL asıl alacak ve ferilerinin talep edildiği, borçluların icra mahkemesine verdikleri dilekçede takibe konu 09.08.2022 tanzim 30.12.2022 vade tarihli 4.155.000 TL miktarlı bononun ödendiğini ileri sürerek bila tarihli bir ödeme belgesi ibraz ettikleri, söz konusu belgede “Verilen para 293.000 bin Tele-İkiyüzdoksanüçbintele-çek ... Kocaer Çeki-#325.000# çek verdim-Senede istinaden 3537.000 Televerdim-Veren ... Alan ...” bila tarihli imzalı bir adi belge olduğu görülmektedir
Alacaklı ... icra mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde, borçlunun sunduğu belgenin takibe konu bono nedeniyle verildiğini ve belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak belgede yer alan “senede istinaden 3.357.000 TL verdim” ibaresinin belgeye sonradan eklendiğini ileri sürmüştür.
Takibe konu alacak miktarı 3.537.000 TL olup, alacaklının belgeye sonradan eklendiği ileri sürdüğü ibarede yazılı miktarla aynıdır.
Alacaklının ikrarı ile ödeme belgesinde yazılı ödemelerin takibe konu bono borcu ile ilgili olduğu ve belge altındaki imzanın kendisine ait olduğu çekişmesiz olup belgede tahrifat yapılarak belgeye sonradan “senede; istinaden 3.537.000 TL verdim” ibaresinin eklendiği iddiasının ispatı alacaklıya aittir. Ödeme belgesi içeriğinde HMK’nın 207. maddesi kapsamında çıkıntı, kazıntı veya silinti görülmediğinden, imzası ikrar edilen bu belge İİK’nın 169/a maddesinin birinci fıkrasında yazılı ödeme (itfa) belgesi niteliğindedir.
Öte yandan alacaklı söz konusu belgenin hazırlanıp imzalanmasından sonra alınan görüntüsünde bu belgenin bulunmadığını belgenin bu halinden sahte olarak üretildiğini ileri sürerek suret belge sunmuş ise de söz konusu fotokopi, belge niteliğinde olmayıp hukuki sonuç doğurmaz. Alacaklının tahrifat iddiası yargılamayı gerektirir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 427,60 TL temyiz
harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 12.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Üye ...’ın Karşı Oy Yazısı:
Davalı/alacaklı tarafından davacı/borçlular aleyhine 09.08.2022 tanzim, 30.12.2022 vade tarihli ve 4.155.000,00 TL miktarlı bononun 3.537.000,00 TL kısmına yönelik kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapıldığı, davacı/borçluların takibe konu alacağı ödediklerine dair bila tarih (tarih bulunmayan) “Veren:..., Alan:... (senede istinaden 3.537.000 Tele Verdim.)” şeklinde belge sundukları, sunulan belgede davacı/borçlu ... ve davalı/alacaklı ...'ın imzalarının bulunduğu ve tarafların bu imzaya itiraz etmedikleri, itirazın senette yer alan "senete istinaden 3.537.000 Tele verdim" ibaresinin senede sonradan eklenip eklenmediğine ilişkin olduğu, davalı/alacaklının bahsi geçen ibareyi senede sonradan davacı/borçlular tarafından eklendiğine ilişkin savunması ve bu savunmasına ilişkin dosyaya sunduğu delil dikkate alındığında, senedin ilk halinde "senete istinaden 3.537.000 Tele verdim" ibaresinin bulunmadığı bu ibarenin en başından itibaren bulunduğu konusunda ispat yükünün davacı/borçlu ...'da bulunduğu ancak buna ilişkin bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığından icra mahkemelerinin kısıtlı yetkisi (dar yetkili olması) ve icra takibine konu alacağın varlığı devam ettiğinden (borcun ödendiği ispatlanamadığından) davalı/borçluların itirazlarının reddine, icra mahkemelerinin yetkisi de gözetilerek davacının kötüniyetli olduğu hususu tam olarak ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, bu kararın taraflarca yasal sürede istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince borçlular tarafından dosyaya sunulan ve alacaklı tarafından imzası inkar edilmeyen (belgedeki imzayı kabul eden) alacaklının ödeme belgesinde tahrifat yapıldığı yönündeki iddia yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesinin dar yetkili olması hususu da dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davacı borçluların borca itirazlarının kabulü ile davacılar yönünden takibin durdurulmasına, yasal koşullar oluşmadığından davacı/borçlular lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, anılan karar davalı/alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Başvuru bu hali ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 169. maddesine dayalı, ödeme emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa (ödeme) itirazı olup, İİK'nin 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa (ödeme) yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. İİK'nin 169/a maddesi uyarınca, takibe konu borcun ödendiğinin kanıtlanabilmesi için ise ödeme belgesinde, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur.
Somut olayda; bila tarihli (tarih kısmı bulunmayan) “Verilen Para” başlıklı "senete istinaden 3.537.000 Tele verdim" şeklindeki belge sunulmuş ise de takip konusu bonoya mahsuben yapıldığı yönünde bir açıklama bulunmadığı gibi, alacaklının bu ödemenin takip konusu bonoya ilişkin olarak yapıldığı yönünde açık kabul beyanının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ödeme iddiasında bulunan davacı/borçlular, bu iddialarını İİK'nin 169/a maddesinde öngörülen bir belgeyle kanıtlayamamışlardır.
O halde; davacı/borçlular, borca itirazlarını ispatlayamadıklarından mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, kararın BOZULMASI gerekirken Dairemizin sayın çoğunluğunun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum.12.12.2024