"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, mirasçı borçlular icra mahkemesine başvurularında, takibe konulan senetteki imzanın murislerine ait olmadığını, bononun 17.12.2019 tarihli satış sözleşmesine ilişkin olduğunu, bono arka yüzündeki açıklamanın bu sözleşme dolayısı ile sözleşmenin teminatı olarak düzenlendiğini gösterdiğini borcun zamanaşımına uğradığını, takibe konu senedin bono niteliğinde olmadığını ileri sürerek borca ve imzaya itiraz ettiklerini, öncelikle takibin geçici olarak durdurulmasını haksız olan alacaklı aleyhine asıl alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir. İcra mahkemesince borçluların imzaya ve borca yönelik itirazlarının reddine takibin durdurulmasına karar verildiğinden davacı aleyhine İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca tazminata ve para cezasına hükmedildiği, borçluların istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerine davacıların tüm itiraz ve şikayetlerinin reddine, koşulları oluşmadığından inkar tazminatı ve para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına karar verildiği, alacaklı tarafından, davacıların imzaya ve borca ayrı ayrı haksız olarak itiraz ettiği ve takip durdurulduğu halde icra inkar tazminatının kaldırarak karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesi ile temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
“İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Anılan itiraz, ödeme, borçlunun borcu olmadığı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır” (Prof. Dr. Kuru, ... İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul 2004, s. 107)
Borçlu imzaya itirazla birlikte imza itirazı ile çelişme halinde olmayan itiraz sebeplerini ileri sürülebilir. Örneğin zamanaşımı, derdestlik, yetki gibi itirazlarda bulunabilir. Bu halde icra ESAS NO : 2024/5370
mahkemesi borçlunun alacağının esasa ilişkin olmayan borca itirazlarını imzaya itirazdan önce inceler. Bu itirazları doğru bulmaz ise bu itirazları reddedip imzaya itirazı incelemeye başlar.
Buna karşılık borçlu imzaya itirazla birlikte borcu ödediğini veya takibe konu senedin teminat olarak verildiğini ileri süremez. Çünkü imzaya itiraz bu tür itirazlarla çelişme halindedir. Bu halde borçlunun imzayı inkar etmediği sonucuna varmak da mümkündür. (Kuru ..., İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, Ankara, 2013, s. 807)
17.12.2019 tarihli satış sözleşmesine bağlı olarak verildiği böylece karşılıklı edimlerin teminatı niteliğinde olduğu için takip konusu yapılamayacağı, itirazı, borca itiraz niteliğindedir.
Borçlu, takibe konu bononun teminat bonosu olduğu İİK'nın 169/a maddesinin birinci fıkrasındaki belgelerle ispatlayabileceği gibi bono üzerine yazılı kayıtlar ile de ispatlayabilir. Senet üzerindeki yazılar ile teminat bonosu olduğu ispatlanır ise bu takdirde icra mahkemesi İİK'nın 169/a maddesine göre değil öncelikli olarak uygulanması gereken İİK'nın 170/a maddesini uygulayarak takibi iptal eder. Ancak bono üzerindeki kayıtların bono niteliğini etkilemediği sonucuna varılması halinde borçlunun teminat bonosu olduğu itirazı borca itiraz olduğundan takibin geçici durdurulması olması halinde talep de var ise, alacaklı lehine teminata hükmedilmesi gerekir.
İİK'nın 170/c maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre "icra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısı ile usuli dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfa haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu şerhe göre yapılan takibi iptal edebilir." Söz konusu hüküm hakimin talebe dahi gerek olmadan bu hükmü kendiliğinden uygulanmasını emretmektedir. İcra mahkemesi bono üzerindeki yazılardan bononun teminat bonosu olduğu sonucuna varır ise bu takdirde bononun unsurlarından biri olan kayıtsız şartsız ödeme vaadi unsuru bulunmadığı dolayısı ile bono niteliğinde olmadığından öncelikle uygulanması gereken İİK 170/a-2 maddesine göre takibi iptal eder.
Somut olayda icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen raporda takip konusu bonoda atılı bulunan imzanın borçluların murise ait olduğu kanaatine varıldığı şeklinde görüş bildirildiği, bu raporun hükme esas alındığı ayrıca bono arkasındaki ibarelerin senedin teminat senedi olduğunun kabulünü gerektirerek bir ibare olmadığı gibi senedin kambiyo vasfına da etkisinin olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine itiraz ve talep üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğinden davacı borçlular aleyhine İİK'nın 170/3 maddesi uyarınca tazminata ve para cezasına hükmedildiği görülmektedir.
İcra mahkemesi kararının borçlular vekilince istinaf edilmesi üzere Bölge Adliye Mahkemesi İİK'nın 170/b maddesi yollaması ile uygulanması gereken İİK'nın 67/3 maddesi hükmü uyarınca itiraz eden mirasçı hakkında tazminata ancak kötü niyetin ispat halinde hükmedilebileceği, mirasçıların kötüniyetle itiraz ettiklerinin sabit olmadığı, mahkeme kararının davalılar aleyhine ise tazminata ve para cezasına hükmedilmesi yönüyle isabetli olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkeme kararını kaldırıp, davacıların tüm itiraz ve şikayetlerinin reddine, koşulları oluşmayan inkar tazminatı ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verdiği, bu kararın alacaklı vekilince temyiz konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.
Borçlular bononun satış sözleşmesine bağlı onun teminatı olarak verildiğini diğer itiraz ve şikayetleri ile birlikte ileri sürdüklerine göre bu şekilde yapılan borca itiraz imza itirazıyla çelişme halinde olduğundan borçluların imzayı inkar etmedikleri sonucuna varılması gerekir. İcra Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkeme kararları ile bononun teminat bonosu olduğu takip konusu yapılamayacağı itirazı borca itiraz niteliğinde olup icra mahkeme gerekçesinde açıkladığı üzere bu iddia kanıtlanamamıştır.
Borçluların bu konudaki istinaf istemleri de Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş olup, çelişme konusu olmaktan çıkmıştır. Takibe konu senedin bono niteliğinde olduğu icra mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de kabul edildiğine göre İİK'nın 170/a maddesinin somut olayda uygulama olanağı yoktur. Takip muvakkaten durdurulduğuna, borçlunun borca itirazı reddedildiği ve alacaklının talebi de bulunduğundan İİK'nın 169/a-6. maddesi gereğince alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :
Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin 30.05.2024 tarih ve 2024/706 Esas – 2024/1516 Karar sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
HK/SA
Üye ...’ın Karşı Oy Yazısı:
İİK’nın 67/3. maddesi; “itiraz eden veli vasi veya MİRASÇI ise borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacılar murisi takibe dayanak senet keşidecisi ...'ın mirasçılarını gösterir 13.03.2023 tarihli veraset ilamının icra dosyası içerisinde bulunduğu, veraset ilamı içeriğinden murisin 10.03.2023 tarihinde vefat ettiğinin anlaşıldığı, mirasçılar hakkındaki icra takibinin 21.06.2023 tarihinde 3 aylık mirası ret süresinin bitiminden sonra başlatıldığının görüldüğü, takibe dayanak senedin bonolar için Türk Ticaret Kanunu'nda belirtilen tüm zorunlu unsurları taşıdığı ve kambiyo senedi vasfında olduğu, yine takip dayanağı bono yönünden uygulanması gereken yasa hükümleri dikkate alınarak 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 749 vd. maddeleri gereğince, poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıl olup, takibe dayanak bonoda vade tarihinin 20.02.2023 tarihi olması hususu nazara alındığında takibin üç yıllık zamanaşımı süresi dolmadan başlatıldığının anlaşıldığı, takibe dayanak bononun arka kısmında yer alan 17.12.2019 tarihinin vade tarihi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, yine takibe konu senedin arka yüzünde "17.12.2019 Cıtroen C3 Aırcros arabaya istinaden verilen 6850 Dolar paranın ...'a teslim edilmesi imza altına alınmıştır" içerikli yazının senedin teminat senedi olduğunun kabulünü gerektirecek bir ibare olmadığı gibi senedin kambiyo vasfına da bir etkisinin olmayacağı, davacıların bu yöndeki iddialarının ancak genel mahkemelerde görülecek bir menfi tespit davasının konusunu oluşturduğu değerlendirilmekle, davacıların borca itirazlarının reddine, ayrıca dayanak senetteki imzanın ... borçlu murise ait olduğu saptandığından imza itirazının da reddine karar verilmiş olup, bu karar yasal sürede davacı/mirasçılar tarafından istinaf edilmekle,
Sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmekle birlikte;
“… davacılar aleyhine %20 tazminata ve %10 para cezasına hükmolunmuş ise de; mahkeme kararının bu yönüyle isabetli olmadığı, ŞÖYLEKİ; imzaya itiraz yönünden İİK'nun 170/b.maddesindeki atıf nedeniyle somut olayda da uygulanması gereken İİK'nun 67/3. maddesindeki "itiraz eden veli vasi veya mirasçı ise borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır" hükmü gereğince somut olayda davacı "mirasçılar" hakkında tazminata hükmolunabilmesi için kötü niyetin sabit olması gerektiği, mahkemece, yargılama sürecinde takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş ve bu karar icra dairesince uygulanmış ise de itiraz eden mirasçıların kötü niyetle itiraz ettikleri sabit olmadığından haklarında tazminat ve para cezasına hükmolunmuş olmasının isabetli olmadığı, bunun gibi; borca itiraz hakkında uygulanacak olan İİK'nun 169. maddesinde borca itirazın esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde tazminata hükmolunacağının düzenlendiği, somut olayda senet metnine dayalı teminat iddiasının şikayet mahiyetinde olduğu, yasal dayanağını İİK.nun 170/a maddesinden aldığı ve bahsi geçen maddede şikayetin reddi halinde tazminat öngörülmediği, zamanaşımı itirazının da esasa ilişkin neden olmadığı, dolayısıyla davacının imzaya itiraz dışındaki diğer itiraz ve şikayetleri yönünden de tazminata hükmolunamayacağı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle mahkeme kararı, tazminat ve para cezası hükmü yönünden isabetli bulunmamıştır…” şeklindedir.
İİK'nın 170/b maddesinin atfı ile kambiyo senetlerindeki imza itirazlarında da uygulanması gereken aynı Yasanın 67/3. maddesinde; "İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötüniyetin sübutuna bağlıdır." hükmü dikkate alınarak imza itirazında bulunan mirasçıların kötü niyetle imza itirazında bulunduğu saptanmadığından, ayrıca borca itiraz hakkında da Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde de vurgulandığı üzere; yasal koşullar oluşmadığından borçlu/mirasçılar aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi isabetlidir(Zira Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 17.03.2014 tarih, 2014/4972 Esas ve 2014/7472 Karar, 07.05.2015 tarih, 2015/1168 Esas ve 2015/12660 Karar, 14.01.2016 tarih, 2015/23031 Esas ve 2016/736 Karar, 11.11.2020 tarih, 2020/2032 Esas ve 2020/9626 Karar sayılı ve daha pek çok emsal içtihadı da benzer niteliktedir).
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA karar verilmesi gerekirken Dairemizin sayın çoğunluğunun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum. 05.12.2024