Logo

12. Hukuk Dairesi2024/6057 E. 2025/454 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Borçlu şirket ortaklarının, şirketlerin hacizli malları üzerindeki istihkak iddialarının kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: İİK m. 97/a'da düzenlenen mülkiyet karinesinin aksinin ispatlanamaması, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanabilirliği ve borçlu ile üçüncü kişi şirketler arasında danışıklı işlem yapıldığının anlaşılması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin hacizlerin kaldırılmasına ilişkin kararının bozulmasına ve davacıların istihkak iddialarının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, üçüncü kişilerin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, haciz adresinin üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu, borçluların 3.kişi şirketlerin yetkilisi ve ortağı olması nedeniyle haciz mahallinde bulunmalarının doğal olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş, karara karşı davalı alacaklı istinafa başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu hacizler, üçüncü kişi şirketlerin ticaret sicil adresinde yapılmakla birlikte 30.12.2021 tarihli haciz, dayanak senet adresine yapılmış, haciz sırasında borçlu ... haciz mahallinde hazır bulunmuş, 3.1.2022 tarihli haciz sırasında da borçlu ...’un eşi hazır bulunmuştur. Hacizler sırasında borçlular adına çok sayıda belge ele geçirilmiştir. Bu durumda İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin ise davacı 3. kişiler tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Davacının dayandığı ayırt edici özellikleri bulunmayan faturalar, karinenin aksini ispata yeterli görülmemiştir.

Öte yandan, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin amacı, tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanılarak hukuki sorumluluktan kaçınmayı önlemek, hakkaniyeti sağlamaktır. Temelini Medeni Kanun m. 2'de düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından alan bu teori ile uygulamada şirketlerin tüzel kişiliğin perdesine sığınarak alacaklılarına borçlarını ödemelerinden kaçınmalarına engel olmaktadır. Perdeyi aralamak teorisiyle, tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişi sorumlu tutulabilmektedir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üyelerin, üyelerin borcundan tüzel kişinin ya da ana ortaklıkla yavru ortaklıkların özdeş kılınarak sorumlu tutulmasına olanak sağlanmaktadır. (Coşkun Koçak, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması 1. Uluslararası Ticaret Sempozyumu 02 Şubat 2008 Marmara Üniversitesi Hukuk FakültesiYayını s.h.58) Teorinin uygulanması sonucunda tüzel kişiliğe hukuken tanınan kişilik tamamen ortadan kaldırılmamakta, sadece somut olaya özgü olarak istisnaen tüzel kişi ile üyeleri arasındaki mutlak olan şahıs ve mal ayrılığı ilkesi uygulanmamaktadır.

Somut olayda, ticaret sicil kayıtlarına göre davacı 3.kişi ... Gıda ...Şti’nin ortakları borçlular ... ve ... olup diğer 3.kişi Üsküplü Gıda ....Şti’nin ortağı ise borçlu Mesuttur.

Bu durumda, davacı 3.kişi tarafından karinenin aksi ispatlanamadığı gibi tüzelkişilik perdesinin aralanması teorisi ve ticaret sicil kayıtları de dikkate alınarak borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı işlemler yapıldığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 22.01.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.