"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVACILAR/BORÇLULAR : ... mirasçıları: (..., ..., ..., ...) ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,
..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., .,.., ..., ...
DAVALI/ALACAKLI : ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar/borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibine karşı asıl ve birleşen davalarda borçluların takibin iptalini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince, asıl ve birleşen davalarda davaların kısmen kabulü ile takibe konu 829.809,44 TL asıl alacak ve bu alacağa işlemiş faiz kalemi yönünden takibin iptaline karar verildiği, asıl ve birleşen davalarda borçlular ve alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince takip dayanağı ilamın istinaf aşamasında bozularak ortadan kalkması nedeniyle şikayetin konusuz kaldığı belirtilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleşen davalarda esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği anlaşılmıştır.
Her dava ve şikayet açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K. ve HGK'nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı).
Somut olayda, takibe dayanak Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/379 E. 2020/373 K. sayılı ilamının tüm taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 02.03.2022 tarihli 2021/1410 E. 2022/1128 K. sayılı kararı ile bozulduğu görülmekte ise de, şikayet tarihi olan 13.01.2021’de henüz takibe dayanak Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ilamı hakkında verilmiş bir bozma kararı bulunmadığı, bu suretle ilamın ayakta olduğu anlaşılmakla borçlunun şikayette hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
O halde, Bölge Adliye mahkemesince tarafların ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurularının esası incelenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ:
Asıl ve birleşen davalarda borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 03.11.2023 tarih ve 2022/194 E.-2023/2086 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.05.2024 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
Üye ...’ın Karşı Oy Yazısı:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde usul ekonomisi ilkesi hüküm altına alınmıştır.
Usul ekonomisi ilkesi hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biridir. Adil yargılanma hakkına da hizmet eden usul ekonomisi ilkesi, etkin yargılamanın sağlanabilmesi için dava konusu uyuşmazlığın mümkün olduğu kadar basit, hızlı ve az giderle sonuçlandırılmasını ifade etmektedir.
Öte yandan, ilamlı icra takibi yapılabilmesi için bir mahkeme ilamı veya kanunların mahkeme ilamı niteliğinde saydığı bir belgenin bulunması gerekir.
Bir mahkeme hükmüne (ilamına) karşı temyiz yoluna başvurulmuş olması kural olarak o hükmün icrasını durdurmaz. Yani, ilam alacaklısı hükmün henüz kesinleşmemiş (hükme karşı temyiz yoluna başvurulmuş) olmasına rağmen ilamı icraya koyabilir. Özellikle konusu para olan ilamların icraya konulabilmesi için hükmün kesinleşmiş olması şart değildir.
Somut olayda; alacak davası sonucunda verilen Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/379 E. 2020/373 K. sayılı ilamının takibe konu edildiği, borçluların icra mahkemesine müracaatla dayanak ilamda hükmedilen alacaktan hangi davalıların hangi miktarda sorumlu olduğunun yazılı olmadığı, ilamın infaz kabiliyetinin bulunmadığı iddiasıyla takibin iptalini istediği, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davalarda davaların kısmen kabulü ile takibe konu 829.809,94TL asıl alacak ve bu alacağa işlemiş faiz kalemi yönünden takibin iptaline karar verildiği, asıl ve birleşen davalarda borçlular ve alacaklı tarafından işbu karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu, istinaf incelemesi devam ederken takibe dayanak ilamın Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 02.03.2022 tarih, 2021/1410 E. 2022/1128 K. sayılı kararı ile; önceki bozma ilamına uyulmasına rağmen gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, usulî kazanılmış hakların ve ıslah üzerine ileri sürülen zamanaşımı def'ilerinin gözetilmediği, diğer hususlarda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği gerekçeleriyle bozulduğu görülmüştür.
Yukarıda yer verilen ilke ve açıklamalar dikkate alındığında; dayanak ilam bozulmakla, hüküm ortadan kalktığından bozma ile ortadan kalkan ilama ilişkin olarak infaz kabiliyetinin bulunup bulunmadığının incelenmesi ve var ise takipte istenilen alacak miktarlarının doğru olup olmadığı hususunda hesaplama yapılması usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Şikayetin konusunu teşkil eden dayanak Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.12.2020 tarih, 2018/379 E. 2020/373 K. sayılı ilama aykırılık şikayetinin istinaf incelemesi devam ederken bozularak ortadan kalktığı anlaşıldığından, şikayetin konusu kalmadığından esası hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verilmesi ve şikayet tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinden sorumlu olacak tarafın belirlenmesi ile yetinilmesi gerekmektedir.
Buna göre aynı gerekçe ve ilkeler doğrultusunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASI gerekirken, 13.01.2021 şikayet tarihi itibariyle takibe dayanak ilam hakkında verilmiş bir bozma kararı bulunmadığından ilamın ayakta olduğu ve şikayetin esası hakkında istinaf incelemesi yapılması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulması yönündeki Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum. 22.05.2024