Logo

12. Hukuk Dairesi2024/7730 E. 2025/1091 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamlı icra takibinin iptali istemiyle açılan davada, istinaf başvurusunun reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının temyizen incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu ve karar gerekçesinin dosya kapsamıyla örtüşmediği, bu nedenle de usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK'nın 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:

Şikayetçi borçlunun ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, borçlunun istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.

Nitekim 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.

Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında, “Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son mercii olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı..hükme esas alınan raporun da kesin kanaat içeren rapor olması karşısında, mahkemece aynı doğrultuda gerekçe ile verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş...” şeklinde belirtilmesine rağmen, başvurunun imzaya itiraz olmadığı, dosya kapsamında imza incelemesine yönelik bir rapor da alınmadığı, şikayet konusunun Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli karar içeriğinde belirtilenler ile uyumlu olmadığı dolayısıyla kararın bir bütün olarak çelişkili olduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda anılan Yasa hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği üzere, bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın anılan çelişki giderilerek yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2 maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, bozma nedenine göre borçlunun esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.02.2025 gününde oybirliğiyle karar verildi.