Logo

12. Hukuk Dairesi2024/8070 E. 2025/2560 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra müdürlüğünün satış talebinin reddine dair kararına karşı yapılan şikayet üzerine verilen mahkeme kararının kesin olup olmadığı ve istinaf yoluna başvurulup başvurulamayacağı noktasında yaşanan hukuki uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İİK'nın 363. maddesinde sayılan işlemler dışında kalan işlemler hakkındaki kararlara karşı istinaf yolunun açık olduğu ve satış talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işleminin İİK’nın 363. maddesinde sayılan işlemlerden olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunu usulden reddeden kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalılardan ... ile ... tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçi alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; icra müdürlüğünün, 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 106’ncı maddesinin değiştirilmesi nedeniyle, alacaklı tarafından bakiye satış avansının sürede tamamlanmadığı belirtilerek satış talebinin vaki olmamış sayılmasına ve satış talebinin reddine dair verdiği 21.11.2023 tarihli kararının hatalı olduğunu ileri sürerek anılan kararın iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile söz konusu icra müdürlüğü kararının iptaline ve talep gibi işlem yapılmasına hükmedildiği, borçlular tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, kararın İİK’nın 363/1. maddesi gereğince kesin olduğundan bahisle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verildiği, kararın borçlular tarafından temyiz edilmesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararı ile kesin karar olduğu belirtilerek temyiz dilekçesinin reddine hükmedildiği, bu ek kararın da borçlular tarafından temyiz edildiği görülmüştür.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nın 363. maddesinde “İcra mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikâyet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına….” karşı istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Kanun koyucu bu maddede sınırlı sayma ilkesi kapsamında hangi işlemlere yönelik kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağını açıkça belirtmiştir. Sınırlı sayıda sayılan işlemler dışında kalan işlemler hakkındaki kararlara karşı istinaf yolu açık olup Bölge Adliye Mahkemesince işin esası incelenerek karar verilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta; şikayet konusu yapılan, satış talebinin vaki olmamış sayılmasına ve reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemi İİK’nın 363. maddesinde sayılan işlemlerden olmadığından, Dairemizin önceki içtihadından dönülmek suretiyle satış talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemi hakkındaki ilk derece mahkemesi kararının konu itibariyle kesin olmadığı; işbu işlem hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin kabulü yönündeki kararı satışın devamı sonucunu doğuracak nitelikte ise de; kararın konu yönünden kesin olup olmadığının belirlenmesinde aslolan şikayete konu müdürlük işlemidir.

O halde; Bölge Adliye Mahkemesinin 25.10.2024 tarihli ek kararının kaldırılmasına oy birliği ile karar verildikten sonra Bölge Adliye Mahkemesinin 18.09.2024 tarihli asıl kararının temyizen incelenmesine geçildi;

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, mahkeme kararının kesin kararlardan olmadığı dikkate alınarak, Bölge Adliye Mahkemesince, borçluların ileri sürdüğü istinaf nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kararın kesin nitelikte olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Şikayet edilen borçluların temyiz isteminin kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 18.09.2024 tarih ve 2024/2789 E. - 2024/2768 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçluların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.03.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.