Logo

12. Hukuk Dairesi2024/8285 E. 2025/356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Nafaka hükümlerine uymamak suçundan verilen mahkumiyet ve vekalet ücretine hükmedilmesi kararına karşı yapılan kanun yararına bozma talebinin incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: İcra emrinin MERNİS adresine doğrudan tebliğ edilmesinin usulsüzlüğü ve sonradan şikayete konu nafaka miktarlarının ödenmesi nedeniyle cezanın düşürülmüş olması gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Nafaka hükümlerine uymamak suçundan sanık ...'ın, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına, katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca 1.550,00 Türk Lirası vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana verilmesine dair Alaçam İcra Ceza Mahkemesinin 07.01.2022 tarihli ve 2021/26 esas, 2022/2 Sayılı kararına karşı Alaçam Cumhuriyet Başsavcılığınca vekalet ücretinin asıl alacak miktarını geçemeyeceğinden bahisle yapılan itirazın kabulü ile 900,00 Türk Lirası vekalet ücretinin sanıktan alınarak Hazineye irat kaydına ilişkin mercii Alaçam Asliye Ceza Mahkemesinin 11.03.2022 tarihli ve 2022/19 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 12.05.2023 gün ve 94660652-105-55-24122-2022-KYB sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.07.2023 gün ve KYB-2023/63326 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.04.2005 tarihli ve 2005/17-7 Esas, 2005/37 Sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa usulüne uygun tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikâyet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği,

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, anılan Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” şeklindeki şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında,

Somut olayda, icra takibine dayanak ilamda belirtilen adresi olan "Samanlı Mahallesi Bestekar Sokak No:2 Yıldırım/Bursa" adresine Alaçam İcra Dairesinin 217/12/2014 tarihli ve 2013/52 esas sayılı icra emri MERNİS şerhi düşülerek doğrudan 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla, icra emrinin tebliğ edilememesi sebebiyle nafaka hükümlerine uymamak suçunun yasal unsurları oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde

Kabule göre de,

1136 Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/1. maddesinde yer alan "Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir." aynı Tarifenin 11/3. maddesindeki "İcra mahkemelerinde duruşma yapılırsa bu Tarife gereğince ayrıca avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki bu ücret, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün iki ve üç sıra numaralarında gösterilen iş ve davalarla ilgili hukuki yardımlara ilişkin olup, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenecek avukatlık ücreti bu sıra numaralarında yazılı miktarları geçemez. Ancak icra mahkemelerinde açılan istihkak davalarında, üçüncü kısım gereğince hesaplanacak avukatlık ücretine hükmolunur." şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, somut olayda, katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden sanığın cezalandırılmasına karar verilmesinden dolayı katılan sıfatı gözetilerek tarifenin 14/1. maddesine göre belirlenecek vekalet ücretinin sanıktan tahsili ile katılan sanığa verilmesine şeklinde karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine konu dosya kapsamında, Alaçam İcra Ceza Mahkemesinin 13.05.2022 tarihli ve 2021/26 Esas, 2022/2 Sayılı ek kararıyla şikayete konu aylara ilişkin nafaka miktarının ödendiği gerekçesiyle, sanık hakkındaki cezanın bütün neticeleri ile düşürülmesine karar verildiği cihetle; incelenen dosyada yasaya aykırılığı ve hükmün infazını engelleyen düşme kararının bulunması nedeniyle kanun yararına bozma isteği konusuz kaldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.