"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı İlk Derece Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayet nedenleri ile birlikte takibe dayanak ipoteğin, alacaklı ile aralarında imzalanan sözleşmenin teminatını teşkil etmek üzere, üst sınır ipoteği niteliğini haiz olarak tesis edildiğini ve ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermediğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, takibe dayanak ipoteğin kesin borç ipoteği niteliğinde olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçeler benimsenmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, borçlu tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemizce, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmediğinden bahisle icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile mahkeme kararının bozulduğu, mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile icra emrinin iptaline, icra emri düzenlenmesi işleminin müdürlük işlemi olması nedeniyle borçlu lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
HMK'nın 326. maddesi, “Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” hükmünü amirdir.
Maddenin birinci fıkrası, hukuki korunma isteğinde haklı çıkmanın doğal bir sonucudur. Kural olarak, haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi bütün yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır. Ancak, kusuru olmaksızın aleyhine dava açılan ve yine aleyhine hüküm verilen taraf yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacaktır.
Davada haklı çıkan tarafın davasını vekille takip etmesi durumunda, lehine hükmedilen tutar olan vekalet ücreti de, bir tür yargılama gideridir ve sorumlusu yine HMK'nın 326. maddesine ve yukarıda açıklanan kurala göre belirlenecektir.
Bu durumda, her ne kadar icra emrinin düzenlenmesi işlemi icra müdürlüğü işlemi niteliğinde ise de, borçlunun kendini vekille temsil ettirdiği, alacaklı vekilinin 15.10.2024 tarihli duruşmada davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunduğu ve yapılan yargılama sonucunda mahkemece, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verildiği anlaşılmakla, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar uyarınca borçlu lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz olup mahkeme kararının vekalet ücretine hasren bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :
Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 15.10.2024 tarihli ve 2024/162 E. - 2024/481 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nın 364/2. ve HMK’nın 373/4. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.