Logo

12. Hukuk Dairesi2025/481 E. 2025/1967 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ölen keşideciye karşı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, mirasçılar aleyhine ek takip talebi olmaksızın düzenlenen ödeme emrinin geçerliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Ölü kişi hakkında takip yapılamayacağı ve mirasçıların takibe dahil edilmesi için alacaklının HMK m.124'e uygun ek takip talebinde bulunması gerektiği, aksi halde ödeme emrinin tebliğ edilemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair itiraz ve şikayet nedenlerinin yanı sıra ödeme emrinde kendisinin değil murisi ...'ın borçlu olarak gösterildiğini ileri sürerek ödeme emrinin ve takip talebinin iptalini istediği, İlk Derece Mahkemesince; sair itiraz ve şikayetleri yerinde görülmeyerek işlemiş faiz ve faiz oranına yönelik itirazın kabulüne karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince; esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124/3. maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4. fıkrasında da “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir....” hükmü yer almaktadır. Anılan hükmün icra takiplerinde de uygulanması gerekir.

04.05.1978 tarih ve 4/5 sayılı İBK’na göre ölü kişi hakkında takip yapılamaz. Bu durum kamu düzenine aykırılık olup İİK'nın 16/2. maddesine göre süresiz şikayete tabidir. Öte yandan alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ve dürüstlük kuralına da aykırı değil ise, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri doğrultusunda alacaklının taraf değişikliği yapmak sureti ile bu yanlışlığın düzeltilmesi mümkündür. Bu durumda, alacaklı vekili tarafından, ek takip talebi düzenlenerek, takibin usulünce mirasçılara yöneltilmesinin istenmesi gerekmektedir.

Somut olayda; alacaklı tarafından takip dayanağı bononun keşidecisi olan ve 07.08.2013 tarihinde ölen ... hakkında 25.03.2022 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, muris ... hakkında 10 örnek ödeme emri düzenlendiği, alacaklının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesine uygun olarak mirasçıları ek takip talebi ile takibe dahil etme talebi olmaksızın, 21.04.2022 tarihli mirasçıların dosyaya borçlu olarak eklenmesi ve ödeme emri gönderilmesi talebi üzerine, mirasçılara muris ...'ın borçlu olarak gösterildiği ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı ve bu ödeme emrinin mirasçılara tebliği üzerine mirasçılardan ...'in itiraz ve şikayette ESAS NO : 2025/481

bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçıları yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK'nın 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkündür. Alacaklının ek takip talebinde bulunmasından sonra mirasçıların borçlu olarak gösterildiği ödeme emrinin tebliği üzerine mirasçıların yasal sürede itiraz ve şikayet haklarını kullanmaları mümkündür.

Ancak mirasçılar hakkında ek takip talebinde bulunulmadan ölü kişi hakkında düzenlenmiş olan ödeme emri tebliğe çıkarılamaz. Bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir.

O halde, İlk Derece Mahkemesince; ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi ve istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Diğer taraftan temlik alacaklısı ...'un gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ:

Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 20.11.2024 tarih ve 2024/66 E.-2024/2746 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

Bursa 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 02.11.2023 tarih, 2022/295 E.-2023/707 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 05.03.2025 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Üye ...'ın Karşı Oy Yazısı;

Davalı/alacaklı tarafından muris ... ve dava dışı ... ... aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, şikayetçi/mirasçının icra mahkemesine yaptığı başvuruda; yetkiye, borca ve imzaya itirazlarıyla birlikte davacıya yöneltilmiş bir takip talebi bulunmadığından dava tarihi itibariyle davacı/borçlu mirasçıya takip yapılamayacağından (borçlu olmadığından ötürü) TAKİBİN İPTALİNE karar verilmesini istediği, İlk Derece Mahkemesince faize yönelik itirazın kısmen kabulü ile sair şikayet ve itirazların reddine karar verildiği, bu kararın davacı/borçlu mirasçı tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, kararın şikayetçi/mirasçı tarafından temyiz edildiği görülmüştür.

Medeni Kanun'un 50. maddesine göre; "Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir." Bu hüküm icra takipleri için de kıyasen uygulanmakta olup, taraf ehliyeti icra takibinde kendini takip alacaklısı veya takip borçlusu olabilme ehliyeti olarak göstermektedir. HMK'nın 115. maddesine göre taraf ehliyeti dava (takip) şartı olduğundan taraflar takip şartı noksanlığını takibin her aşamasında süreye tâbi olmadan icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürebilirler. Bu husus yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır. Takip şartı olan taraf ehliyetinin yokluğunun hukuki sonucu takibin iptal edilmesidir. Ancak; tarafın yanlış gösterilmiş olmasının kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde tarafları yeni bir dava açmaya zorlamanın usul ekonomisine aykırı olduğunu düşünen kanun koyucu HMK'nın 124. maddesi kapsamında iradi olarak taraf değişikliği yapılmasına imkan sağlamıştır.

İİK'nın 16. maddesinde; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukuki bir çaredir. Şikayet kendine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikayet, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özkan, M.S./Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara, 2013, s. 125 vd.).

Şikayet hakkının ileri sürülebilmesi için şikayet ehliyeti ve hukuki yararın bulunması gerekmektedir. Hukuki yarar, şikayet talebi üzerine re'sen gözetilmekle üçüncü kişiler şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunduğunu ispatlamalıdırlar.

Şikayette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararının bulunması gerekir (Kuru/Baki, s. 106).

İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin 2. fıkrasında; borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri; bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerlerinin takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.

Takip talepnamesine ilişkin ayrıntılı düzenleme İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 20. maddesinde yer almaktadır. Takip talebi örneği de “Örnek No:1” olarak Yönetmelik ekinde form halinde gösterilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, takip talebi icra dosyasının ilk tutanağıdır ve takip talebini alan icra müdürü talepname içeriğine, dayanağına ve yasaya uygun biçimde yapacağı bir değerlendirme üzerine bir ödeme ya da icra emri düzenler.

Somut olayda; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinin davalı/alacaklı tarafından muris ... hakkında başlatıldığı, takibe dayanak bononun incelenmesinde keşidecinin muris ... olduğu ve takipten önce 07.08.2013 tarihinde öldüğü, şikayete konu 24.03.2022 tarihli takip talebinde şikayetçinin murisi ...'ın borçlu olarak gösterildiği, toplam 151.987,26 USD üzerinden takip başlatıldığı (harca esas TL değerinin gösterildiği) akabinde 25.03.2022 tarihinde muris ... borçlu gösterilerek örnek 10 ödeme emri düzenlendiği, bu ödeme emrinin İİK'nın 53. maddesi uyarınca öngörülen 3 ay+3 günlük yasal süre beklenildikten sonra 28.04.2022 tarihinde şikayetçi borçlu mirasçıya tebliğ edildiği ve 30.04.2022 tarihinde itiraz ve şikayette bulunulduğu görülmüştür. Şikayet tarihi itibariyle davalı/alacaklı tarafından keşideci murisin mirasçısı şikayetçiye yönetilmiş bir takip talebi ya da HMK 124. maddeye uygun "kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı" ek takip talebinin bulunmadığı, keşideci muris aleyhine 24.03.2022 tarihli takip talebi nedeniyle muris ... borçlu gösterilerek 25.03.2022 tarihli ödeme emrinin tanzim edildiği ve 28.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

İcra takip dosyasında, 07.08.2013 tarihinde vefat eden ... hakkında 24.03.2022 TARİHLİ TAKİP TALEBİ bulunmakta olup, ölü hakkında takip başlatılmıştır. Borçlu mirasçı hakkında ayrıca takip talebi veya HMK'nın 124. maddesi uyarınca ek takip talebi bulunmadan ödeme emri düzenlenmiştir. HMK'nın 115. maddesine göre taraf ehliyeti dava (takip) şartı olduğundan taraflar takip şartı noksanlığını takibin her aşamasında süreye tâbi olmadan icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürebilecekleri gibi bu husus yargılamanın her aşamasında kamu düzeni nedeniyle mahkemece re'sen dikkate alınır. Takip şartı olan taraf ehliyetinin yokluğu dikkate alınarak davacı/borçlu mirasçı yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir (Zira İBK 04.05.1978 tarih ve 4/5 benzer niteliktedir.).

Yukarıda belirtilen nedenlerle; borçlu/mirasçı şikayetçinin temyiz itirazlarının (kamu düzeni nedeniyle re'sen) kabulü ile "takibin iptali" yönünde karar verilmesi gerekirken, Dairemizin sayın çoğunluğunun "ödeme emrinin iptali" şeklindeki görüşüne katılamıyorum. 05.03.2025