"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlunun sair itiraz nedenlerinin yanı sıra ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ve tebligattan 25.04.2023 tarihinde haberdar olunduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti ve zamanaşımı itirazının reddine, borca itirazının ise süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ''Tebligat Mazbatası'' başlıklı 23. maddesi 9. bendinde; "tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzası”nın tebliğ evrakında bulunmasının emredildiği, ''Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi'' başlıklı Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesinin (ğ) bendinde ise ''Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun adı, soyadı, sıfatı ve imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını" içermesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmüştür.
Somut olayda, borçlu adına TK’nın 21/2.maddesi gereğince tebliğ edilmesi şerh verilerek çıkarılan ödeme emrinin 24/07/2018 tarihinde, gösterilen adreste muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, tebliğ imkansızlığı nedeniyle taşınmış olduğundan ilgili mahalle muhtarına tebliğ edildiği, 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldığı, şerhiyle tebliğ edildiği, tebliğ evrakı üzerinde tebliğ memurunun adı ve soyadının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu hali ile tebliğ memuruna ait bilgiler bulunmadan yapılan tebligat, yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırı olup usulsüzdür.
Usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu'nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, hakkındaki takipten daha evvel haberdar olduğuna dair bir delil bulunmaması halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece, borçlunun başvurusunun süresinde olup olmadığının denetlenmesi ve borçlunun hakkındaki takibi beyan ettiği tarihten daha evvel öğrendiği tespit edilemez ise işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 24.10.2024 tarih ve 2023/1337 E.- 2024/1814 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Ankara 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 04.07.2023 tarih ve 2023/393 E.-2023/630 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.