Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10116 E. 2023/406 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, nafaka ve tazminat miktarları, velayet düzenlemesi ve davalı erkeğin cevap dilekçesinin yasal sürede verilip verilmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu, davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma, ziynet ve çeyiz alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının reddine, çeyiz alacağı davası hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 20.03.2017 tarihinde evlendiklerini, dava tarihi itibariyle müvekkilinin 9 aylık hamile olduğunu, davalının, davacıya evliliğin başından bu yana kötü davrandığını, hakaret ettiğini, karnındaki çocuğun kendisinden olmadığını ve kendisini evde istemediğini söylediğini, evden kovduğunu, müvekkilinin ailesi ile görüşmesini engellediğini, müvekkiline şiddet uyguladığını, bağımsız konut temin etmediğini beyanla, davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, davalı tarafta bulunan çeyiz eşyalarının müvekkile teslimini aksi halde eşyaların değerinin dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsilini, müvekkilinden alınan ancak iade edilmeyen 300 gram altının aynen ya da nakdi olarak müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesini, müvekkilinin işi, geliri ve malvarlığı bulunmaması nedeniyle adli yardım talebinin kabul edilmesini talep ve dava etmiş, dava devam ederken doğan müşterek çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Dava dilekçesi davalı erkeğe 29.05.2018 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne aykırı şekilde usulsüz olarak tebliğ edilmiş, davalı asıl, dosyaya sunduğu 18.06.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde, dava dilekçesini 30.05.2018 tarihinde tebliğ aldığını beyan etmiştir. Davalı erkeğin dava dilekçesinden haberdar olduğu tarih 30.05.2018 tarihi olup, cevap dilekçesi sunulması için son tarih 13.06.2018 tarihidir. Bu durumda davalı asıl tarafından sunulan 18.06.2018 havale tarihli cevap dilekçesinin yasal iki haftalık süreden sonra sunulduğu anlaşılmaktadır.

2.Davalı erkek vekili yasal süreden sonra sunduğu cevap dilekçesinde, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise yargılamanın devamı sırasında doğan müşterek çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin davacıya yönelik hakaret etme, evden gitmeye zorlama, davacıyı istemediğini beyan etme ve bağımsız konut temin etmeme şeklindeki kusurlu vakıalarının sabit olduğu, davalı kadına ise kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığı, zira davalı erkeğin süresinden sonra cevap dilekçesi sunduğu, her ne kadar erkeğin tanıkları dinlenilmiş ise de süresinde cevap dilekçesi sunmayan tarafın, bu konuda karşı tarafın açık muvafakatinin bulunmadığı da gözetildiğinde delilerinin hükme esas alınamayacağı ve kadına kusur izafe edilemeyeceği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, ziynet alacağı davasının ispat edilemediği, çeyiz alacağı davasının ise konusunun kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile velâyeti anneye verilen müşterek çocuk arasında yatılı kişisel ilişki tesisine, velâyeti anneye bırakılan müşterek çocuk lehine dava tarihinden itibaren aylık 100,00 TL tedbir, kesinleşmeden itibaren aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 150,00 TL tedbir, kesinleşmeden itibaren aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, kadının ziynet alacağı davasının reddine, çeyiz alacağı davası hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların miktarı ve reddedilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinin müvekkiline tebliğinin usulsüz olduğunu bu nedenle müvekkili tarafından sunulan cevap dilekçesinin süresinde olduğunu beyanla, hükmün tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların müşterek çocukları ...'un yargılamanın devamı aşamasında 18.05.2018 tarihinde doğduğu, bu nedenle müşterek çocuk yararına hükmedilecek tedbir nafakasına müşterek çocuğun doğum tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; erkeğin, İlk Derece Mahkemesinin ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihine yönelik istinaf talebinin kabulüne, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 100,00 TL tedbir nafakasının müşterek çocuğun doğum tarihinden itibaren hükmün kesinleşmesine kadar davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı kadının tüm, davalı erkeğin sair istinaf istemlerinin ise mahkeme gerekçesinde isabetsizlik bulunmadığından bahisle esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinin müvekkiline tebliğinin usulsüz olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından sunulan cevap dilekçesinin süresinde olduğunu, mahkemenin gerekçesinde hem müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu belirtip hem de cevap dilekçesinin süresinde olmadığını kabul etmesinin hükmün kendi içinde çelişki oluşturduğunu, müvekkilinin bu suretle mağduriyetine sebep olacak şekilde karar verildiğini, affedilen vakıaların boşanma hükmüne esas alınamayacağını, yevmiyeli inşaat işçisi olup hükmedilen miktarları ödeme gücünün de bulunmadığını, boşanma hükmünü kabul ettiklerini beyanla, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve velâyet düzenlemesi yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık ve hüküm, davacı tarafından açılan boşanma davasında tarafların kusurlu olup olmadığı, kusur oranlamasının yerinde olup olmadığı, cevap dilekçesinin süresinde verilip verilmediği, nafaka ve tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve velâyet düzenlemesinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi ve 182 nci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.