"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1215 E., 2022/1543 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/623 E., 2022/163 K.
Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf davalı ... ve vekilleri gelmedi. Davalı vekili Avukat ...'in duruşmanın 30 dk. sonraya bırakılmasını talep ettiği görüldü. Davacı vekili benim hastane randevum vardır bu nedenle meslektaşımı bekleyemiyorum mazeretini kabul etmiyorum dedi. Duruşma saatinin 9.40 olduğu ve şu anda 9.55 olduğu görüldü. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde bedelinin tamamının müvekkili tarafından ödenerek davalı adına 856 ada 2 parsel 1 nolu bağımsız bölüm, 858 ada 3 parsel 2 nolu bağımsız bölüm, 2730 ada 91 parsel 2 nolu bağımsız bölümün edinildiğini, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, duruşma tutanağında boşanmanın fer'îleri dışında her ne kadar "... katkı payı talep edilmeyeceği..." belirtilmiş ise de, bu ibarenin bağlayıcılığı belirli şartları oluşmadığından geçerli olmadığını, protokole tasfiyeye konu malların ayrıca ve açıkça yazılmadığını, tutanağa geçirilmediğini, boşanmanın kesinleşmesinden sonra davalının bu haksız ediniminden kaynaklanan alacak - tazminat istenmesini önleyecek bir hüküm olmadığını, ev hanımı olan davalının tasfiyeye konu taşınmazlara parasal veya para ile ölçülebilen maddî bir değer koymak suretiyle herhangi bir katkısının olmadığını belirterek; tasfiyeye konu taşınmazların dava tarihindeki sürüm değerlerinin belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı erkek vekili 26.11.2021 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda talep miktarını toplam 1.288.500,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının zamanaşımının dolmasına iki gün kala davayı açtığını, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, tasfiye konusu mallara yönelik haklarından feragat ettiğini, tarafların boşanma dava dosyasındaki beyanlarının kabulle ikrar edildiğini, tarafların anlaşmalı olarak boşanma davasını bitirmeye karar verdiklerini ve anlaşarak boşandıklarını, katkı taleplerinden açıkça feragat ettiklerini beyan ve kabul ettiklerini ve kararın kesinleştiğini, taşınmazların edinilmesine davacının katkısının olmadığını, müvekkilinin ve oğlunun katkıları ile alındığını, davacının borçlarının da müvekkili ve oğlu tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, tarafların boşanma davasında 15.09.2009 tarihli duruşmada "... Şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı olarak boşanmaya karar verdik, artık sulh olamayız, bu kararı iyice düşünerek aldık, karşılıklı olarak nafaka, manevî ve maddî tazminat, katkı payı, masraf talebimiz yoktur. Bu şekilde boşanmamıza karar verilsin. ..." şeklindeki açık ikrarları ıslak imzaları ile duruşma tutanağına geçtiği, mal paylaşımına yönelik talebin boşanma davasında saklı tutulmadığı, açıkça taraflarca mal paylaşımının yapıldığının ve birbirlerinden taleplerinin olmadığının kabul ve beyan edildiği, bu beyanın tarafları bağlayıcı mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma davasında nafaka ve tazminatların boşanmanın fer'îsi olup katkı payı alacağının ise boşanmanın fer'îsi olmadığını, kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini, boşanma kararının mali sonuçlarına bağlı olarak kesinleşip katkı payını etkilemediğini, anlaşmalı boşanma kararının hüküm ve gerekçesinde katkı payına yönelik bir ibare olmadığını, kaldı ki müvekkilinin İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporlarında geçtiği üzere boşanma dışında katkı payından vazgeçmeye yönelik bilincinin bulunmadığını ve serbest iradesinin fiili ve hukuki durumu ile mevcut olmadığını, boşanma ilamında kısa karar ile gerekçeli kararda çelişki olduğunu, anlaşmalı boşanma sırasında müvekkilinin psikolojik tedavi gördüğünü, buna rağmen duruşmaya çıkarıldığını, davalının davacının pskiyatrik durumunu bilmesine rağmen boşanma davası açıp haksız kazanç elde ettiğini belirterek; istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar taraflar arasında yazılı bir protokol yapılmamış ise de anlaşmalı boşanma davasına konu duruşma sırasında sözlü olarak tarafların birbirlerinden katkı payı olmadığına yönelik imzalı beyanları olduğu, tasfiye konusu taşınmazların da edinim tarihi itibariyle taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde satın alındığı, duruşmada dinlenen tarafların ortak çocukları olan tanıkların boşanma duruşmasından önce anne ve babalarının birbirlerinden katkı payı alacağı olmayacağına yönelik anlaşma yaptıklarının beyan ettiği, davacının boşanma kararının kesinleşmesinden sonra İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinde 2010 yılı içinde ağır depresyon tedavisi görmüş olmasının tek başına iradesinin fesada uğratıldığını ispata yeterli olmadığı gibi tedavisinin sona ermesinden sonra uzunca bir süre irade fesadından bahsetmeyerek anlaşmalı boşanma davasındaki boşanma ve fer'îleri dışında katkı payına ilişkin olarak iradesinin fesada uğratıldığını iddia ederek eldeki davayı açmış olmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, tarafların duruşma zaptında yer alan sözlü beyanları katkı payı yönünden hükme geçirilmemiş ise de davacının mal rejimi davasının 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına iki gün kala duruşmadaki beyanının irade fesadı ile sakatlandığını ileri sürmesinin sözleşme hukukuna egemen olan ahde vefa ilkesine de aykırı bulunduğu, dürüstlük kuralı gereği tarafların anlaşmalı boşanma sırasında aralarındaki mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma davasında nafaka ve tazminatların boşanmanın fer'îsi olup katkı payı alacağının boşanmanın fer'îsi olmadığını, kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini, boşanma kararının mali sonuçlarına bağlı olarak kesinleşip katkı payını etkilemediğini, anlaşmalı boşanma kararının hüküm ve gerekçesinde katkı payına yönelik bir ibare olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporlarında geçtiği üzere boşanma dışında katkı payından vazgeçmeye yönelik bilincinin bulunmadığını ve serbest iradesinin fiili ve hukuki durumu ile mevcut olmadığını, anlaşmalı boşanma sırasında müvekkilinin psikolojik tedavi gördüğünü, buna rağmen duruşmaya çıkarıldığını, davalının davacının pskiyatrik durumunu bilmesine rağmen boşanma davası açıp haksız kazanç elde ettiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanma dava dosyasındaki beyanlarının mal rejiminin tasfiyesini kapsayıp kapsamadığı, mahkeme içi ikrar bulunup bulunmadığı ve iradenin fesada uğrayıp uğramadığı, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 188 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 5 inci maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 ve devamı maddeleri, 646 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...