"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadının nafaka talebinin reddine, maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile hüküm kaldırılarak yeniden esas hakkında karar vermek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma hükmü kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle kararın esası incelenmeksizin kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalı kadının boşanma davasındaki boşanma hükmü kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle kararın kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacı-karşı davalı kadının açtığı asıl davadaki boşanma hükmü kesinleştiğinden davalı-karşı davacı erkeğin karşı davasındaki boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin bağımsız müşterek konut tesis etmediğini, erkeğin ve erkeğin ailesinin olumsuz tavırları dolayısıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, erkeğin sevgi ve saygı göstermediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ekonomik şiddet ve baskı uyguladığını, ailesinin evlilik birliğine müdahalede bulunduğunu, ailesi tarafından ezildiğini ve erkeğin bu duruma engel olmayarak kök ailesinden yana tutum sergilediğini, erkeğin annesi tarafından evden kovulduğunu ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların evlendikten sonra kadının rızası ve isteği doğrultusunda erkeğin ailesi ile birlikte oturduklarını, kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, erkeğin ailesine saygı göstermediğini, erkeği sevmediğini ve baskı ile evlendiğini söyleyerek gururunu incittiğini, evi terk ederek kök ailesinin yanına döndüğünü, daha sonra tarafların tekrar bir araya geldiklerini ancak kadının aynı davranışları sergilemeye devam ettiğini, erkeği maddî gücünden fazlasını yapması için baskı uyguladığını, hakaret ettiğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ederek sosyal medya hesabı üzerinden evli bir kadına yakışmayacak davranışlarda bulunduğunu, erkeği aşağıladığını ve odaları ayırdığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkek lehine 60.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminatın kadından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 02.05.2018 tarih ve 2017/164 Esas, 2018/531 Karar sayılı kararı ile tarafların evlendikten sonra erkeğin kök ailesinin de bulunduğu eve yerleştikleri, birlikte yaşama neticesinde bir takım problemlerin yaşandığı, davalı-karşı davacı erkeğin, boşanma davası devam ederken nişanlanarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı dolayısıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olması nedeniyle asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadının nafaka talebinin reddine, kadın lehine 3.500,00 TL maddî, 3.500,00 TL manevî tazminat ödenmesine, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekilinin, karşı davanın kabulü, kusur tespiti, nafaka talebinin reddi ve tazminat miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekilinin ise kusur tespiti ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2020 tarih ve 2018/2674 Esas, 2020/1608 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kusur durumuna ilişkin olarak erkeğin ağır kusurlu olduğunun belirtildiği, erkeğin davasının da kabulüne karar verildiği halde kadına ilişkin kusurların ne olduğunun karar gerekçesinde belirtilmediğinden bahisle kararın, asıl boşanma davadaki boşanma hükmü hariç olmak üzere kaldırılmasına, tarafların sair istinaf itirazları incelenmeksizin yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 13.04.2021 tarih ve 2021/8 Esas ve 2021/414 Karar sayılı kararı ile, erkeğin annesinin kadına kötü muamelede bulunduğu, kadının ise birlik görevlerini yerine getirmediği, erkeği aşağıladığı, benimsemediği, eşinin kendisi ile beraber gelmesini istemediği ve odaları ayırdığı tarafların ileri sürdüğü diğer vakıaların da bir kısmının ispatlanamadığı, diğer kısmının da af kapsamında kalmış olduğu yönünde yapılan tespitler doğrultusunda davalı-karşı davacı erkeğin az, davacı-karşı davalı kadının ise ağır kusurlu olduğundan bahisle boşanma hükmü 17.12.2020 tarihinde kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı kadının nafaka ve maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı-karşı davacı erkek yararına 3.000,00 TL maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekilinin, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur tespiti, nafaka ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2021 tarih ve 2021/1029 Esas, 2021/1950 Karar sayılı kararı ile boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu olarak kabul edilmesiyle beraber kadına yüklenen kusurlu davranışın ne olduğunun, ya da kusur yüklenip yüklenmediğinin gerekçede açıkça belirtilmemesi, dairece daha öncede verilen kararda asıl davada verilen boşanma hükmü hariç İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verildiği halde karşı davanın kabul edilip edilmediğinin hükümde belirtilmemesinin hatalı olması nedeniyle kararın esası incelenmeksizin kaldırılmasına, tarafların usuli kazanılmış haklarına riayet etmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 11.05.2022 tarih ve 2021/1338 Esas ve 2022/315 Karar sayılı kararı ile, davalı-karşı davacı erkeğin annesinin ve kız kardeşinin kadına kötü muamelede bulunduğu, erkeğin bu duruma müdahale etmediği, müşterek hane açılması konusunda kadına söz verdiği ancak sözünü yerine getirmediği, davacı-karşı davalı kadının ise birlik görevlerini yerine getirmediği, erkeği aşağıladığı, onu benimsemediği, eşinin kendisi ile gelmesini istemediği ve odaları ayırdığı, erkeğin nişanlandığı iddia edilmişse de bu olayın dava tarihinden sonra olduğu ve kusur belirlemesine esas alılamayacağı yönünde yapılan değerlendirmeler neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğundan bahisle davacı-karşı davalı kadının davasındaki boşanma hükmü kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, kadının maddî-manevî tazminat talepleri ile nafaka taleplerinin ağır kusurlu olması ve çalışması nedeniyle reddine, davalı-karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkek lehine 3.000,00 TL maddî, 3.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma hükmünün 17.12.2020 tarihinde kesinleştiğini, erkeğin yeniden evlendiğini, boşanma davasının konusuz kaldığını, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda kadın lehine tazminat verildiğini, dosya kapsamında değişen herhangi bir delil ve eklenen bir tanık beyanı olmadığı halde kusur durumunun kadının aleyhine olarak belirlenmesinin ve aleyhine tazminata mahkum edilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.10.2022 tarihli ve 2022/1181 Esas, 2022/1428 Karar sayılı kararıyla; erkeğe yüklenilen erkeğin annesinin kadına kötü muamelede bulunduğu, erkeğin bu duruma müdahale etmediği, kız kardeşinin de kadına kötü muamelede bulunduğu kusurlarının istinaf edilmeksizin kesinleştiği, kadının ise birlik görevlerini yerine getirmediği, erkeği aşağılayıp odasını ayırdığı, böylelikle meydana gelen olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları ve birbirlerinden tazminat talep edemeyecekleri gözetilmeden kadının ağır kusurlu kabul edilmesi ve aleyhine tazminat takdirinin hatalı olduğu, asıl davada verilen boşanma hükmü kesinleştiğinden karşı davadaki boşanma hükmü bakımından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, karşı davanın kabulüyle boşanma kararı verilmesinin doğru olmadığından bahisle davacı-karşı davalı kadının kusur tespiti, maddî ve manevî tazminata ilişkin istinaf taleplerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesinin bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, kusur gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesine, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının asıl davadaki boşanma hükmü kesinleştiğinden karşı davadaki boşanma talebiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin ayrı bir aile bilincine sahip olmadığını, müşterek konut tesis etmediğini, erkeğin ailesi ile beraber yaşandığı dönem zarfında hem eşinden hem de eşinin ailesinden sözlü, fiziki ve ekonomik şiddet gördüğünü, bağımsız ev tahsis edilmeyen evlilikte kadın aleyhine birlik görevlerini yerine getirmeme kusurunun yüklenmesinin isabetsiz olduğunu, erkeğin dava sürecinde sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini belirterek kararın, karşı boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, nafaka ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, karşı davanın kabulü, kadının reddedilen nafaka ve tazminat taleplerine ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.