"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kadın tarafından açılan boşanma, ziynet, çeyiz ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ziynet alacağı davasının reddine, çeyiz alacağı davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, para alacağı davası yönünden ise tefrikine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekil tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalar ile çeyiz alacağı davasında hükmedilen vekâlet ücreti ile para alacağı davasının tefriki yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalar ve bunların fer'îlerine ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen çeyiz alacağı ve tefrik kararı verilen para alacağının toplam miktarı 20.060,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.094,06 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı erkeğin çeyiz alacağı davasında hükmedilen vekâlet ücreti ile para alacağı davasında verilen tefrik kararına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı erkeğin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve 19.04.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaret ettiğini, bağımsız konut temin etmediğini, en küçük sorunlarda annesinin de dolduruşu ile tartışma çıkarttığını, hizmetçi gibi davrandığını, saygı göstermediğini, kişiliği ve saygınlığına karşı ağza alınmayacak sinkaflı küfür ve hakaretlerde bulunduğunu,toplum içerisinde de küfür ve hakaret ettiğini, davalının davacının dost ve akrabalarına da hakaret ettiğini, davacıyı toplum içerisinde rencide ettiği ve küçük düşürdüğünü, ilgisiz davrandığını, çocuk sahibi olmak istemediğinden davacıya devamlı ilaç içmesini söylediğini, hayatına bir çok defa kastettiğini, eski nişanlısının resmini kuzeni olarak gösterip güven sarsıcı davranışta bulunduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 40.000,00 TL manevî tazminata, çeyiz eşyaları ve ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsiline, 4.600,00 TL para alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili 05.04.2019 tarihli cevap ve 29.04.2019 tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesiyle bir kez olsun aynı sofraya oturmadığını, ev hanımı olmasına rağmen erkeğe bir kez olsun sofra hazırlamadığını, birlikte yaşadıkları odanın temizliğini dahi ihmal ettiğini, ev temizliği ve yemek gibi ev işlerinin erkeğin annesinin yaptığını, kadının ise misafir gibi yaşadığını, izin almadan habersiz iki günde bir ailesine gittiğini,sen kim oluyorsun bana karışıyorsun diyerek kavga çıkarttığını, yaşanan en küçük olayı ailesine aktararak ailesinin evliliğe müdahale etmesine neden olduğunu, erkeğe "şerefsiz, haysiyetsiz, terbiyesiz, köpek, it" diyerek hakaret ettiğini, düğünden 1 hafta sonra altınları ailesine götürüp orada unuttuğunu söylediğini, iki üç ay sonra da davacı, annesi, babası ve davalının kuyumcuda altınları bozdurup davacının banka hesabına yatırdıklarını, çeyiz eşyalarının iadesini kabul ettiklerini ve bu eşyaları istediği zaman alabileceğini ileri sürerek boşanma talebinin kabul ile kadının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkek vekilinin usulüne uygun verilen kesin süre içinde delillerini bildirmediğinden tanıklarının dinlenilmediği belirtilerek erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığını, davacı kadının babasına hakaret ettiğini, davacı kadının yüzündeki sivilceler nedeniyle toplum içerisinde rencide ettiğini ve tamamen kusurlu olduğunu belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 400,00TL yoksulluk nafakası ve 10.000,00 TL manevî tazminata, 6100 sayılı Kanun'un 315 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sulh olmakla konusu kalmayan çeyiz ve eşya alacağı talepli davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının boşanmanın eki niteliğinde bulunmayan 4.600,00 TL para alacağı talepli davasının tefrikine, ziynetlerin davalı tarafından alıkonulduğu veya harcanarak geri verilmediği iddiasını ispat edemediği, davacı kadın delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığına göre ispatlanamayan ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, evliliklerinin 7 ay sürdüğü ve davacının kusurları nedeniyle son bulduğu, çeyiz eşyalarını vermeye hazır olduklarını belirtmelerine karşın talepleri olmadığı dolayısıyla dava açılmasına sebebiyet vermediğini bu nedenle vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadının yararına hükmedilen tazminat ve nafaka şartları oluşmadığı gibi miktarlarının çok olduğu, tefrik kararı yerine davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği dolayısıyla yoksulluk nafakası koşullarının gerkçekleştiği ancak tarafların kusur oranları, ekonomik ve sosyal durumları, erkek eşin ödeme gücü, evlilik birliğinin süresi, müşterek çocuk bulunmaması, tarafların yeniden evlenme ihtimalleri nazara alınarak yoksulluk nafakasının 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesi uyarınca toplu olarak ödenmesine karar verilmesinin uygun olacağı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 9.600,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, erkeğin diğer istinaf taleplerinin ise isabetsizlik bulunmadığı da bahisle esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle, kusur belirlemesinin hatalı olduğu, evliliklerinin 7 ay sürdüğü ve davacının kusurları nedeniyle son bulduğu, kadının yararına hükmedilen tazminat ve nafaka şartları oluşmadığı gibi miktarlarının çok olduğu, yoksulluk nafakasının ödenme şekline bir itirazlarının olmadığı, talebin aşıldığı, kadının evlendiği ve bu durumu Bölge Adliye Mahkemesine bildirdiklerini, ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalar ile çeyiz alacağı davasında hükmedilen vekâlet ücreti ile para alacağı davasının tefriki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat ile yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarının yüksek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesi, 362 nci maddesi, 366 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesi, 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin çeyiz alacağı davasında hükmedilen vekâlet ücreti ve para alacağı davasında verilen tefrik kararına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.