"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili, dava, davaya cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; davalının evliliklerinden iki yıl sonra müvekkiline kötü davranmaya başladığını, evin geçimine katkıda bulunmadığını, başkalarının bulunduğu ortamlarda hakaret ettiğini, müvekkiline "orospu, kadın satıyorsun, apartmanda satmadık kadın bırakmadın, abimle yatıyorsun" gibi sözler söylediğini, müvekkilinin annesinin cenazesine katılmadığını, davalının cenazeye katılmaması konusunu sitem maksatlı sözler söylediğinde davalının "ölmüş ananı sinkaf ederim, mezarını sinkaf ederim" gibi sözler söylediğini, son olarak 16.09.2018 tarihinde davalının münakaşa çıkarttığını ve müvekkiline hakaretler ettiğini, müvekkilini dövdüğünü ve vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaraladığını, tehdit ettiğini, davalı-karşı davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, haklı çıkmaya çalıştığını, bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve tarafların bir araya gelerek müşterek hayatı sürdürmelerine imkan kalmadığını beyanla tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 70.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili, davaya cevap, karşı dava ve cevaba cevap dilekçesi ile; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı-karşı davalının evlilik birliğinin yüklemiş olduğu görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğini, her tartışmada davacı-karşı davalının, müvekkiline ve müvekkilinin ailesine yönelik hakaretlerde bulunduğunu, uzun süreden beri müvekkilinden ayrı uyuduğunu ve ev içerisinde müvekkiline yabancı bir ortam yaratmaya çalıştığını, psikolojik şiddet uyguladığını, hesaplarına gelen yüksek meblağların sebebini dahi açıklamadığını,16.09.2018 tarihli olayda müvekkiline saldırdığını, iteklediğini ve tarafların yaralandığını, davacı-karşı davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğini sürdürmelerinin imkanının ve faydasının kalmadığını beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında 19.06.2018 tarihinde çıkar tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında karşılıklı olarak birbirlerini darp ettikleri, şikayetleri üzerine taraflar hakkında kamu davasının açıldığı, ... 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/910 Esas, 2019/258 Karar sayılı ilamı ile kasten yaralama suçundan her iki tarafında cezalandırılmasına karar verildiği, davalı-karşı davacının evden uzaklaştırılmasına dair alınan karar üzerine davalı-karşı davacının evden ayrıldığı, tarafların o tarihten beri ayrı yaşadıkları, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak şekilde ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin küfür etmesi, evinin ve eşinin geçimini temin etmemesi, eşine iftira atması, eşinin annesinin cenazesine katılmaması, eşine şiddet uygulaması nedeniyle davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu, davacı-karşı davalı kadının eşine şiddet uygulaması nedeniyle az kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma davalarının kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadın lehine verilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı-karşı davalı kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacı erkekten tahsiline, hükmedilen tazminatlara kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı vekili, davalı erkeğin ekonomik durumunun iyi olduğunu, kusurlu davaranışları ve kemik kırılmasına neden olan şiddeti karşısında müvekkili lehine verilen maddî ve manevî tazminat ve tedbir nafakası miktarlarının düşük olduğunu, yoksulluk nafaka taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, Mahkemece müvekkilinin kendisini savunmasına yönelik hareketinin şiddet olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı vekili, Mahkemece müvekkiline atfedilen kusurların gerçekleşmediğini, tanık beyanlarından bu sonuca ulaşılamayacağını, iddiaların soyut olduğunu, hükmedilen tazminatların hukuka ve hakkaniyete aykırı ve miktarlarının yüksek olduğunu, asıl dava ile müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk Derece Mahkemesi kararlarında, usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davaların esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanun olayda uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararların usul ve esas yönünden hukuka uygun, kusur belirlemesinin doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanmakla kadının yoksulluğa düşmeyecek olması dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesince, kadın yararına taktir edilen tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminat, bunların miktarlarının usul ve yasaya uygun olduğu yine kadının yoksulluk nafaka talebinin reddi, karşılıklı boşanma davalarının kabulü ve erkeğin tazminat taleplerinin reddi kararlarının da doğru olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı vekili, davalı erkeğin ekonomik durumunun iyi olduğunu, kusurlu davaranışları ve kemik kırılmasına neden olan şiddeti karşısında müvekkili lehine verilen maddî ve manevî tazminat ve tedbir nafakası miktarlarının düşük olduğunu, yoksulluk nafaka taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, mahkemece müvekkilinin kendisini savunmasına yönelik hareketinin şiddet olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur tespiti, lehlerine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir nafakasının miktarları ve reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı vekili, kadının davasının ve taleplerinin reddi yerine kabulünün hukuka aykırı olduğunu, kusur tespitinin herhangi bir somut delile dayanmadığını, hükmedilen tazminatların hukuka ve hakkaniyete aykırı ve miktarlarının yüksek olduğunu, asıl boşanma davası ile müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur tespiti, aleyhlerine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları ve reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü, nafaka ile maddî ve manevî tazminatın verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yüksek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.