Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10276 E. 2023/769 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, sonradan ileri sürülen vakıaların değerlendirmeye alınıp alınamayacağı, hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakasının verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka miktarının yüksek olup olmadığı ve tüm tanıkların dinlenilmemesinin hatalı olup olmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dilekçeler aşamasında ileri sürülmeyen vakıaların sonradan ileri sürülmesinin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve buna bağlı kusur belirlemesi yapılmamasının doğru olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kadın tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı tarafça sözlü yargılama celsesinde araştırılacak başkaca hususun kalmadığını beyan ettiği, istinaf başvuru aşamasında delillerinin toplanılmadığı iddiasında bulunmadığı, bu yönde açık şekilde istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurusunda delillerin toplanılmadığı iddiasında bulunmayan davalının Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı bu yönden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalının eksik incelemeye, delillerin toplanılmamasına yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli hakaret ettiğini, küfür ettiğini, sürekli fiziksel, cinsel, ekonomik şiddet uyguladığını, haber vermeden yurt içi ve yurt dışına gezmeye gittiğini, fikirlerine ve düşüncelerine önem vermediğini, kadına ve çocuklara karşı ilgisiz davrandığını, kadının ailesi ve komşuları ile görüşmesini engellediğini, evden kovduğunu yine kayın biraderinin kadına karşı küfür, hakaret ve fiziksel şiddetine sessiz kaldığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı olmak üzere aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TLmanevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili 21.09.2017 cevap ve 29.12.2017 tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, eş ve çocuklarını çok sevdiğini, şirketin ortağı olmadığını sadece asgari ücretle çalışanı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadının ailesi ile görüşmesini engellediği, sen kilolusun, sen anlamazsın, kardeşinizi çöplükten aldım, çıkardım, adam ettim, sen salaksın, sen aptalsın, sen bir şey bilmiyorsun diyerek aşağıladığı, hakaret ettiği, birden çok kez şiddet uyguladığı, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadını ve çocukları eve almadığı ve sonrasında evin kilidini değiştirdiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının spor salonunda sigortasız olarak aylık 1500,00 TL gelir ile çalıştığı, boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşıldığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının çalışmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceğinin belli olduğu bu nedenle yoksulluk nafaka talebini reddetmesinin doğru olmadığını, tarafların ekonomik durumlarına göre verilen tazminat ( maddî-manevî) ve iştirak nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın bu yönlerden kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek kusurunun olmadığını, eş ve çocuklarını sevdiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanun olayda uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun yine kusur belirlemesinin doğru olduğu gerekçesi ile davanın kabulü, kusur belirlemesi ile iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine;

2. Kadının sabit ve düzenli bir işinin olmaması, yargılama sırasındaki çalışmasının düzenli ve sürekli olmaması nedeniyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında, kadın yararına taktir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili hükümlerin kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, tüm tanıklarının dinlenilmediğini, kadının ekli belgelerle anlaşılacağı üzere kusurlu olduğu, ekonomik durumuna aykırı miktarlarda tazminata ve nafakalara hükmedildiği, kadının düzenli gelirinin bulunduğu bu nedenle yoksulluk nafakası alamayacağı, kadının kusurlu olması nedeniyle tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek kararın tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, sonradan ileri sürülen vakıaların değerlendirmeye alınıp alınamayacağı, davanın kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakasının verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka miktarının yüksek olup olmadığı ve tüm tanıklarının dinlenilmemesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 141 inci medddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dilekçeler aşamasında ileri sürülmeyen vakıaların sonradan ileri sürülmesinin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve buna bağlı kusur belirlemesi yapılmamasının doğru olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin eksik inceleme itirazına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.