"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1104 E., 2022/1968 K.
DAVACI-DAVALI : ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 05.12.2017 - 28.05.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1103 E., 2021/26 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı davalı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı davacı kadının son zamanlarda kendisinden gizli telefon görüşmeleri yaptığını, kayıtları sürekli sildiğini, ayrıca büyük miktarda kredi kullandığını, bu parayı kime verdiğini söylemediğini, aralarında çıkan tartışmalarla yalan beyanda bulunarak uzaklaştırma kararı alındığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Dava dilekçesi davalı davacı kadına 12.01.2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı davacı vekili süreden sonra 29.01.2018 tarihinde cevap dilekçesi sunmuştur.
2.Birleşen dava dilekçesinde davalı davacı kadın vekili özetle; davacı davalı erkeğin kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının ailesine ve sosyal çevresine karşı soğuk davrandığını, ortak konuta gelmelerini istemediğini, eşini aşağıladığı, küçük düşürücü tavır ve davranışlar sergilediğini, evlerine gelen annesinin gitmesini istediğini söylediğini, annesine sarıçiyan dediğini, müvekkilinin iş arkadaşları ile ahlaksız yakıştırmalar yaparak iftira attığını, hakaret ve tehdit ettiğini, aşırı hesaplı ve cimri olduğunu, çocukların süt içebilmesi için komşudan borç almak zorunda bıraktığını, evin ihtiyaçlarına katkıda bulunmadığını, aşırı kıskanç davrandığını, doğumda yanlış odaya getirilen çiçek için dahi eski sevgilisinin gönderdiği şeklinde asılsız ithamında bulunduğunu, çiçekçiyi arayıp konuşarak küçük bir yer olan yerleşim yerinde kadının rezil olmasına neden olduğunu, iş yerine gelerek iş arkadaşı ile arasında ilişki olduğunu söylediğini, psikolojisinin düzelmesi için gidilen doktor yanında eşine küfür ve hakaretler ettiğini, müşterek çocuklara annenizin başkasıyla ilişkisi var şeklinde sözler söylediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuklar için toplam aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 20.000,00 TL maddî tazminata, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı birleşen dosya davalısı erkeğin, davalı birleşen dosya davacısı kadının ailesini sürekli arayarak küfür ederek rahatsız ettiği, bu eylemi alışkanlılık haline getirdiği, kadının eşinden fiziksel şiddet gördüğü, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın reddine birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı kanunun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin çocukların yaşı, tercihleri ve uzman raporu doğrultusunda anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kusuru daha ağır ve eşit olmayan, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, ara kararla davacı-birleşen dosya davalısı lehine takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının iş bu karar tarihinden itibaren kaldırılmasına, müşterek çocuk ... için ara karar ile takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının aynen devamına, müşterek çocuk ... için takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının aynen devamına, müşterek çocuk ... içinde takdir edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının işbu karar tarihinden itibaren 50,00 TL arttırılarak 250,00 TL'ye çıkartılmasına, çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesinden itibaren aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; delillerinin yeterli toplanmadığını, tam kusurlu olanın kadın olduğunu, yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmadığını, kendisine yüklenen kusurların ispat edilemediğini belirterek; asıl ve birleşen davada verilen kararın tümüne yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; yüklenen kusurların ispat edilemediğini şiddet olduğu iddia edilen olay sonrası evlilik birliğinin devam ettiğini, delillerin yeterli şekilde toplanmadığını, mahkemenin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, çocukların anneleri rızası ile baba yanında kaldıkları ve tüm bakımlarının babaları tarafından yapıldığı halde velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu belirterek; kararı tüm yönlerden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, velâyet düzenlemesi, kadın yararına tazminata ve ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka ve tazminatların miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci ve 330 uncu, 339 uncu, 343 üncü ve 346 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun (5395 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (b) bendi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü ve 12 inci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 1 inci, 3 üncü ve 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ortak çocukların velâyeti anneye verilmiştir. Velâyet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı”dır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 3 üncü maddesinin Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi 1 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 343 üncü maddesinin birinci ve 346 ncı maddesinin birinci fıkraları; 5395 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin (b) bendi) Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 inci ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Somut olayda, 31.05.2019 tarihli sosyal inceleme raporu ile anne ve babanın velâyet açısından durumu değerlendirilmiş ve çocukların beyanları alınmış, mahalli mahkemece de bu rapor dayanak alınmak suretiyle velâyet konusunda hüküm tesis edilmiştir. Ancak, davacı- davalı erkek tarafından sunulan dilekçe ile ortak çocukların uzun süredir yanında kaldıklarını, okul kayıtlarının yaşadığı yerde yaptırılması için annenin kendisine vekâlet verdiğini, çocukların tüm ihtiyaçlarının da kendisi tarafından giderildiğini bildirmiştir. Bu sebeple, çocukların baba yanında sürekli olarak bulunup bulunmadıkları, eğitim hayatlarına baba yanında devam edip etmedikleri araştırılarak, babanın yaşadığı yerde yeniden inceleme ve rapor istenilip; değişen koşullar da dikkate alınarak tüm deliller hep birlikle değerlendirilip, idrak çağında olan çocukların beyanları da alınmak sureti ile velâyet konusunda bir karar verilmesi gerekirken; bu hususta eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocukların velâyet düzenlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının ortak çocukların velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre iştirak nafakalarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3. Davacı davalı erkeğin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine karardan bir suretinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.